‘Demokratik seçim’ bu mudur?
.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Cuma günü bir kalp operasyonu geçirdi, önce ona ‘geçmiş olsun’ dileklerimi gönderiyorum.
Son seçim hezimetinin ardından MHP içinde haklı bir muhalefet ortaya çıktı. Sinan Oğan, Meral Akşener, Koray Aydın gibi isimler MHP Genel Başkanlığı’na adaylıklarını açıklayarak “olağanüstü kurultay”a gidilmesini istediler.
Kurultay bekletiliyor
Bahçeli “Kaç imza toplanırsa toplansın olağan kurultay Mart 2018’de” diyerek kurultayı bir yıl da öteleyeceğini duyurduktan birkaç gün sonra, Cuma günü Akşener, Oğan ve Aydın’ın topladıkları 543 imza MHP Genel Merkezine gönderildi.
Benzer bir kurultay çekişmesi AKP karşısında girdiği tüm seçimleri kaybeden, oyunu yüzde 25’in üzerine çıkaramayan, kendi seçmeninin de tepkisini çeken ana muhalefet partisi CHP’de yaşandı.
- Kasım seçimlerinden sonra Muharrem İnce, Umut Oran ve Mustafa Balbay olağanüstü kurultay isteyerek genel başkanlığa aday olduklarını açıkladılar.
Gereken delege sayısına ulaşılamadığı için olağanüstü kurultay gerçekleşmedi.
Balbay tek rakipti
Muharrem İnce ve Umut Oran dün başlayan Olağan Kurultay öncesi “adaylıklarını geri çektiklerini” açıkladılar.
Mustafa Balbay ise “CHP’yi iktidara taşımak için adayım. Kurultay’da 200 delegenin imzasıyla aday olmayı düşünüyorum” diyerek imza toplamaya başladı.
Balbay’ın geri adım atmayışı gerçekten takdire şayan olduğu kadar demokrasi açısından da son derece doğruydu. Normal olarak demokratik bir ülkede bir milletvekili veya dışarıdan bir isim adaylık şartlarına uygunsa “aday olma şansına” da sahip olmalıdır.
Türkiye’de ise genel seçimler “yüzde 10” gibi yüksek bir barajda ısrar edilmesi nedeniyle “demokratik” olamadığı gibi, parti kurultayları da “delege toplama” nedeniyle demokratik olamıyor.
Baraja itiraz ediyorsan…
- Kasım seçiminde “ön seçim” yapılması gerektiği halde ön seçim yapmadan, lider listesiyle seçime giren CHP’de bir antidemokratik tablo da Kurultay’da yaşanmıştır. Mustafa Balbay gereken delege imza sayısına ulaşamadığı için aday olamadı, Kılıçdaroğlu gerçekte rakipleri olmasına rağmen seçime “rakipsiz” girdi.
Yüzde 10 seçim barajına itiraz eden bir partinin, kurultayında aday olmak isteyen bir milletvekilini “seçim barajından farksız” bir barajla engellemesi ciddi bir çelişkidir. Bu şartlar kesinlikle değişmelidir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “tekrar seçilmek üzere delegeler bazında gereken çalışmayı çoktan yaptığı” parti çevrelerinde uzun süre öncesinden konuşulmaya başlanmıştı, Kurultay’da tek aday kalması şaşırtıcı değildir.
“Demokrasicilik oyunu”
Nitekim bu durumu Muharrem İnce’nin “Aday olmam halinde partideki mevcut yapının demokrasicilik oyununa meşruiyet kazandıracağımı gördüğüm için aday olmayacağım” sözlerinden anlamak mümkündür.
Peki, partileri yıllardır bir ilerleme sağlayamamış olan 2 liderin, hala her imkanı kullanarak koltuklarını korumaya çalışmaları kendi vicdanlarını rahat ettirecek mi?
Demokrasiyi gerçekten özümsemiş, partisini ve ülkesini düşünen liderler koltuğu bırakma zamanı geldiğinde bunu yapmalıdır!