Ortaklık zemini bulunabilirdi!
.
Türkiye’de aylardır süren bir uzlaşı, bir koalisyon hükümeti umutları yine boşa çıktı.
AKP Genel Başkanı Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun uzun süren görüşmelerde ele aldıkları formüllerde uzlaşma sağlanamadığı açıklandı.
Başbakan Davutoğlu “Seçim yapacak bir koalisyon hükümeti için ortaklık zemininin olmadığını” söyledi.
“Demokrasimiz açısından aşama sayılacak bir tecrübe kazanıldığını” da belirtti ki bu AKP-CHP görüşmeleri için daha önce de söylenmişti.
Tecrübe yeter mi?
Aslında birbirine zıt görüşler içinde olan 2 partinin, ortada “çözüm süreci, dış politika, özellikle Suriye politikası, 17 Aralık yolsuzluklarının soruşturması, ülkeyi saran terör saldırıları” gibi çok ciddi konular varken masaya oturup uzlaşma yolu araması bir “demokrasi tecrübesi” sayılabilir.
Ama unutulmamalı ki aynı şekilde zıt görüşler içinde olan partiler bu ülkede daha önce koalisyon kurdular. Batı’da ise birçok ülkede karşıt görüşteki partilerin koalisyonları hiçbir sorun çıkmadan yıllarca yönetimde kalıyor.
Ciddi tehdit ve tehlikeler altındaki, çözmesi gereken sorunları dağ gibi birikmiş olan ülkemizde beklenen; “uzlaşma deneyimi” değil, AKP-CHP koalisyonunun başarıyla kurulabilmesiydi.
Böyle bir hükümet, bekleyen sorunları iyi niyetle ve ortaklaşa çözebilirdi.
Erken seçim kaçınılmaz!
Burada hatırlanması gereken nokta; koalisyon kararı çıksaydı “daha büyük riski alacak” olan partinin CHP olacağıydı.
Zira “çözüm süreci, dış politika, eğitim, terör” gibi hayati önem taşıyan konularda 13 yıldır tek başına karar almış ve bu kararların sonuçlarında ciddi sorunlarla karşılaşmış olan AKP ile birlikte o sorunların “sorumluluğunu” paylaşacaktı. Bu riske rağmen koalisyona baştan beri yakın duran CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu dünkü son toplantıdan sonra “koalisyon önerisi gelmedi” derken Davutoğlu “Erken seçimin en güçlü ihtimal olduğunu ve seçimden en çok Ak Parti’nin yararlanacağını” söyledi.
CHP’ye koalisyon önerisinin gitmemiş olması, erken seçim tercihinin tamamen AKP’ye ait olduğu mesajını vermiştir.
Şimdi ne olacak?
Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Haziran seçiminden bu yana yaptığı konuşmalarda ve Çarşamba günü muhtarlar toplantısında “koalisyon hükümeti” yanında “erken seçim seçeneği”ni hep gündemde tutması ve Başbakan’a “kendi ilkeleriyle örtüşmeyecek görüşleri kabul etmemesi” yönündeki mesajları ne kadar etkili olmuştur, bu bilinmiyor.
Yine Cumhurbaşkanı’nın “Koalisyon hükümetinin kurulması için verilen süre 45 gündür. Bu sürede olmadığı takdirde ya mevcut hükümet azınlık hükümeti olarak devam eder ve erken seçime gidilir ki buna destek gerekiyor veya Meclis bir geçici hükümet kurabilir” sözleri; AKP hükümetiyle erken seçime gitmek istediğini ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda aylara yayılacak seçim süreci ve bunun yaratacağı maddi-manevi kayıplar çok büyük bir sorumluluk almayı gerektirecek. Bu kayıplar; şu anda “buzdolabına kalktığı” bildirilen çözüm sürecinin terörle bağlantısından, ekonomiye olan yansımalara kadar göze alınması zor kayıplardır.
Koalisyon imkansız değildi ama olmadığına göre AKP hükümeti şu andan yeni seçime kadar ülkedeki tüm gelişmelerin sorumluluğunu tek başına taşıyacaktır. Umalım da Türkiye için huzursuzluğun ve üzüntülerin artacağı bir süreç olmasın!