Koalisyon çıkar mı?
.
Türkiye “kurulsa bile başarılı olmayacağı” yapılan açıklamalarla ortaya konan bir koalisyon sürecinde…
Siyasi partiler daha görüşmeler bile başlamadan arka arkaya kendi şartlarını öne sürmeye devam ederken “üzerinde durulmayan” diğer konulardaki sorunlar da büyüyor.
Başbakan Davutoğlu dün yeni milletvekilleriyle ilk kez bir araya geldiği grup toplantısında “Diğer partiler verdiği mesajlarla çözümsüzlüğü işaret ettiler, biz soğukkanlılıkla verilen mesajları inceledik. 8 Haziran sabahı yeni bir yola çıktık” dedi. Seçimin kazananının Ak Parti olduğunu söyledi.
Oysa “kurulacak koalisyon hükümetinin 4 yıl sürmeyeceğini, bu nedenle teşkilatlarına seçime hazırlanmalarını söylediklerini” de kendileri açıklamıştı. Burhan Kuzu daha seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz “Bu tablodan hükümet çıkmaz, erken seçim kaçınılmaz” demişti.
Ülke kazansın!
Önemli olan; tek parti iktidarı çıkaramayan siyasi partilerin “seçimin kazananı biziz” yarışına gireceklerine mevcut tablodan ülkenin kaybederek değil, kazanarak çıkmasını sağlamaya bakmalarıdır. Mevcut tablo ise maalesef hiç iç açıcı değil!
MHP hala “HDP’siz çözümleri değerlendiririz, çözüm süreciyle bir arada bulunmayız.. Çözümle ortaklaşan AKP, HDP ve CHP’dir. Ayrıca 17-25 Aralık yolsuzluğunun hesabı verilmelidir” dediğine göre onun için bir koalisyon hala imkansız…
HDP “çözüm süreci odaklı siyaset” izleyeceğini, Dolmabahçe’de açıklanan 10 maddelik mutabakatı Meclis’e taşıyacağını açıklıyor. HDP, bir CHP-MHP koalisyonuna destek vermesini de “çözüm sürecinin devamı” şartına bağladığına göre CHP-MHP koalisyonu zaten bu açıdan da devre dışı…
Tek ihtimal
O arada Kandil, PKK işin içine girerek “7 Haziran’da dengelerin tamamen değiştiğini, hiç kimsenin eski politikaları sürdüremeyeceğini” adeta bir tehdit gibi söylüyor ve; Anayasa değişmeden, Öcalan da serbest kalmadan “HDP’nin bir koalisyon hükümetinde bulunamayacağını” vurguluyor.
Geriye kalan nedir? Sadece AKP-CHP koalisyonu ihtimali…
Burada da CHP’nin “Gezi olaylarında öldürülen gençlerin hesabından, 17-25 Aralık yolsuzluklarının hesabına, yıllardır söylediği ‘kimsenin bilmediği bir çözüm süreci yürütülmesi’ne olan tepkilerine ve seçim beyannamesindeki vaatlerin gerçekleşmesine” kadar bir dizi talebi var.
İyi düşünün!
Daha dün Başbakan Davutoğlu, bu konularda kendilerinin haklı olduğunu tekrarladığına, Abdullah Gül bile “Başbakan olsam derhal 4 bakanı yüce divana gönderirdim” derken o tam aksini söylediğine göre bu partilerin anlaşması da zor.
Acaba ortadaki tablo Türkiye’nin bir “erken seçime gitmek için zaman kaybetmemesi” ve seçmenin de bu imkansız tabloyu görmesi gerektiğini mi gösteriyor, herkesin şapkasını ortaya koyup düşünmesi lazım.
Suriye’nin Rojova bölgesinde “PYD-IŞİD ilişkileri, sınırımızda Arap ve Türkmenlerin yerini de sadece PKK-PYD’nin alması, Türkiye’ye son giren ve aralarında terör örgütü militanlarının da olduğu 20 bine yakın mülteci” ülkenin ciddi sorunlarının başında geliyor.
Partiler çok çabuk karar vermek ve harekete geçmek zorundadır. Türkiye’nin konuşmakla kaybedilecek zamanı yoktur!