Polis terörü ve PKK!
.
Son aylarda ülkede şiddet olayları genel olarak arttı ama kadınlara şiddet sınır tanımaz hale geldi.
Taciz-tecavüz olaylarının ağır şekilde cezalandırılması konuşulurken, yolda yürüyen kadınlar, ulaşım araçlarına binen kadınlar, alışveriş yapan kadınlar erkek şiddetiyle karşılaşıyor. Yolda yürürken bir erkeğin önce omuz atıp, “neden yaptığını” soran kadını sonra tekmeleyerek dövmesi Türkiye gibi “medeni olduğu, hukuk kurallarının işlediği kabul edilen” bir ülkede dayanılır ve susulacak bir olay değildir. Bu saldırılara şimdi bir de polislerden gelen saldırılar eklendi. Dünkü haberler içinde Alanya’da bir polisin “Kırgız turist kadını” sokak ortasında copla dövüp tekme attığını, saçlarından sürüklediğini gösteren haber bunlardan sadece biri.
Çevrede olayı gören vatandaşlar büyük tepki gösterip cep telefonlarıyla kaydetmeselerdi belki de hakkında soruşturma bile açılmayacak, yaptığı yanına kar kalacaktı.
Kurumların şerefi
Şimdi tutuklanmış ama bir süre sonra hafifletici nedenler bulunarak, ifadeler değiştirilerek serbest bırakıldığını duymak çok mümkün. Polisin yanında şiddete uğrayan kadın veya erkekleri polislerin seyrettiğini, müdahale etmediğini gösteren videolar sosyal medyada, fotoğraflar medyada yer alıyor.
Kadınlara, çocuklara, sahipsiz hayvanlara şiddetin artması ciddi önlemler alınarak önlenmelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kurumların şerefi herkesin şerefinin önündedir” derken, herhalde vatandaşları, turistleri, Türkiye’de bulunan masum insanları koruması ve güvenilmesi gereken Emniyet mensupları da bu konuda ilk akla gelecek kişilerdir. FETÖ ile ilişkili binlerce polisin görevden uzaklaştırılması, tutuklanması, siyasete ve teröre bulaşmış olması zaten güveni yeterince zedeledi, hiç değilse iş başında olanların “polislik mesleğinin onurunu” gözetmesi şarttır.
Belediye başkanları
PKK’nın Lazkiye üzerinden Ege ve Akdeniz’e sızmaya çalıştığı bildirildi. Terörün görülmediği, en turistik ilimiz olan Muğla’da bile “7 PKK’lının ele geçirildiği, 5 teröristin öldürüldüğü, 2’sinin kaçtığı” haberi var.
Her gün yeni şehit haberleriyle sarsılıyoruz. Geçen Çarşamba Hakkari’de PKK’lıların döşediği patlayıcılar 4 askerimizi daha şehit etti. Türkiye’yi yasa boğan bu şehit haberlerinde, teröristlerin en güvenli sayılan illerimize sızmasında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki referandumun ve Suriye’deki paralel gelişmelerin verdiği cesaretin büyük rolü vardır.
PKK daha önce Güneydoğu’da güvenlik güçleri tarafından sıkıştırıldığında “Suriye’deki PYD’den destek istediği ve aldığı” biliniyor. Üstelik şimdi ABD’nin “IŞİD’le mücadele bitince geri alacağız” oyalamasıyla verdiği sınırsız silah ve araç desteği de bu cesareti arttırıyor.
Türkiye, “terör koridoruna izin vermeyiz” derken, sınırlarında “en üst düzeyde” terör alarmı vermeli, kentlerinde güvenlik önlemlerini arttırmalıdır. Örneğin; PKK’nın Lazkiye üzerinden Muğla’ya kadar nasıl sızabildiği, bunu kolayca nasıl başarabildiği sorusu cevap bekliyor.