Kardeşlik süreci başlayacak mı?
.
Çözüm Sürecinin “Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci olarak devam edeceği, bölgedeki tüm unsurların bu sürecin içinde yer alacağı” Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş tarafından açıklandı.
Takdir edileceği gibi böyle bir sürecin, böyle bir ortamda “tek taraflı” olarak ve sadece halkla yürütülmesi mümkün değildir. Mümkün olmayacağı bilindiği için daha önceki sürece HDP ve Öcalan dahil edilmiş, görüşmeler onları da kapsamış, “Akiller grubu”nun halkla yaptığı toplantılardan bir sonuç çıkmamıştı.
Şırnak’ın Silopi ve Cizre ilçelerinde, Diyarbakır Sur’da PKK terör örgütü ile polis ve asker arasındaki çatışmalar “sokağa çıkma yasağı” olsa da, olmasa da sürüyor.
Teröristlerin çözüm sürecinde yeterli zaman bularak depoladıkları ve yollara döşedikleri bombalara, açtıkları hendeklere, kısacası “vur-kaç” yöntemiyle yapılan saldırılara asker veya polis birliklerinin yetişmesi zordur.
O süreçte sayılarını da arttırdıkları, Kuzey Irak’tan militan, birçok ülkeden silah desteği aldıkları da unutulmamalıdır.
Savaş alanı gibi…
Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş “Bizim hedefimiz hendek siyasetini sona erdirmek. Terör örgütü teslim olacak ve bu siyasetten vazgeçtiğini açıklayacak” dese de terör olaylarının giderek daha çok “savaş havasına” sokulacağı Diyarbakır, Şırnak ve birçok ilçedeki örneklerle ortadadır.
İki gün önce “HDP ile özyönetim ilanlarını yapan kardeş partisi DBP” Sur ilçesine destek adı altında bir yürüyüş tertipleyerek halkı direnişe, sokağa çağırdılar.
Pkk yanında!
Bu partiye ait gruplar toplanırken yüzleri maskeli PKK’lılar da ateşler yakarak yolları kapattı, polisle çatışmalar çıkarttı. Bu çatışmalarda 2 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.
Dün de Silvan karayolunda PKK’nın yola döşediği bombanın patlatılması sonunda 2 polis şehit oldu, 3’ü yaralandı. Cizre’de sokağa çıkma yasağına rağmen ağır silahların kullanıldığı çatışmalar sürdü. Habur sınır kapısı kapatıldı.
Polisin saldırıları durdurma çalışmaları sırasında bazı vatandaşların polise “Burası Kürdistan, ne istiyorsunuz” demesi dikkat çekicidir.
Hdp sorumlu!
Bu tür vurgu ve sorular “özerk bölge, özyönetim” adı altındaki taleplerin arkasında “devlet kurma” amacının yattığının vatandaşa bildirilmiş olduğunu gösteriyor.
HDP bugün Meclis’in 3’üncü partisi olarak seçilmiş, demokratik yollarla olayları tartışma imkanı olan bir partidir. HDP Eşgenel Başkanı Figen Yüksekdağ “Masaya dönelim” çağrısı yaparken “Hendek açılmasını biz de istemiyoruz. Siyasi zemini stabil hale getirmek siyaset kurumlarının işidir” dedi.
Doğrudur ama bu siyaset kurumlarının içinde kendileri de var. Onlar bir yandan halkı evlerinde oturamaz hale getirip, direniş çağrıları yaparken stabil hale gelme imkanının olmadığını biliyorlar.
Ciddi hata!
Bu şartlar altında “masaya dönüş”ten söz edilemeyeceğini de biliyorlar.
PKK daha “açılım”dan söz edildiği gün Hükümet silah bırakmasını şart koşmalıydı, o noktada ciddi bir hata oldu. Ama bugün Güneydoğu’yu savaş alanına çevirme eylemleri terör örgütü kadar HDP’nin de sorumluluğundadır. Hiçbir parlak konuşma bu gerçeği gizleyemez!