İki ayrı Türkiye!
.
Ülkenin doğusu-güneydoğusu ve batısı, doğusu ve güneyi, doğusu ve kuzeyi ya da içi adeta iki ayrı ülke gibi… Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde askeri üs bölgelerine saldırılar, yollara döşenen mayınlar, her gün yaralanan-şehit olan askerler, polisler, hatta mayınlar yüzünden hayatını kaybeden çocuklar var.
Diğer bölgelerde yaşayanlar ise adeta “bir başka ülkede, örneğin Suriye veya Irak’ta süren savaş ve terör eylemlerini izler gibi” uzaktan, ekrandan, gazetelerden duyuyor olanları ve o fedakar askerlerin, ailelerinin çektiklerini.
Bedelli haksızlığı
İngiliz Times gazetesi “Türkiye’de kamuoyunun giderek PKK ile çatışmalarda hayatını kaybeden askerlerin sosyal çevrelerine odaklandığını” yazmış.
Times “Yaşamını yitirenlerin çoğu, askerlik görevini yapmış sayılmak için gereken 18 bin Lirayı ödeyemeyecek fakir çevrelerden” diyor. Sizce haksız mı? Acaba bedelli askerlik yapabilen veya tehlikesiz yerlere gönderilen ayrıcalıklı kesim dışında kalanların “siyasi hatalardan doğan ortamda” tehlike içine atılması adil bir yöntem midir?
Nereye kadar?
Diyarbakır’da PKK’nın açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Doktor Abdullah Biroğlu’nun mahallesinden ağıt sesleri yükseliyor. Ana babası ilaçlarla ayakta duramazken acılı kızkardeşi Halime “Bir lokma ekmeğimiz bile yoktu, babam o zor şartlarda ağabeyimi üniversitede okuttu. Daha 2 yıldır göreve başlamıştı, onu son kez göremedik bile” diyor ve soruyor;
“Daha nereye kadar kan dökülecek?”
Terörist için ödül!
Şimdi “teröristleri ihbar edenlere para ödülü” verileceği açıklandı. İçişleri Bakanı Selami Altınok “Hiç kimseye müsamaha gösterilmeyeceğini, gerektiğinde teröristin kafasını ezeceklerini” söyledi. Uzunca bir süre PKK’lılara ses çıkarılmazken, gelinen bu noktada hala “çözüm süreci”nden söz etmenin, koalisyon konusunda “diğer parti süreç kalksın istiyor, her şeye karşılar” demenin anlamı var mı?
Kamuoyu cevap bekliyor!
Terörün bitmesi “birkaç çapulcu” diyerek tehlikenin büyüklüğünü önemsemiyor görünmekle veya “Türkiye’den çekilsinler, silahları bıraksınlar” demekle mümkün değil, bunu hepimiz biliyoruz.
Demirtaş’ın “silahla özerklik ilanı olmaz, bu bir sivil insiyatiftir” sözünün PKK’nın artan terör eylemlerine hiçbir etkisi olmadığını, bunların “seçime yönelik söylemler” olduğunu da biliyoruz. Masum insanlar terör e kurban giderken “Şiddet böyle sürerse seçimler yapılamaz” diyeceğine şiddet neden sürüyor, nasıl durdurabiliriz konusunda konuşması gerekir!
KCK Yöneticisi Zübeyir Aydar “İmralı’nın kapısı açılırsa terörün kesileceğini, kendilerinin ateşkesi bozmadıklarını, saldırılara misilleme yaptıklarını” söyledi. Saldırılara misilleme kısmı yalandır, terörü PKK başlattı ve sürdürüyor.
Ama “İmralı’nın kapısı” tartışılmalıdır. Madem ki insanlarımızın katledilmesini buna bağlıyorlar, müzakerenin 2 tarafı da, Demirtaş da “gönüllü olarak masaya oturdukları sürecin neden bittiğini” açıklamak zorundadır.
Irak’da 18 vatandaşımız kaçırıldı. Sebepsiz yere başka ülkelerin savaşının ortasına atladık. ABD’nin rolünü de tartışacağız!