Kim daha tehlikeli?
.
Pazartesi günü MGK toplantısından “Suriye’nin Kuzey’indeki gelişmelerin endişe verici olduğu” çıktı. Ki bu bilinmeyen bir durum değil.
Üstelik endişe verici olan da yalnız bu gelişmeler değil, Şırnak Uludere’de Pazartesi günü askerlerle 300 kişilik bir grup arasında çıkan olaylarda 13 askerimiz yaralandı, PKK Dağlıca’ya da ağır silahlarla saldırı düzenledi. Güneydoğu’da TSK’ya karşı terör olayları da sınır ötesine paralel şekilde sürüyor.
Aynı sırada IŞİD açıktan açığa sınırımızın karşısına hendekler kazarak mayın döşüyor.
Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası bildiride yine “bölgedeki demografik yapıyı değiştirmeye yönelik eylemler” ifadesi var. Yıllardır yürütülen “çözüm süreci”nde olduğu gibi gerçekler açık ve net değil, sözcüklerin arkasında gizli…
Nedir bu yapı, zaten 4’e bölünmüş sınır ötesinde ne şekilde değişmektedir ki Türkiye endişe duyuyor, bunların açıklaması yok.
Koridor meselesi
Bu ifadeyle Suriye’nin Kuzey’inde, Türkiye sınırının büyük bölümünün “PKK’nın Suriye kolu” olan PYD ile IŞİD’in kontrolüne geçmesi endişesi kastediliyor.
Devamında da “Milletimizin kardeşlik duygularını zayıflatarak ülke genelinde vatandaşların güvenliğini ve hayat hakkını ortadan kaldırmayı hedef alan terör örgütlerine yönelik mücadelenin sürdürüleceği” belirtilmiş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu defalarca “PYD ile IŞİD’in farkı yok, ikisi de terör örgütü” dediklerine göre acaba mücadele ikisini de mi kapsıyor?
PYD de içindeyse “Kobani savaşı” sürecinde neden Türkiye’den koridor açıldı? Hükümet ve MGK hangisinin sınırımızda olmasını tercih ediyor; PYD mi, IŞİD mi?
Yoksa artık ikisinin de sınır komşumuz olması ve iki ayrı devlet kurulması çoktan bitmiş bir konu mu? Bunların cevabını öğrenmemiz uzun sürmeyecek gibi görünüyor.
Tampon bölge!
Kobani savaşı sırasında olaylara hemen müdahale eden ABD şimdi “Türkiye’nin Suriye’de tampon bölge oluşturmasının çok zor olduğunu” bildiriyor. Türkiye’yi “Suriye’den kaçan milyonlarca mülteci” konusunda yalnız bıraktığı gibi Kuzey Suriye sorununda da bırakıyor.
Erdoğan bir kez daha “Biz 2 milyon Suriyeli mülteci aldık, Batı bize ‘sizden iyisi yok’ diyor ama yardım etmiyor” dedi. Bu “mazlumlara yardım” olarak övünme ifadesiyle söylense de meselenin içinden çıkılmaz boyutta olduğu aynı ifadelerde mevcuttur.
Hükümet’in bir sınırlama koymaması nedeniyle Türkiye daha kaç yıl ve hangi sorunlarla taşıyacağı görülmeye başlanan ağır bir yük altındadır. Yoksulluk, açlık sınırı altında yaşamaya çalışan kendi vatandaşlarımız varken mültecilere milyarlarca lira ayırma haksızlığını da unutmayalım.
Türkiye son yıllarda izlediği yanlış dış politikaları tamir edecek zamana sahip mi o bile belli değil.
Siyasi partiler bir an önce şu Meclis başkanı ve koalisyon konularını tamamlayıp tüm dikkatleriyle Güneydoğu konusuna eğilme sorumluluğunu yerine getirmelidir!