Özgür karar ama ‘bilmeden’ olmaz!
.
Asıl konuya geçmeden önce Çarşamba günü Suriye El Bab’da IŞİD (DAEŞ) saldırısında yine bir askerimizin şehit olduğuna değinmek istiyorum.
Nasıl ki Irak Musul’un DAEŞ’ten alınması sadece DAEŞ konusu değilse, Türkiye’nin Başika’da üs kurması ve Sünni yerel güçleri eğitmesi, orada ortaya çıkacak bir Şii hakimiyetini ve şiddetini, aynı zamanda Musul’un bir kısmının da IKBY’nin eline geçmesini önlemek ise Suriye’de de benzer bir durum var.
Musul’un Doğu kısmı Irak güçleri ve IKBY peşmergeleri tarafından IŞİD’den alındı. Irak Başbakanı “peşmergenin başarısını” övdü.
Görünüşe bakılırsa Musul’un bir kısmının (zaten büyük bir alan kazanmış olan) IKBY’ye katılması kuvvetle muhtemel.
Aynı sıralarda Astana’da yapılan, Türkiye’nin de katıldığı Suriye görüşmelerinde Rusya’nın muhaliflere sunduğu anayasa taslağında “Kürtlere özerklik” maddesinin olduğu, Kürtçe’nin de Arapça’nın yanında “resmi dil” olacağı anlaşıldı.
Yani, Suriye’de PYD istediği konuma getirilirken, Irak’ta da buna paralel olarak Barzani başkanlığındaki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Kerkük’ten sonra Musul’da da var olacak.
Türk askerinin, başta ABD ve İsrail olmak üzere birçok gücün projesi karşısında yalnız bırakılması tartışılmalıdır.
Meclis devre dışı
Yeni anayasa konusunda şimdiden “Evet” ve “Hayır” kutupları keskinleşmiş vaziyette.
Bu referandum bir “parti, milletvekili seçimi” değildir.
Kamuoyu Araştırma şirketi Konda’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır kısa süre önce yaptığı bir röportajda “İnsanların gelecek kaygısı çok artmış durumda…Toplumun paketin içeriği konusunda hala yeterli bilgisi yok” dedi.
Gerçekten de TV tartışmalarında kafalar daha fazla karıştırılırken, siyasi açıklamalar da buna maalesef yardımcı oluyor.
Örneğin Başbakan Binali Yıldırım “Parlamento etkisini yitirecek diyorlar, hadi ordan” derken “parlamentonun etkisini yitirmeyeceği” konusunda halka net bir açıklama yapmalıdır.
Bugün OHAL şartlarında Meclis yerine Cumhurbaşkanı kararnameleriyle terör konusu dışında da her yasa yapılabildiğine göre Meclis 15 Temmuz’dan bu yana “devre dışı”dır.
Yeni anayasada Meclis’in denetleme yapmasını sağlayacak “gensoru ve sözlü soru sormaları” kaldırılıyor. Ayrıca “milletin seçmediği, liderler tarafından belirlenen milletvekilleri” veya çoğunluğu cumhurbaşkanı tarafından seçilecek “yargı”nın Kanun Hükmünde Kararname’leri denetlemesi de imkansız.
Açıklayabilir mi?
Yeni anayasaya karşı çıkanlar söz edilen sistemin Türkiye şartlarında “denetim mekanizmalarından yoksun bir sistem” olacağı için buna karşı çıkıyorlar.
Her vatandaş “özellikle yeni bir anayasa konusunda” tercihinde özgürdür ancak eğer toplumda bilinen, etki yaratan isimler veya siyasetçiler “Evet” veya “hayır” diyeceklerini açıklıyorlarsa, sistemin hangi bölümünün “gelecek açısından daha iyi” veya “daha kötü” olduğunu da açıklamalıdırlar.
Halk önce “konu hakkında ne bildiklerini” öğrenmelidir!