FETÖ’nün üst düzeyi!
.
Dün yapılan “Edirne merkezli ve 14 ili kapsayan” son FETÖ operasyonunda 50 astsubay gözaltına alındı.
Ondan önce Bolu merkezli 4 ilde “Bylock” kullandıkları iddiasıyla 17 kişi yakalandı, bazıları tutuklandı.
11 Mayıs’ta Antalya’da FETÖ operasyonunda 5 savcı ve hakim tutuklandı.
Kayseri’de daha önce çok sayıda iş adamı ve siyasetçi için FETÖ’den gözaltı kararı verilmişti, 2 gün önce 9 iş adamı için gözaltı kararı çıktı.
4 Nisan’da HSYK’dan 45 hakim ve savcı ihraç edildi ki bu HSYK; Türkiye’deki tüm hakim ve savcıların “mesleğe kabul”ünden başlayıp “atama ve yetkilendirme, disiplin ve terfi” gibi tüm geleceklerine karar veren kuruldur.
Nasıl fırsat buldular?
Düşünün, 18 Temmuz 2016’da 30 vali görevden alınmış.
2 Ocak 2017’de 17 vali, 74 vali yardımcısı, 100 kaymakam gözaltına alınmış.
Aynı tarihte FETÖ kapsamında rekor sayılacak bir sayı; “41 bin tutuklu, 902 gözaltı” var, tutukluların 7 bin 590’ı polis.
FETÖ operasyonlarının yapıldığı illeri saymak mümkün değil, bunu anlamak da mümkün değil.
Türkiye’nin tümüne ve en önemli kurumlarına on binlerce FETÖ’cü yerleşirken; bu kurumlardan sorumlu olan “daha üst kurumlar, makamlar” neyle meşgulmüş?
‘Sızmak’ denemez!
Örneğin; o kadar çok sayıda FETÖ’cü asker ve polis TSK’ya girerken, üst düzey amirliklere hatta Cumhurbaşkanı başyaverliğine veya Genelkurmay Başkanı yaverliğine yükselirken ve aynı sıralarda FETÖ yapılanmasını açıkça anlatan kitaplar yazılırken, amirleri nasıl olmuş da hiçbir şey fark etmemiş?
Bu yayılmanın Türkiye’ye mal olduğu maddi-manevi mağduriyet içinde Balyoz-Ergenekon sürecindeki hukuksuzluklar-can kayıpları, 15 Temmuz’daki can kayıpları, bunların dünya gözünde yarattığı imaj kaybı ve daha çok şey bulunuyor.
O nedenle, artık devlet kurumları içinde, siyasi makamlarda, medyada, TSK’da “FETÖ’nün yayılmasına ve güçlenmesine neden olan” tüm isimlerin diğer on binlerce kişi gibi sorgulanma zamanı gelmiştir.
“Devlet kurumlarına sızmışlar” veya bazı genelkurmay başkanlarının yaptığı gibi “milletten özür dileyelim, anlayamamışız” açıklamaları on binlerce devlet görevlisi için yeterli kabul edilemez. (Bakınız; Cemil Çiçek’in “Hepimizin vebali var” sözleri…)
Kimlerin “yetkilerini kullanarak FETÖ’ye yardım ettiği” açıklanmalı ve üst düzey isimler de dönemlerinde yapılanların hesabını vermelidir.
Hakan Fidan için…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede “15 Temmuz’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın rehin alınması” planı varmış.
Kendisiyle ilgili de böyle bir iddia olmasına rağmen, ayrıca Fidan ile Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar “olayı çözecek iki isim” olmalarına rağmen ifade vermedikleri için Meclis Komisyonu FETÖ’cü Darbe Girişimi’yle ilgili raporu bitiremedi.
Onlarla ilgili “zamanında önlem alsalardı, darbe girişimi baştan önlenebilirdi” açıklamaları da yapıldığına göre bu ifadelerin kısa sürede Meclis’e verilmesi gerekiyor.
FETÖ ve 15 Temmuz “herkes görevini yaparsa” tam olarak anlaşılabilir.