Çocuklara acıyın bari!
.
Dünyanın en güzel ülkelerinden birinde yaşıyoruz ama şanssızlık, yaşanan huzursuzluk ve şiddet yüzümüzün gülmesini engelliyor.
HDP’liler ve genel başkanları Selahattin Demirtaş ise “milletvekili” seçildikleri, verdikleri “barış, sevgi” sözleriyle Meclis’ine 3’üncü parti olarak girdikleri ülke terörden yanarken sanki başka bir dünyada gibiler.
Bir yanda; korudukları terör örgütü sivil, çocuk, asker, polis demeden insanları bombalı saldırılarla katlediyor, diğer yanda onlar “hiçbir şey olmuyor” havasında gülerek pozlar veriyor, hiçbir ilgileri yokmuş gibi davranıyorlar.
Perşembe günü Diyarbakır’da bomba yüklü araçla yapılan saldırıda 7 polis şehit oldu, 1’i ağır 13 polis ve 14 sivil yaralandı.
Aynı gün Mardin Nusaybin’de gazetecilerin de bulunduğu zırhlı araca PKK’lıların bombalı saldırısında 2 güvenlik görevlisi şehit oldu, 6 kişi yaralandı.
Şırnak-Cizre’de 4 ve 6 yaşındaki 2 çocuk sokakta bulup oynadıkları patlayıcının infilak etmesiyle hayatını kaybetti.
Çocuklara sokakta oynamak bile haram, terörist cenazelerini taşıyan HDP’liler verdikleri sözleri hiç mi hatırlamaz?
Hedef ülke yerine…
İngiliz gazetesi Guardian 30 Mart’ta “Türkiye’ye tatile gitmek güvenli mi” başlıklı yazısında;
Daha önce Türkiye’ye gitmek isteyenleri vazgeçirecek tek sebebin “ülkenin çok kalabalık olması” iken, saldırıların ardından bunun yerini “güvenlik endişesi”nin aldığını yazdı. Gazete turizm acentelerinin görüşlerine de yer verdiği yazıda “Türkiye’ye yaz rezervasyonlarında yüzde 35-40 arası düşüş olduğunu, gemi turlarının Türkiye duraklarını kaldırdığını” açıkladı.
ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkeler “başka saldırıların olma ihtimali” nedeniyle vatandaşlarına Türkiye’ye seyahat etmemeleri için uyarı yapıyor.
PKK terörüne paralel olarak “Türkiye’deki ABD ve İsrail vatandaşlarına yönelik IŞİD eylemi” istihbaratı alınıyor.
Düşünmek lazım; IŞİD İsrail’i veya ABD’yi hedef alıyorsa bunu neden “Türkiye’de yapmayı” planlasın?
Korkuyormuş!
Bu arada Financial Times da “Almanya’nın Suriyeli mültecilerin radikalleşmesinden korktuğunu, aralarında radikal görüşleri yayanlar bulunduğunu” yazdı. Almanya kendi içindeki mültecilerin radikalleşmesinden veya aralarına teröristlerin karışmasından korktuğu için mi AB’deki yüz binlerce mülteciyi de Türkiye’ye gönderme anlaşması yapıyor?
Terörü ihraç etmek için mi? Bu hale getirdikleri ülke için “Artık AB’ye hiç giremez” demek daha mı kolay olacak?
AB’den “geri dönüş”le gelecek göçmenler kıyameti koparıyor, bulundukları ülkelerde protesto eylemleri düzenliyor.
Bu göçmenler için İzmir, Dikili’de kamp kurulacağı iddiası ise Dikili halkının protestolarıyla karşılaştı.
İzmir Valisi “iddianın asılsız olduğunu” söylese de, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları “Bunun halka rağmen alınmış bir karar olduğunu, vazgeçirene kadar mücadele edeceklerini” açıkladılar.
Görüldüğü gibi “AB planlarına uyma kararımız”ın uygulaması hiç de kolay olmayacak. Kim bilir belki de bu olaylar bizi de uyarır, önceliği kendi toplumuza, kendi geleceğimize vermemizi sağlar.