Çağdaş olmak ya da olmamak!
.
Türkiye öyle bir karmaşa içinde bulunuyor ki bir yandan “medeni, refah içinde bir hayatı teşvik için çırpınanlara” sevinirken, aynı anda “çağdışı olayların hala önlenemediğini” görerek acı duyuyoruz. Pazartesi akşamı Koç Üniversitesi’nin bu yıl ilk kez başlattığı “Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası” ödül törenindeydik.
Koç Üniversitesi’nin dünyanın sayılı üniversiteleri arasına girmesi için bugüne kadar büyük destek veren Şeref Başkanı Rahmi Koç’un adını taşıyan ödülün amacı “35-45 yaşları arasında olan ve bundan sonra da dünya çapında buluşlara imza atacak olan genç bilimcileri ve bilimin gelişmesini teşvik” etmek…
Ödül bu yıl 2012’de “Popular Science” dergisi tarafından dünyanın en parlak 10 bilim insanı arasında gösterilen; Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof. Dr Aydoğan Özcan’a verildi.
“Hayatı kolaylaştıracak, bilim alanında dünyada çığır açacak” buluşlarını onun ağzından ve büyük heyecanla dinlerken (bazı buluşları dünya çapında kullanıma başlanmış) duyduğumuz gurur kelimelerle anlatılacak gibi değildi.
Prof. Özcan’ın başarılarını ve bu önemli ödülü düşünen Koç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer. M Koç ile Üniversitenin Rektörü Ümran İnan’ı gönülden kutluyoruz. Türkiye’nin çağı yakalamasında “tarihe yazılacak” gayretlerdir bunlar!
Bu gazetecilik değil!
TBMM başkanlığı, İçişleri bakanlığı, Maliye bakanlığı, Gençlik ve Spor bakanlığı, parti genel başkanlığı (DTP), Aydın belediye başkanlığı, Aydın milletvekilliği ve daha bir dizi onurlu görev. İsmet Sezgin 1952 yılında siyasete başladıktan sonra yarım yüzyıl Türkiye siyasetinde önemli görevler üstlenmiş başarılı bir siyasetçidir.
Ülkenin en sıkışık zamanlarında onun aklıselimi, yol göstericiliği sayesinde büyük sıkıntılara çözüm bulunduğu için “İsmet abi formülü” diye bir deyim çıkmıştır. Yalnızca bizlerin değil, Türkiye’nin “İsmet Abi’si”ydi her zaman. Her zaman sportmen, dinamik, sempatik ve şık bir imaja sahip bir siyasetçi.
Son olarak 8 Ağustos’ta, kızı (eşim Ruhat Mengi’nin çocukluk arkadaşı, babaları onlarca yıl birlikte siyaset yapmış olan) başarılı televizyoncu Seynan Levent’in doğum gününde görüşmüştük, gayet sağlıklıydı.
Sonra sağlık sorunları çıkmış ve ağırlaşarak hastaneye kaldırılmış. Gazetede ve İnternette “yoğun bakım fotoğrafı” ile “yatakta bitkin, zayıf, hareketsiz, manzara yürek parçalıyor” gibi ifadeleri görünce hemen aklıma onu çok seven kızlarının, ailesinin duyacağı üzüntü geldi.
Seynan Levent’i aradım.
“Yavuz Donat’ın yazı yazacağını duyunca aradım ve ‘umarım rencide edecek bir şey yazmazsınız’ dedim. Buna rağmen yapılan, babamın acısı kadar acı geldi bana” dedi. Ağlıyordu. Şu anda savunmasız ve cevap veremeyecek durumda olan “İsmet Abi” adına bu yapılanın gazetecilik olmadığını söylemek isterim.
Bu dünya kimseye kalmayacak, o nedenle gazeteci de olsak “haberdir diyerek her şeyi, en özel duyguları hiçe saymak” yanlıştır. İsmet Sezgin saygıyı fazlasıyla hak ediyor!