CHP, MHP ve 2019 seçimi!
.
Ana muhalefet partisi CHP, bundan önce kaybettiği her seçimde yaptığı gibi, kendi içinde daha başarılı olabilecek bir değişim yaratmak yerine “gelecek seçime yoğunlaşmaktan” söz ediyor.
“Hayır” oyu veren partileri, siyasetçileri ziyaret etmekle ve 2019’da yapılacak genel seçim ile cumhurbaşkanı seçimi için politika üretmekle meşgul.
Bunu yaparken, referandumda çıkan “yüzde 49 Hayır” oylarının 2019’da da büyük ölçüde aynı kalacağını düşünüyor hatta uygulanacak politikalarla bunun artabileceğine inanıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın TV’de bir tartışma programında söylediklerinden alıntı yapmıştım, devam edeceğim.
Neden “Hayır diyen grupları, partileri ziyaret ettikleri” soruluyor, Tezcan;
“Teşekkür ediyoruz… Demokratik parlamenter sistemi yeniden, güçlü bir şekilde kurmayı konuşuyoruz” diyor.
İSİMLER ÜZERİNDEN…
Sonra sıra 2019’da yapılacak “cumhurbaşkanı seçimi için CHP’den nasıl bir aday çıkmalı” sorusuna geliyor;
“Parlamento sayısı yeter mi bilmiyoruz ama hoşgörülü, ötekileştirmeyecek, uygar dünyayla buluşturacak, laik-demokratik Cumhuriyete sahip çıkacak biri…”
Bu sözler üzerine İlhan Kesici’nin adı geçiyor. “Bu tariflere uyduğu” söyleniyor ama Bülent Tezcan atılıyor; “İsimler üzerinden gitmiyoruz. Bundan kaçınmamız lazım. Adayı sonraya bırakmak geç kalmak değil, beraberliği büyütür. Önemli olan çıkacak adayın Hayır blokunda kabul görmesi.”
Aslına bakarsanız “isimler üzerinden gitmenin” tam zamanı!
Bundan önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2019’a kadar genel başkan kalacağı ve “cumhurbaşkanı adayı gösterileceği” imaları yapıldı.
Bu nedenle başka isimlerin telaffuz edilmesi istenmiyor ancak Kılıçdaroğlu’nun partisinin oyunu arttıramadığı yeterince kanıtlanmıştır.
İSTİFA VE YSK!
Buna karşılık örneğin İlhan Kesici hem bunu başarabilecek, hem de “Hayır blokunda, kendi partisi dışında da kabul görecek” bir isimdir..
Cumhurbaşkanı seçiminden önce CHP’nin de, MHP’nin de “genel başkan” değişikliği ve toptan bir yenilenme hareketi yapması şart.
Bu konunun “bir seçim daha ötelenmeyecek kadar önemli” olduğunu da “partisini ve ülkesini seviyorsa” herkesten önce o genel başkanların görmesi gerekir.
Eğer “demokratik” iseler her iki liderin de istifa ederek “partilerine ve ülkeye yeni bir şans vermeleri” şarttır ve bu son günlerde toplumun en çok dile getirdiği konuların başında geliyor.
CHP, referandumda Hayır oyu veren yüzde 49’luk kesimi “kendi seçmeni” gibi görme yanılgısından vazgeçmeli, yeni bir lider için kolları sıvamalı ve 2019 genel seçiminin “ön seçim ve dar bölge” sistemiyle yapılması, halkın seçeceği milletvekillerinden oluşmuş bir “bağımsız Meclis’in” ortaya çıkması için çalışmalıdır.
MHP de ancak yeni, yıpranmamış bir liderle “baraj altında kalma” ihtimalini ortadan kaldırabilir.
Tabii bunların yanında “seçim güvencesini sağlayacak, güvenilir bir YSK’nın ortaya çıkarılması”, konusu da her şeyden önce geliyor.