Misak-ı Milli ve Musul!
.
Suriye’den sonra Irak’ta da sivillere cehennem yaşatan korkunç bir savaş başladı. DEAŞ’ın elindeki Musul’u bu terör örgütünden kurtarmak için yapıldığı söylenen savaşın perde gerisinde “Sünni-Şii mezhep çekişmesi”nden, petrol ve toprak paylaşmaya, İsrail’in de yararına olacak şekilde “Kürdistan sınırlarını genişletmeye” varacak birçok ihtimal var.
ABD ve çok sayıda ülkenin, hatta PYD-PKK’nın katıldığı bir operasyonda Türkiye’nin varlığına bu kadar karşı çıkılması görünürde anlaşılır gibi değildir.
Ne oldu da “Türkiye ve koalisyon güçleri birlikte DEAŞ’a karşı savaşıyoruz. Türkiye önemli bir müttefiktir” diyen ABD, hala “Türkiye’nin Irak topraklarında bulunmasına resmi olarak izin vermedik. Derhal askerini çekmezse 2 ülkenin tarihi ilişkileri zarar görecek” diyen Irak yönetimine destek çıktı?
Ne oldu da “Musul’da operasyona katılacak koalisyon kuvvetleri ve peşmerge güçlerine Barzani’nin “başkomutanlık” edeceği söylenirken, daha en başta “o peşmerge güçlerini eğitmek için” kurulduğu bildirilen Başika kampı giderek daha büyük bir tepkiyle karşılaştı?
Mezhep kapanı
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Musul’a nasıl girmeyeyim. Tehdit altındayım, 350 km sınırım var. İlgisi olmayanlar giriyor. Operasyonda da olacağız, masada da” dedi. Bu makul bir açıklama.
Ancak…
Bu sözlerin arkasından “Ülkemizin ısrarla Musul’un dışında tutulmak istenmesi ‘mezhep çatışması kapanını’ bozacağımız içindir” derseniz…
“Musul’da 2 milyon ‘Sünni’ Arap ve Türkmen var. Biz Başika’da onları eğittik” derseniz… En önemlisi; Misak-ı Milli’den söz ederek ve Lozan Anlaşması’na karşı çıkarak “Eğer Misak-ı Milli’yi kavrarsak Suriye ve Irak’taki sorumluluğumuzu anlarız” derseniz diğer ülkeler “meselenin sınırlarımızda oluşan tehdit değil, mezhep ve Misak-ı Milli ile çizilen sınırlar” olduğunu düşünecektir. Atatürk’ün 24 Nisan 1920’de, Meclis açıldıktan sonra Türkiye’ye “gelecek için çizdiği Misak-ı Milli-Milli Hudut” haritasında Irak’taki Musul, Süleymaniye, Kerkük de vardı.
Lozan anlaşması
Tarihi “doğru kaynaklardan” okuyanlar, Lozan Barış görüşmelerine gidildiğinde bu haritanın gerçekleşmesi için sıkı çekişmelerin yaşandığını ama Irak sınırında anlaşma sağlanamadığını görür.
Atatürk “Zor savaşlardan başarıyla çıkmış yorgun bir milletin Musul’da yeni (ve çok sayıda ülkenin katılacağı) bir savaşa girmesinin getireceği riskleri görerek bunu yapmamış ve Ankara Anlaşması’yla bugünkü sınırlar çizilmiştir.
Sabancı Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu “Misak-ı Milli” konusunda şöyle diyor;
“Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşı sırasında geçerlidir. Savaş bitip Lozan Anlaşması imzalandıktan sonra hukuki bir temeli kalmamıştır, geçerliliği yoktur. Bugün mevcut riskleri küçümsemeyelim.”
Kalaycıoğlu haklıdır, kaynayan bir Ortadoğu kazanında, DEAŞ’ın bir günde on bombalı araç saldırısı yaptığı bir savaşta riskler küçümsenmemelidir..
Türkmenleri koruyacak şekilde siyaset üretmek yerine, Türkmenleri de bizi de daha büyük tehlikelere atacak bir hatadan kaçınmalıyız.