CHP’de liderlik yarışı!
.
Seçimin ne zaman yapılacağı belli değil ama seçime kadar siyasette birçok yeni gelişme olacağına şüphe yok..
Öncelikle Ak Parti ile MHP’nin seçime ittifakla gireceği kesinleşti. Bunun olacağı anlaşılmıştı ama dün yaptıkları ortak toplantı sonunda “Milli Mutabakat Komisyonu” adı altında bir komisyon kurulacağı açıklamasıyla kesinleşti.
Bu komisyonun sadece seçim ittifakını değil, uyum yasalarını da görüşeceği bildirildi.
AKP-MHP seçim ittifakına karşılık siyaset sahnesine Meral Akşener’in genel başkanlığında İYİ Parti çıktı ki bundan sonraki seçimde oy dağılımını değiştirecek ve Meclis’e girebilecek bir potansiyele sahip olduğu kamuoyu araştırmalarında görülüyor.
Ana Muhalefet Partisi CHP kanadında ise iki gün içinde “iki yeni genel başkan adayı” açıklandı.
Kocasakal ve İnce…
Dünyanın en büyük Barosu olan İstanbul Barosu’nun iki dönem başkanlığını yapmış olan deneyimli hukukçu Prof. Dr. Ümit Kocasakal Çarşamba günü CHP’ye genel başkan adayı olduğunu açıkladı.
“Kurtuluş kuruluştadır” sloganını kullanan Kocasakal, yaptığı basın toplantısında “CHP’nin fabrika ayarlarına, kuruluş değerlerine geri dönmesi” için aday olduğunu” söyledi.
Ümit Kocasakal’ın kararı aslında siyasi partilerde “genel başkan bir kez geldi mi, bir daha -seçimleri kaybetse de, yanlış kararlar verse de- kolay kolay gitmez. Bırakın parti dışını, parti içinden bile kolay aday çıkamaz” şeklindeki kötü alışkanlığı değiştirebilecek cesur bir karar.
Türkiye’de seçim ve siyasi partiler yasalarının bir türlü değiştirilmemesi, milletvekillerini ve delegeleri kendileri belirleyen genel başkanların parti içinde adeta hükümdar konumuna gelmesi, yıllardır siyaseti kilitleyen bir tablo oluşturuyor.
Oysa genel başkan olma şartlarına sahip her vatandaş kurultaylarda rahatça aday olma hakkına ve seçilme şansına sahip olmalıdır, demokrasi bunu gerektirir.
Kocasakal’dan bir gün sonra da CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce “Şubat’ta yapılacak kurultayda genel başkan adayı olduğunu” açıkladı.
Değişim beklentisi
Batı demokrasilerinde iki kez seçim kaybeden genel başkanın bir partinin başında kalması zordur. Bizde ise kaç kez seçim kaybedilirse kaybedilsin “yeni adaylar ortaya çıktığında” ya parti içinde kıyamet koparılıyor, adaylar ihraç ediliyor veya delegeler baskı veya razı etme yoluyla tekrar aynı isimleri genel başkan yapıyor.
Türkiye artık siyasette ayak oyunları oynanacak bir dönemde değildir. Çok uzun süredir aynı genel başkanlar ve benzer seçim sonuçlarıyla bir kısır döngü içine sıkışmıştır.
İçerde ve dışarda büyük sorunları olan bir ülkede siyasi partilerde “daha olumlu siyasetler izleyerek partilerini güçlendirecek” lider değişimleri de beklenmektedir ve bu gereklidir.
Ana muhalefet partisi, bugüne kadar bir ilerleme kaydetmemiş olmasını göz önüne alarak bu değişimi gerçekleştirebilecek mi, bu Şubat kurultayında anlaşılacaktır.
Meclis’te güçlü muhalefet partilerinin olması bir demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır, bunu unutmamak gerekiyor.