Batı standardında demokrasi!
.
Günlerdir Avrupa Konseyi’nin Türkiye için vereceği “tekrar denetim süreci olacak mı, olmayacak mı” kararı tartışılıyor.
Öncelikle hatırlamamız gerekir ki Avrupa Konseyi “AB’den farklı”dır, merkezi de Brüksel’de değil, Strazburg’tadır.
Koruduğu değerler açısından AB ile benzerlik gösterir; “demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü” gibi değerleri öne çıkarır ve üye ve aday ülkelerin bu değerleri koruması, karar ve uygulamalarının bu değerlere bağlı olması için denetleme yapar, gerekirse destek verir.
Önemli bir nokta; Türkiye AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) olduğu gibi Avrupa Konseyi’nin de kurucu üyesidir ve 1949’dan bu yana Konsey’in içindedir.
Bir önemli nokta daha; 2004 yılına kadar AK’nin Türkiye’deki denetim süreci devam etmiş, 2004’te Ak Parti’nin attığı reform adımları sonunda Konsey Türkiye’yi “denetim”den çıkarmış ve müzakerelere başlamak için tarih vermiştir.
Türkiye karşıtlığı mı?
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” Avrupa Konseyi’nin en önemli belgelerinden biri ve Konsey bu demokratik ilkelere bağlılığı denetliyor.
Bu sözleşmeye göre ülkelerdeki sorunları inceleyip karar veren AİHM yine tüm Avrupa için ve tabii Türkiye için son derece önemli yüksek yargı mercii…
Kısacası, “Batı standartlarında bir demokrasiye geçiş” için, “hukukun üstünlüğünün korunması ve bütün bunların denetimi için” Avrupa Konseyi kararları son derece önemli bir güvence, bir sigorta.
Bizde yetkililer daha AKPM kararını beklemeden ve 2004 yılındaki kararı unutarak “Avrupa’nın Türkiye karşıtlığı yaptığını” sıkça tekrarladılar.
Oysa siyasette özeleştiri de gereklidir.
Referandum öncesinde hükümetin Almanya ve Hollanda ile “kampanya konuşması yapma” konusundaki çekişmeleri, gazeteci tutuklamaları, diğer tutuklamalarda suçlu ile suçsuzun karışması, yargı bağımsızlığının tartışmalı hale gelmesi ve sonunda YSK’nın referandumdaki “kanuna aykırı kararı” tepkileri arttırdı.
Öfke değil, sabır!
Bugüne kadar Avusturya dışında Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan ülkeye az rastlanırken (bazıları bugün de bizi destekliyor) o olaylardan sonra birçok ülke sorumluluğu Avrupa Konseyi’nin kararına bıraktı.
Dün Avrupa Konseyi “Türkiye’yi yeniden denetim sürecine alma” kararı verdi. Bu kararın AB sürecini olumsuz etkilemeyeceğini umarak beklememiz gerekiyor.
AB’den kopmamız dünyada çok daha büyük ölçüde yalnızlaşmamıza neden olur, ekonomi ve her açıdan büyük zarar verir.
Türkiye’nin ne olursa olsun fevri çıkışlardan kaçınması, atılacak adımlarda “deneyimli diplomatlardan mutlaka görüş alınması” yalnızca bugün değil, bundan sonraki kuşaklar açısından da zorunludur.
Büyük kaybımız!
Anayasa Hukukçusu, eski YÖK Başkanı, uluslar arası ün kazanmış değerli bilim adamı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’i dün büyük kalabalıklar eşliğinde ebediyete uğurladık.
Bilimsel yaşamı bir başarı ve gurur öyküsü olan ve ülkesine hayatı boyunca büyük hizmetler veren Teziç gelecek kuşaklara da benzeri az bulunur bir örnek, seçkin bir şahsiyetti.
Türkiye onu unutmayacaktır.
Nurlar içinde yatsın!