Din eğitimi ve imamlar!
.
İmam hatip okullarının kapasitesini arttırma çalışmaları sürdüren Milli Eğitim Bakanlığı Tokat’ta “Din Öğretiminde Nitelik Geliştirme” çalıştayı yapmış.
Bu çalıştaydan çıkan bazı kararlar şöyle:
İlkokul öğretmenleri “yetenekli, zeki öğrencileri imam hatip okullarına gönderme” çalışması yapmalı…
Öğrenciler okul dışında da takip edilmeli ve din görevlileri buna katkı vermeli…
0-6 yaş arası çocuklara “değerler eğitimi” verilmeli... Din eğitimi 2-6 yaş arasında, okul öncesi başlamalı…
Liselerde öncelikli olarak “temel dini bilgiler” dersi alınmalı, diğer dersler bundan sonra gelmeli.
Bakanlığın görevi
Bu habere bakınca ilk akla gelen soru; acaba “din eğitiminin anne karnında başlamasından da söz edildi mi” oluyor.
İkinci soru; Din ve devlet işlerinin ayrı tutulması gereken laik bir devlette Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevleri arasında “zeki öğrencileri din merkezli okullara yöneltmek” veya “öğrenciyi okul dışında imamlara-din adamlarına takip ettirmek” var mı?
Mevcut Anayasa’da Türk devletinin tarifi “laik, demokratik, hukuk devleti” olarak yapılmış.
Balyoz-Ergenekon sürecinde yargının bağımsız olmaması nedeniyle unutulması güç, büyük bir felaket yaşandı, hukuk devleti ortadan kalktı.
Şimdi üst mahkemelerin, Yargıtay ve Danıştay’ın yapısı yeniden değiştiriliyor, “istinaf mahkemeleri” getiriliyor. Bundan sonra “mahkemelerin ne kadar bağımsız olacağı” hala tartışmalı. Kabul edilen kanun bu nedenle; “iktidar partisi kendi istediği hakimleri yüksek yargıya atayacak ve yargıyı kendi siyasal görüşüne göre tanzim edecek” iddiasıyla Ana Muhalefet Partisi tarafından “İptali istenerek” AYM’ye taşındı.
İlk 4 madde ve Laiklik!
Deneyimli hukukçular, örneğin İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal; Mevcut Anayasa’nın üçte ikisinin bugüne kadar değiştiğini, istendiği takdirde “ilk 4 madde hariç” diğer maddelerin de geçmişte olduğu gibi değiştirilebileceğini açıkladılar.
Burada asıl önemli olan ve kastedilen Türkiye’nin “laik-demokratik-hukuk devleti” tanımının korunmasıdır.
Son yıllarda “laikliğin tanımı” oldukça esnetildi ama ne kadar esnetilirse esnetilsin sonunda: “Din ve devlet işlerinin ayrı tutulmasıdır”… “Kişinin din ve inancında özgür bırakılmasıdır”…
“Devletin tüm dinlere ve her dinden vatandaşlarına eşit mesafede olmasıdır” gibi en az 3 temel tanımdan vazgeçilemez.
Eğer vazgeçiliyorsa “hangi tanımın tercih edildiği” açıklanmalıdır.
Anayasa değişmeden…
Unutmayalım ki radikal dinci terör örgütlerinin “din bahanesiyle yaptığı vahşet”i, Ortadoğu ülkelerinde “mezhep savaşları”yla dökülen kanı gören herkes laikliğin ne kadar önemli bir özellik olduğunu anlamaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çalıştayından çıkan; “Sünni Müslümanlık” eğitimini neredeyse anne karnındaki bebeklere verme, başarılı öğrencileri imam hatiplere yönlendirme, öğrencileri imamlara okul dışında takip ettirme gibi kararlar laik bir ülkede uygulanamaz. Uygulanması “Anayasa’yı değiştirmeden laiklik maddesini fiilen kaldırmak” olacaktır.