Sarayın fıtratı sabırın sonu
.
Silâh arkadaşlığı kutsal bir bağdır, hiç bir ilişkinin menfaatine feda edilemez.
Türk ordusunun en az bin yıllık geleneği aşırılıklara karşı koruyucu olmaktır. Ama tecrübe şunu gösteriyor:
Ordunun en duyarlı dönemi savaş dönemleridir.
Hiçbir milli unsur askerin savaş kabiliyetine zarar vermemelidir.
Bakmayın sözüne, eylemine; liderler düşmanı önemsemiyor görüntüsü vermeye bayılırlar.
Ölçüyü kaçırmanın kaş yaparken göz çıkarmak olduğunu unuturlar.
Salı günü MHP lideri Bahçeli Süleyman Şah operasyonunu yöneten Genelkurmay Başkanı Özel’e Meclis’te sataştı:
Askeri öğrenci iken Vatan konusunu işleyen dersi Özel Paşa’nın “kır”mış olabileceğini belirttikten sonra Genelkurmay Başkanı’na eleştiri sınırını aşan suçlamalar yöneltti.
Bu kadar da olmaz
Bu “özel görev”i Cumhurbaşkanı Erdoğan üstlendi.
Erdoğan “Sen Genelkurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi bile olamazsın” ifadesini kullandı.
Tarafsız cumhurbakanı böyle olur” diyen olmuş mudur?
Olmasa bile Genelkurmay Başkanı’nı rencide etmek uğruna iki keşif uçağımızla beraber dört pilotumuzu şehit vermemiz operasyonun pek de anlatıldığı kadar ucuza çıkmadığını anlamaya yeterli değil midir?
Salı bizim için kötü bir gündü. İyi yetişmiş dört pilotun şehit olması ve iki F-4 savaş uçağımızın kaybı, yerleri kolay doldurulamayacak boşluklardır.
Görev arızası veya değil..
Keşif uçaklarımızın düşürülme sebebi mutlaka cevabını bulmalıdır. Fıtrat ilişkisi vatandaşın sabır kapasitesini zorluyor.
“Ankara karıştırıyor”
İktidar önümüzdeki bayram namazını Şam’daki Emevi camiinde kılma planını dolaşımdan kaldırırsa fena olmayacak.
Türkiye’ye zehir gibi eleştiriler yöneltmek konusunda son görev nöbeti itibarlı Times gazetesine düştü.
Roger Boyes imzalı yorum, iki yüzlü diplomasiye mide bulandırıcı bir örnek sunuyor.
Yazar Boyes şu eleştiriyi getiriyor;
“Ankara bölgesel iktidarı için NATO ve IŞİD’i birbirine karşı kışkırtıyor.”
Türkiye diplomasi aktivitesi hızla yükselen bir devlet oldu.
Yazık ki, oyuncuları devreye henüz girmedikleri halde “saray” kendi tabiatından gelen entrikaları hissetmeye başladı.
Yazar, IŞİD’e karşı yürütülen harekatta Türkiye’nin kuşkulu bir müttefik haline geldiğini iddia ediyor.
Ona güvenmeyi zorlaştırdığını söylüyor.
Bu karakteri değiştirmeden kötü şöhretinden kurtulamayacağını yazıyor!