Bu nasıl tesadüf?
.
Seçimin arkasından, tam koalisyon görüşmeleri sürerken birdenbire ülke savaş meydanına döndü.
Suriye’de, Kobani’de karşı saflarda savaştığı söylenen PKK ve IŞİD akıl almaz, mantık kabul etmez şekilde “eşzamanlı” terör saldırılarına başladılar. Bu saldırılar planlı şekilde yoğunlaştırıldı.
Bu nasıl bir tesadüftür ve amacı nedir, öğrenmemiz gereken bu!
Cumartesi gecesi Diyarbakır’da askeri araca mayınlı saldırı yapıldı, 1 askerimiz şehit oldu, 5 asker yaralandı. Bingöl, Cizre, Tatvan, Nusaybin’de, Şırnak, Hakkari, Diyarbakır, Şanlıurfa’da PKK saldırıları durmadı.
Başkent’te IŞİD!
Aynı sıralarda Ankara’da IŞİD operasyonunda 15 kişi gözaltına alındı. Dün Şırnak-Cizre’de bir devlet hastanesine bile uzun namlulu silahlarla ateş açıldığını duyduk.
Görülüyor ki uzun zamandır ülke içinde olduğu bilinen ama her nedense bir zarar vermeyeceği düşünülerek özgürlük tanınan iki örgüt Hükümet’in kaybettiği süre içinde bugünlere gayet iyi hazırlanmış.
Yeterince özgürlük tanınmasaydı IŞİD militanlarının, bırakın Güneydoğu’ya yayılmalarını ülkenin başkentine bile yuvalanması, hücreler kurması mümkün olabilir miydi?
Nato ve Rusya!
Dışişleri Bakanlığı “terör saldırılarının hedefinde olan Türkiye’nin NATO’yu olağanüstü toplantıya çağırdığını” duyurdu.
Kendi hatalı politikalarımızın uluslar arası yardıma ihtiyaç duyar hale gelmemizde büyük rolü olduğunu kabul etmeliyiz.
Bugün IŞİD Türkiye’nin içinde terör saldırısı düzenlerken, dışında da sınırımıza en yakın nokta olan Cerablus’ta 400 metre mesafeye sınır boyu hendek kazıyor.
Demirtaş’a hatırlatma!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Hain saldırılarla Türkiye’de kaos ortamı yaratılmaya çalışıldığını” söyleyerek bu oyuna fırsat vermemek için sağduyu çağrısı yaptı. Kaos ortamı yaratıldığı doğrudur. İki örgütün eşzamanlı saldırılarının nedenini araştırmak, ciddi önlem alınmasını sağlamak ise sağduyunun ta kendisidir.
HDP Eşbaşkanı Demirtaş terör saldırılarıyla ilgili olarak, AKP “İktidardan düşersek ülke büyük kaos yaşar korkusu vererek tek başına iktidar olmak istiyor. Sınır ötesi operasyonlar, IŞİD’e karşı operasyonlar hükümetin kendini kurtarma planıdır” dedi.
Ağrı-Diyadin’de “kendi emirleriyle askeri ölüme gönderecek pervasızlığa sahip olduklarını” tekrarladı. Hükümeti eleştirebilir o ayrı konu ama biz de Demirtaş’a bir kez daha hatırlatalım; Diyadin saldırısı sonrasında “Hükümet istihbarat almış, bize haber verselerdi saldırıyı önlerdik” demişti, günlerdir yapılan PKK saldırılarını neden önlemiyor?
Çözüm süreci için “barış bir adım ötedeydi” derken neden şimdi bu kaos ortamını durdurmak için bir gayret göstermiyor?
Erken seçim
Meclis’te çözüm fırsatı yakalamış bir parti terör örgütüne bu fırsatı yok edecek ortamı veriyor ve susuyorsa sorumlu değil midir?
Öte yanda AKP-CHP koalisyon görüşmeleri sürerken “erken seçim” tüm partilerin söylemlerinden eksik kalmıyor
Erken seçim olacaksa bu görüşmeleri uzatmayıp mevcut tehlikeli şartlarda bir an önce ülkeyi seçilmiş bir hükümete kavuşturmak Meclis’in görevidir!