Kırılma noktası!
.
Türkiye koalisyon ihtimallerine kilitlenmiş durumda, MHP tüm partilere kapıyı kapatmış görünmesine rağmen konuşulmayan ihtimal yok.
Bu ihtimaller arasında Başbakan Davutoğlu’nun ve ana muhalefet partisi CHP’nin koalisyon konusundaki görüşleri öncelik taşıyor.
Davutoğlu “Hiçbir ihtimali dışlamıyoruz. Biz her zaman koalisyona karşı çıktık, koalisyon iyi değil dedik. Ama olacaksa koalisyonu ancak ve ancak biz yürütürüz. Koalisyon için uzlaşı gerekiyorsa ona da hazırız” dedi.
Diğer partiler yolları kapatırsa seçime gideceklerini söyledi.
İktidar paylaşımı
CHP de ise yöneticileri kurulacak 63. Hükümet’te mutlaka bulunmaları gerektiği görüşünde… Bununla birlikte bir kesim “yüzde 60 muhalefet blokunun hükümeti kurması”ndan yana, diğer kesimin ise AKP-CHP koalisyonuna sıcak baktığı bildiriliyor.
Koalisyonlar “samimiyetle yürütüldüğünde” daha büyük toplum kesimlerinin iktidarı paylaşmasını sağladığı için barış ve demokrasi adına gayet yararlıdır ve birçok ülkede tercih edilmektedir. Türkiye’de de partiler gerçekten isteseler Batı ülkelerindeki gibi iyi niyetle koalisyon yürütebilirler.
Öte yanda hükümeti kurma görevini almış olan Davutoğlu “Koalisyonu ancak ve ancak biz yürütürüz” diyorsa durup düşünmek gerekir. Acaba “biz” dediği Adalet ve Kalkınma Partisi’nin olmadığı bir koalisyonun yürümemesi nelere bağlıdır?
Örneğin çıkarılacak yasaların, açıkça taraf olduğunu ortaya koyan
Cumhurbaşkanı tarafından engellenmesi nedenlerden biri olabilir mi?
Sorumluluk onların!
Davutoğlu’nun AKP’siz bir koalisyonun yürümeyeceğini ima etmesi aslında koalisyon sürecinin kısalmasını sağlayabilir.
MHP’nin kırmızı çizgileri kolay aşılamayacağına göre geriye AKP’nin diğer iki partiyle anlaşma olasılığı kalıyor. Çözüm süreci düşünüldüğünde (azınlık hükümeti olmayacağı kesin şekilde söylendiğine göre) kurulacak bir koalisyonda AKP ve HDP’nin bulunması zaten şarttır.
Seçim öncesinde HDP “Biz AKP olmadan da bunu yaparız” demişse de, Ak Parti “Çözüm sürecini biz başlattık, HDP olmasa da olurdu” benzeri sözler sarfetmişse de süreci başlatanların sorumluluğu alması gerekir.
Çözümde “her şeyin tamamlandığını ve sona gelindiğini” kendileri açıkladığına ve hangi şartlarda anlaştıklarını da kendileri bildiğine göre sıra bunu sonlandırmaya gelmiştir, zira olası tüm koalisyonların kırılma noktalarından biri çözüm sürecinin finalidir.
Güneydoğu’da terör devam ediyor, Diyarbakır 4 kişinin öldüğü terör olaylarının ardından korku filmi atmosferi yaşamakta…
Silah bırakılmazsa…
İşyerleri taranıyor, silah sesleri kesilmiyor, güvenlik sağlanamıyor. Askeri araçların yoldan çıkması, devrilmesi gibi nedenlerin öne sürüldüğü garip(!) kazalara Siverek’te asker taşıyan minibüs de eklendi; 1 askerimiz şehit oldu, 26 asker yaralandı.
HDP’nin “ödünç oyları unutmayacağız” sözünü tutarak PKK’ya “silah bırakma” çağrısı yapması şarttır.
Bu andan itibaren Kandil’in kendilerini dinlemediği iddiasını öne sürmesi kabul edilemez!