Hukuksuzlukla başa çıkılmaz!
.
Hak, hukuk, demokrasi dediğinizde bunun içine “dürüstlük, insan hakları, paylaşımda eşitlik, başkasının canına-malına saygı gösterme, devletin vatandaşlarının güvenliğini sağlaması, adalete verilen önem” ve daha çok şey girer.
Bunlar uluslararası hukuk ve demokrasi için de geçerlidir, eksik olduğunda ise “denetim” konusu devreye girer.
Örneğin; bir ülkede referandum yapılıyorsa ve devlete ait kurum ve kişiler “referandum seçeneklerinden birini savunanlara” tüm hakları verirken, diğer tarafın önüne her tür engeli çıkarıyorsa orada hukuktan ve demokrasiden söz edilemez.
Eğer referandumun konusu ve “neyi oylayacağı” halka anlatılacak yerde “gerçek dışı” sloganlar ve açıklamalar yapılıyorsa aynı eksiklik söz konusudur.
Asker veya sivil vatandaşlar, kesin bir suçlama olmadan, iddianameleri hazırlanmadan tutuklanıyor, aylarca hapis yattıktan sonra “suçsuz olduğu” anlaşılarak tahliye ediliyorsa burada Balyoz-Ergenekon sürecine benzer kesin bir hukuksuzluk söz konusudur.
İntihar eden öğrenci
Televizyonlarda yıllarca Gülen’i ve Cemaat’i öven isimlere veya birbirinin FETÖ’cü olduğunu ve örgüte çıkar sağladığını basına açıklayan siyasetçilere hiç dokunulmazken, böyle bir övgüde veya faaliyette bulunmayan kişilerin cezaevinde olması adil midir?
Kim suçlu, kim masum belli değil. Dün, “YGS sınavına 1 dakika geç kaldığı için alınmayan öğrenci” Büşranur’un kendini asarak intihar ettiği haberi vardı (Sözcü).
Suriyeli öğrenciler istediği üniversiteye sınavsız ve ücretsiz kabul edilirken, ayrıca kalacakları yurtlar bile ayarlanırken, bütün lise hayatını kurslarla ve hazırlıkla geçiren Türk öğrencilerin “1 dakika geç kaldı diye” sınava alınmaması adil bir durum mudur?
İki gün önce ilk defa bir ortaokulda bir öğrencinin “topu kendisine vermedi” diye bir başka öğrenciyi bıçaklayarak yaraladığı haberi verildi.
O öğrenci ölebilirdi de… Yapan öğrenci o gün serbest bırakıldı. Diyeceksiniz ki bunları yapan yetişkinler de serbest bırakılıyor.
İşte böyle bir ülkede hukuktan, adaletten söz edilemez. Hukukun olduğu ülkede yetişkinler cezasını çekmeden bırakılmaz, yaşı tutmayanlar ise “ıslahhaneye” gönderilir.
Denetim şart!
Uluslararası Yargıçlar Birliği bir açıklama ve çağrı yaptı ve “Türkiye’de hukukun üstünlüğünün sonuna gelindiğini” bildirdi.
Açıklamada “2014 yılından bu yana tamamıyla hükümetin hakimiyeti altındaki HSYK’nın, hakim ve savcılara dair yer değiştirme ve disiplin cezaları gibi konularda yetkilerini hukuka aykırı şekilde kullanarak Türkiye’de yargının kötüye gidişine sebep olduğu gözlemlenmiştir” diyor.
Hakim ve savcıların atama, terfi, disiplin, ihraç gibi işlemlerini yapan HSYK’nın 2014’ten bu yana bağımsız olmadığını açıklıyorlar.
Referandumdan sonra “üyelerinin çoğunluğuna başkanın, geri kalanına Meclis’in karar vereceği” HSYK ile bu bağımsızlık ne hale gelir, düşünmek lazım.
Adalet, yargı ve denetim… Türkiye’nin üzerinde en çok durması gereken konulardır.