Bu birlikten fayda çıksın!
.
Türkiye’de uzun yıllardır iktidar ve muhalefet partilerinin çekişmesi, anlaşmazlığı, inatlaşması izlendi ki artık birlikte toplantı yapmaları bile imkansız görünüyordu.
15 Temmuz’da orduya yerleşmiş FETÖ’cü askerlerin darbe girişimi sırasında ve sonrasında yaşananlar bu “imkansız”ı ortadan kaldırdı.
Dün Beştepe’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde CHP ve MHP genel başkanları, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile toplantı yaptılar. Toplantıdan sonra CHP’nin yaptığı açıklamada “Siyasetin normalleşmesi için olumlu bir görüşme yapıldığı” belirtiliyordu.
Nihayet ülkenin beklediği birlik havası yaratılmış gibi görünüyor.
Bu anlaşma havası tekrar bozulmamalı, partiler bu havayı “Başkanlık” konusunda, “yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü gibi demokrasinin en temel gerekleri” konusunda da uzlaşmaya varmak için değerlendirmelidir.
Türkiye’nin “iç ve dış terörden nasıl korunabileceği, acilen alınması gereken önlemler” daha fazla ötelenmeden konuşulmalıdır. Siyasetin normalleşmesi ancak böyle mümkün olabilir.
Ohal ve Başkanlık…
Yaşadığımız olayın yarattığı olumsuz imajı elbirliğiyle silmek için partiler kendilerinden önce ülkeyi düşünerek ve birlik içinde hareket etmelidir.
Böyle bir kaos yaşandıktan sonra “bir referandum ya da erken seçim” tekrar istikrarsızlık, endişe ve yönetim boşluğu yaratacak, bu da Türkiye’ye zarar verme planları yapan terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürecektir.
Başkanlık sisteminde olacağı gibi OHAL süresince de muhalefet partileri devre dışı kalabilirler. Kanun hükmünde kararname özgürlüğü Meclis’in muhalefet kanadını tümüyle etkisiz kılabilir.
Oysa gerçekten “demokrasiyi korumak adına” ilan edildi ise, OHAL sürecinde diğer partilerin de görüşü alınmalıdır.
‘Liyakat’a dikkat!
Örneğin 15 Temmuz’un ertesinde birkaç gün içinde Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Yargıtay’a 267, Danıştay’a 75 yeni üye atadı.
Bu üyeler acaba, darbe girişimine yol açan “torpille, sınav sorusu verilerek yükselme” olaylarından ders çıkarılarak, liyakat esasına göre mi atanmıştır?
Bugüne kadar 45 binden fazla kamu çalışanı, 21 bin öğretmen görevden uzaklaştırıldığına göre bunların yerine alınacaklar nasıl seçilecektir?
Devletin can damarı okullarına, kurumlarına giriş için sınav sorularının yıllardır çalındığı ve FETÖ’cülere verildiği açıkça anlaşıldığına göre bundan sonra halk sınavlara nasıl güvenecek, kaybedilmiş haklar nasıl tazmin edilecektir?
Öte yanda Uluslararası Af Örgütü “15 Temmuz darbe girişimine katıldığı için gözaltına alınan ve tutuklananlara işkence, dayak hatta cinsel saldırıların yapıldığını bildirerek tutuldukları yerlere bağımsız monitörlerin takılmasını” istemiş. Türkiye’den yalanlama gelmiş. Umarız öyledir, zira “devletin böyle bir suçta bile adil yargılanma hakkını sağlaması gerekiyor. Özellikle de “tutuklananların içinde masum insanların da bulunabileceği” göz önüne alınarak. Önümüzde çok zorlu bir dönem var, AİH Sözleşmesi askıya alınmasına rağmen demokrasiye, insan haklarına uymayacak eylemlerin önlenmesi şarttır.