Bu kriz aşılmalı!
.
Türkiye’nin Rusya’yla yaşadığı uçak krizinin derinleşerek sürmesi Güneydoğu’da teröristlerin cesaret kazanarak fırsattan yararlanmasına yol açıyor.
Dün Diyarbakır’ın 6 mahallesinde daha sokağa çıkma yasağı ve Bingöl’de 19 bölge “özel geçici güvenlik bölgesi” ilan edildi. Yasağın devam ettiği Sur ilçesinde tüm önlemlere rağmen çatışmalar, patlama ve silah sesleri kesilmiyor, operasyonlar sürüyor.
Sur’da dün çıkan çatışmalarda 4 polis yaralandı.
AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun “çözüm sürecinin devam ettiği ve devletin Öcalan’la görüştüğü”nden söz ettiği açıklamaları bu süreç hakkında daha açık bilgilerin paylaşılması ihtiyacını yaratmıştır.
Çözüm kimle sürüyor?
HDP’den herhangi bir açıklama duyulmuyor. PKK şehirlere kaydırdığı yapılanmalarıyla bırakın çözümü, tam bir savaş havası yaratmak için elinden geleni yapıyor.
Bu durumda Ensarioğlu’nun anlattığı “çözüm” nasıl ve kiminle ortaya çıkacak?
HDP Meclis’in üçüncü partisi olarak çıktığı seçimden sonra neden sessizliğe bürünmüş ve Selahattin Demirtaş neden iktidar partisiyle çekiştiği söylemler dışında konuşmamayı, “terörü sonlandırmak için” hiçbir gayret göstermemeyi seçmiştir? HDP ile PKK arasında gerçekten bir kopma mı söz konusudur yoksa bu belli bir politikanın parçası mıdır? Güneydoğu savaş meydanına çevrilirken ve can güvenliği sıkıntısı ortadayken bu konular açıklığa kavuşmayı bekliyor.
Rusya sorunu!
Başbakan Davutoğlu Rusya krizi için dün “Rusya uçağı bilinmeden düşürüldü” dediği şu açıklamayı yaptı; “Uçak olayı öyle bir durum doğurdu ki her gün yeni açıklamalarla derinleşiyor. Olayın psikolojik boyutu bazen olgusal boyutunu aşar, böyle bir durumla karşı karşıyayız, bundan çıkmak lazım”…
Kendisinin de Rus yetkililere çağrı yaptığını, karşılıklı siyasi iradeleri devreye sokmak gerektiğini açıklayan Davutoğlu ambargoların da sadece Türkiye’yi değil, iki tarafı da olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Burada dikkat çeken nokta “karşılıklı siyasi irade” olarak Dışişleri Bakanları’nın zaten görüşmüş olması ve Bakan Çavuşoğlu’nun da belirttiği gibi bundan “sorunun çözülmesine yönelik bir sonuç” çıkmamasıdır.
Özür bekliyor
Rus uçağı Türk jetleri tarafından düşürüldüğünde Başbakan Davutoğlu “milliyeti bilinmeyen bir uçağın hava sahamızı ihlali sonunda vurulması emrini bizzat ben verdim” demiş ve Türkmen bölgesine yapılan saldırılardan da söz etmişti.
Rusya olaydan sonra uçağın “Suriye sınırları içinde düşürüldüğünü” iddia ederek tehditlerine devam ettiler. Oysa Esad’ın yardımıyla Türkmenler’e nedensiz olarak yaptıkları bombardımanlar ve buna sınırımızın birkaç kilometre yakınında bile devam etmeleri Türkiye’nin haklılığını yeterince gösteriyor.
Avrupa medyası da aynı noktayı sürekli vurgulamaktadır. Bununla birlikte görünen o ki Rusya “özür dilenmediği sürece” iletişim kanallarını açık tutma ve masaya oturup aynı şeyleri konuşma konusunda taviz vermeyecek.
Güneydoğu’daki PKK terörüne yardımcı olmaları dahil Türkiye’ye yönelik yeni tehditler yaratılmasını önlemek ancak Putin’i “uçağın milliyeti bilinmeden düşürüldüğüne” iknadan geçiyor.