Çok yönlü ve derin saldırılar!
.
Artık “hangi olayın arkasında kimler var, görünenin dışındaki asıl gerçek nedir” bunların iyice karıştığı bir dönemdeyiz. Basın mensuplarının tutuklanmasının şokunu yaşar, diğer tarafta Rusya’nın uçak gerilimini hızla tırmandırışından endişe duyarken bir başka şokla sarsıldık.
Dün Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin teröristler tarafından vurularak öldürülmesi, olayda bir polis memurunun da şehit olması Türkiye’ye hak etmediği ama önlenemeyen bir üzüntü daha yaşattı.
Olayın video kayıtları, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, yanında güvenlik görevlileri, avukatlar ve gazeteciler varken bir basın açıklaması yapmakta olan Tahir Elçi’nin vurulmasında bir detayı da ortaya koyuyor.
Kim suçlanacaktı?
Polis Tahir Elçi’nin konuşma yaptığı yere yakın bir noktada, içinde teröristlerin bulunduğu aracı durduruyor. O sırada kapıyı ilk açan polis şehit oluyor. Diğer polisler kaçmakta olan teröristleri kovalıyor.
O kişiler sokağa girdiğinde güvenlik görevlileri ateş ederek Elçi’yi ve yanındakileri korumaya çalışıyor ve çatışma arasında kalan Diyarbakır Barosu Başkanı başından vurularak hayatını kaybediyor.
Eğer polislerin dikkati sonunda bu araç durdurulmasaydı, teröristler sokağa fark edilmeden girecek ve eylemlerini yaparak kaçacaktı. Bunu başarmaları halinde bu suikastın de “derin devletin işi” olarak topluma sunulabilmesi mümkündü. Olayın büyük çapta planlandığı, Elçi’nin vurulmasından sonra bölgede inceleme yapan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı ve yanındakilerin karşılaştığı ikinci saldırı, PKK gösterilerinin Sur’dan Diyarbakır’a sıçraması da gösteriyor.
Bugün Suriye ve Rusya ile yaşanan olaylarda bizim Suriye savaşına müdahale etmiş olmamız ve Esad’ın düşmanlığını çekmemizin maalesef rolü vardır. Ama bu iki ülkenin Türkmenlere yaptıkları da, uçak olayı nedeniyle tırmandırılan gerilim de Güneydoğu bölgemizle yakından bağlantılıdır.
Pkk-Pyd faaliyette!
Esad-Rusya-ABD ve “IŞİD’e karşı savaşıyoruz” bahanesiyle ortaya çıkarken Türkiye’nin karşısında yer alan veya PYD’yi kollayan diğer ülkeler “Türkiye sınırının değiştirilmesi” projesinde yer almaktalar. Bu nedenle Türkiye bir yandan Suriye ve Rusya’yla yaşadığımız ciddi sorunlarla boğuşurken PKK diğer tarafta “dikkat çekecek ve krizi çok yönlü hale getirecek” eylemler yapıyor.
Eğer dış politikamızdaki bocalamalar, sorunlar devam ederse Güneydoğu’da ve diğer bölgelerde PKK ile başka terör örgütlerinin Türkiye’yi şaşırtacak ve zayıflatacak başka eylemlerinin de görülmesi mümkündür. Sınır ötemizde ve sınır illerimizde, ilçelerimizde yaratılan “olağanüstü hal” tablosunun birden fazla ülkenin ve örgütün ortak planı olduğunu fark ederek olayları değerlendirmek gerekir.
Fransada’da görüşmeyecek!
Rusya Türkiye ekonomik, askeri, sosyal ilişkilerini durduracağını açıkladıktan sonra bir okullarında eğitim gören Türk öğrencileri de sınır dışı edeceğini bildirdi. Bunu da yayacağı görülüyor.
Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk ifadelerini yumuşatarak “Rus uçağının kasıtlı vurulmadığını, gerginliği tırmandırmak istemediklerini” söylediler. Erdoğan “Pazartesi günü Paris’teki İklim Değişiklikleri Zirvesi’nde Putin’le görüşüp meseleyi çözüme kavuşturmak”tan söz etti ve “Rusya ile ilişkilerin tamiri için bu zirve iyi bir fırsat” dedi.
Oysa bu istek Kremlin’e iletildiğinde Putin “Özür dilemedikçe görüşmeyeceğiz” cevabını verdi. Rusya ile çözüm biraz zor görünüyor ama bir şekilde bulunmalı. Bugün AB ile yapılacak zirvede gündeme getirilmesi doğru olur.