HDP-İktidar çekişmesi!
.
Öyle görünüyor ki seçim sonuna kadar gerçekleri anlamak zor olacak.
Perşembe günü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Çanakkale Savaşları 100’üncü Yıl Barış Zirvesi ile aynı güne denk geldi, şanlı tarihimizin gururuyla dolu bir gün yaşadık.
Bu hareketli hafta bile bize ciddi sorunlarımızı unutturmaya yetmedi. Seçime giderken birçok konuda kavram kargaşası vebilgi kirliliği devam ediyor.
Anlaşılmaz açıklamalar
Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın Dolmabahçe’de HDP’li Sırrı Süreyya Önder’le birlikte yaptığı açıklama,“PKK’nın silah bırakması için yapılan çağrı” biraz ümit vermişti ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ortak açıklamaya da,Öcalan’ın 10 maddelik taslağına da karşı çıktığı görüldü.
Bu durumda dışarıdan bakan biri ne düşünmeli? Başbakan ve Cumhurbaşkanı çözüm sürecinde farklı düşüncelere mi sahiptir? Bu gelişme ile ilgili Erdoğan bilgilendirilmemiş midir?
Bu mümkün mü?
Arkasından HDP’nin ve PKK’nın “silah bırakma Öcalan’ın taslağının kabul edilmesine bağlı” dayatmaları geldi. Bunlar olurken PKK terörünün Güneydoğu’da sürdüğü görüldü.
Ağrı saldırısı ortalığı iyice karıştırdı. Hükümet HDP ve PKK’yı, HDP Hükümeti suçladı. PKK olayın bizimle ilgisi yok dedi.Genelkurmay açıklamasıyla Vali’ninki birbirini tutmadı.
İşin içine Efkan Ala’nın adı karıştı. Peki gerçek ne, Türkiye bunu ne zaman öğrenecek? Birçok olay gibi bu da karanlıkta mı kalacak?
Elde silahla demokrasi!
Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan 23 Nisan’da “HDP’nin makyajı Ağrı olayından sonra çok çabuk döküldü. Bir elde silah olacak, diğer yanda ‘siyaset ve demokrasi’ diyeceksiniz, bu kandırmacadır” dedi. “Demokrasiye inananın silahların bırakılması için çaba göstereceğini” söyledi.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın son konuşmalarında “PKK’yla organik bir bağımız yok, o silahlı bir örgüt, bizsilahsız çözüm isteyen bir partiyiz” vurguları inandırıcılıktan uzaktır. İstedikleri takdirde ortak hareket ettikleri bugüne kadar defalarca görülmüştür.
Akdoğan’ın sözleriyle birleştirdiğimizde bu konuşmaların seçimden sonuç alana kadar sürecek bir kurgu olduğunu mu düşünmeliyiz.
HDP gerçekten de Akdoğan’ın söylediği gibi Batı’daki seçmene dönük “farklı bir imaj” oluşturmaya çalışırken Doğu ve Güneydoğu’da baskıyla-şiddetle oy toplama gayreti içinde mi?
Bu seçim de böyle giderse temiz toplum, temiz siyaset ümitlerimiz asla gerçekleşmeyecek!