Çipras’ın tehditleri ve AB’nin önemi!
.
Türkiye’nin ekonomide riskli dönem, işsizlik, şiddetin devamı gibi önemli iç sorunları ve tabii bunun yanında dış sorunları var.
Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz çok kötü bir süreçten geçti, AB’de en etkili ülkelerle sert çekişmelere girdik, gerekirse AB’den vazgeçebileceğimizi ima eden açıklamalar yapıldı. Bu nedenle Varna’da düzenlenen AB-Türkiye zirvesi büyük önem taşıyordu.
Zirveden önce gazetecilerin sorularını cevaplayan AB Komisyonu Başkanı Claude Junker “Görüşme çok zor geçecek. Çünkü AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler ciddi şekilde kötüleşti” demiş, anlaşmazlıkların artmaya devam ettiğini vurgulamıştı.
Neyse ki Varna Zirvesi beklentilerden farklı, daha sakin ve yapıcı bir ortamda gerçekleşti.
Mülteciler ve vize
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Suriye’deki operasyonlarımız Avrupa’nın da güvenliğine katkı sağlıyor, Afrin’de 3.800 terörist etkisiz hale getirildi” derken teröristlerin silahlarının stratejik ortaklarımız tarafından sağlandığını da vurguladı.
Bu silahların çoğunluğu ABD tarafından verildi ama unutmayalım ki bir kısmı da AB ülkelerinden ve ayrıca PYD-PKK’nın içinde Avrupa ülkelerinin askerleri de var. Onlarca yıldır AB ülkelerinde “Türkiye’nin mağdur ettiği Kürt savaşçılar” imajı pekiştiren PKK, AB ülkelerinin çoğu tarafından desteklenmektedir.
Örneğin bu nedenle, onlara gerçekleri daha iyi anlatmak için AB ile ilişkiler bozulmamalı, aksine en kısa zamanda normalleşmesi sağlanmalıdır.
AB üyelik süreci, müzakereler askıya alınsa bile ilişkilerin korunması önemlidir, medeni dünyayla bağın kesilmemesidir.
“Vize serbestisi” konusunda gerçekçi olmakta yarar var.
AB “Türkiye’nin düzensiz göçle ilgili olarak yaptıklarını takdir ediyoruz” dese de “müzakereleri dondurduğu” ve 3.5-4 milyon mülteciyi barındıran Türkiye’nin vatandaşlarına vize serbestisi vermesi-en azından kısa vadede- beklenemez.
Arkasında ab var!
Erdoğan, sayıları 4 milyonu bulan mülteciler için “AB’nin şimdiye kadar 1 milyar 800 bin avro verdiğini” belirterek “söz verilen 3 milyar avronun 2’inci taksitinin de verilmesini” istedi.
Kabul etsek de etmesek de ekonomi sıkışmış durumda, uluslararası kredi kuruluşlarının Türkiye’nin notunu düşürmesi hafife alınacak bir gelişme değil ve “AB’den yardım gelmezse” bu durumda mülteciler de giderek daha büyük yük haline gelecektir. Ege’de 16 Türk adasını işgal etmiş olan Yunanistan’ın (Muğla’ya bağlı Keçi Adası’na bile çıkıp törenlere katılmış) Başbakanı Alexis Çipras birkaç gün önce AB’de bir basın toplantısında:
“Türkler Ege’de sıcak temas yaratmaya kalkarsa kendi ayağına sıkmış olur… Yunanistan sınırları aynı zamanda AB’nin doğu ve güneydoğu sınırlarıdır” dedi.
Görüldüğü gibi hukuken Türkiye’ye bağlı olan, il sınırlarımız içinde olan adaların karasuları ve hava sahası konusunda bile bizi bağlıyor ve arkasında AB’nin olduğunu da açıkça söylüyor.
Birçok konuda kızsak da, AB’nin desteğini küçümsememek gerekir, ilişkilerimizin normalleşmesi için gayret gereklidir.