Örgüt değil, önlem önemli!
.
Bölücü terör örgütü PKK bir süre önce “seçime kadar eylemsizlik” kararı alacağını açıklamıştı ve Ankara saldırısı olduğu Cumartesi günü “ateşkes” ilan ettiği yabancı haber ajanslarında yer aldı.
Dün ise Erzurum Şenkaya’da PKK güvenlik güçleriyle yaptığı çatışmada 2 askerimizi daha şehit etti. Aynı gün Şırnak’ta operasyonlar devam ederken bölgeye 70 araçlık bir askeri destek konvoyu gönderildi.
Görünen o ki terör örgütü kendi ateşkes kararına kendisi uymayarak, çözüm sürecinde yaptığı gibi bir yandan cinayetlerini sürdürecek, bir yandan Batı’yı eylemsizlik sözlerine inandıracak.
IŞİD veya PKK…
Reuters’a konuşan 2 üst düzey Türk güvenlik sorumlusu “Ankara saldırısındaki bulguların IŞİD’i işaret ettiğini, Suruç saldırısına benzerliğin dikkat çektiğini” belirtmişler.
IŞİD, PKK veya bir başka terör örgütü, hangi örgütün yaptığı üzerinde durmak zaman kaybıdır. Maalesef çok sayıda terör örgütü militanı ülkeye çoktan girmiş ve kimler tarafından yönetilip, hangi amaca hizmet ettikleri belirsiz şekilde, birer saatli bomba gibi her köşeye dağılmışlardır.
Türkiye tarihindeki en büyük terör eylemlerinden biri olan bu saldırıyı “hangi terör örgütünün yaptığı”ndan önce bunu önlemek için neler yapıldığı ve “arkasında kimlerin olduğu” soruları üzerinde durmak zorundayız.
Batı medyası uyardı!
Mitingden önce sosyal medyada atılan ve “saldırıyı önceden bildiren hatta Suruç gibi bir bombalı eylemden söz eden” twitler araştırılmalı ve bu kişiler sorgulanmalıdır.
Bununla birlikte Avrupa ülkeleri medyalarının çok daha önceden Türkiye’yi IŞİD konusunda uyardığını hatırlamak zorundayız.
Örneğin dünyanın en saygın gazetelerinden Financial Times geçen hafta “IŞİD’in özellikle Türkiye’nin sınır kontrolünü kaybetmesi üzerine Türkiye’deki gizli operasyonlarını arttırdığını, örgütün başta Türkiye olmak üzere 3 uluslararası hedefe yöneldiğini” yazdı.
Bu yazıda “IŞİD’i hangi güçlerin kullandığının, kime düşman kimin yanında olduğunun belli olmadığı” vurgusu da vardı.
Güvenlik sağlanmalı!
Ortadoğu ülkeleri, özellikle Suriye kaos ve iç savaş sürecindeyken Türkiye, bu ülkelerle sınırı olması ve en çok riski taşıması nedeniyle son derece dikkatli bir dış politika izlemek ve sıkı sınır kontrolü yapmak zorundaydı.
Bunlarda hatalar olmuştur. Bugün 2 milyonun üstünde mülteci, sınırlarımızda haritanın değişmesi ve ülkeye sızan terör örgütlerinin yarattığı büyük sorun bu hatalarla bağlantılıdır.
Bu durumu kabul etmek ve bütün illerde güvenlik tedbirlerini en üst düzeye çıkarmak hükümet için en önemli görev olmalıdır.
“Eksiklik varsa…”
Başbakan Davutoğlu Ankara saldırısı konusunda aynı akşam yaptığı basın toplantısında “Bir eksiklik, zaaf söz konusuysa, bir ihmal varsa gerekli tedbirleri alırız” dedi.
Emniyet bu tedbirleri Mehmet Ali Şahin’in dediği gibi “saldırıdan önce” almış olmalıydı. Daha önce benzer saldırılar yaşamış ve her gün terörle yaşayan bir ülkede ihmalden söz edilmemesi gerekirdi.
Türkiye’yi Suriye benzeri bitmez bir kaosa itilmekten korumak için seçimden de önce “önlemler”i düşünmeliyiz!