Çıkmaz sokağın içinde!
.
Türkiye’nin Rusya desteğiyle sınırlarının hemen bitişiğine kadar ilerleyen PYD-YPG güçlerini vurması Suriye’deki savaşı iyice uluslar arası boyuta getirdi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş dün yaptığı açıklamada “Suriye’de olanların sadece bu ülkenin iç işleriyle ilgili olmadığını” söyleyerek “ABD, Rusya ve diğer güçler aklını başına alsın. Bir masa üzerinde oyun oynar gibi Ortadoğu coğrafyasında savaşçılık oyunu oynanmaz. Oynanırsa sonucu nereye varır bilinmez” dedi.
Doğrudur… PYD Lideri Salih Müslim’in veya bir başkasının “Türkiye Suriye’nin iç işlerine müdahale edemez” demesi artık gelinen noktada hiçbir anlam ifade etmiyor.
Suriye’ye Rusya’nın tepeden inme girişi, Rusya ve ABD’nin “IŞİD’le savaş” bahanesiyle PYD’ye destek vererek toprak kazandırmaları, Türkmenlerin yaşadığı bölgeden sürülmeleri, bombardıman ve kuşatmalardan kaçan tüm Suriyelilerin Türkiye’ye akını “Suriye’nin iç işleri” olmaktan uzun süre önce çıktı.
Sınırları değiştirmek
Artık açıkça görülüyor ki Suriye’de olanlar sadece “Esad’ın devrilmesi, muhaliflerin aldığı toprakların Rusya desteğiyle tekrar Esad’ın eline geçirilmesi veya IŞİD” değildir.
Bu ülkede hava desteği, eğitim veya silah desteği veren ülkeler “Ortadoğu’da sınırları değiştirme ve ABD ile İsrail’in de istediği bir Kürt devleti kurma” planlarını yürürlüğe sokmuştur.
Türkiye bu konuda yaptığı “Suriye iç savaşı başladığında müdahale ederek hemen muhaliflerin yanında yer alma” hatasıyla maalesef dış güçlerin istediği fırsatın yaratılmasına ortam hazırladı.
Bunu bir yana bırakırsak bugün artık Ankara’nın sınır ötesinde olanlara daha fazla susmaması durumun ciddiyeti konusunda Avrupa, ABD ve Rusya’yı uyarma bakımından doğru bir yaklaşımdır.
Diplomasiyle, uyarılarla tavır değiştirmeyen ve hala “Biz PYD’nin yanındayız. PKK-PYD farklıdır” gibi açıklamalar yapan ülkeler sınır ötesindeki faaliyetlerine sonsuza kadar susulmayacağını görmek zorundadır.
Savaşa çekilmek...
Batı medyası “Türkiye’nin giderek daha fazla Suriye’deki savaşın içine çekildiğini” yazıyor.
Hemen bütün İngiliz gazeteleri “Ankara’nın ABD’yi PYD’ye verdiği destekten rahatsız olduğu konusunda uyardığını ama bunun dikkate alınmadığını” belirtmişler.
“PYD-YPG’nin Türkiye sınırında bir otonom Kürt devleti kurulmasından” duyulan endişeden söz etmişler.
Financial Times gazetesine bilgi veren bir askeri yetkili “Türkiye defalarca uyarı yaptı, şimdi harekete geçmesi kimseyi şaşırtmasın. YPG Suriye’nin kuzeyinde aldığı toprakları birleştirmek için Azez’i almaya çalışıyor. Türkiye endişesinde haklıdır” demiş.
Gazetenin kendi yorumu ise “Bu durum ABD öncülüğündeki koalisyonun Türkiye’yi tahrik etmeden YPG’yi destekleme çabasını tehlikeye sokuyor” şeklinde…
Türkiye’yi tahrik etmeden ne demek?
Şu anda asıl düşünülmesi ve çok iyi planlanması gereken şey “Türkiye için savaş tehlikesi ciddiye binerse nelerle karşılaşırız?” sorusu. Bu tartışma TBMM’de yapılmalıdır ama nedense Meclis devrede değil. Böyle bir durumda böyle bir eksiklik hiç mi hiç anlaşılır değildir!