Batı’dan kopma süreci!
.
Dün, 10 Kasım’da yine yüz binlerce vatandaş Atatürk’e olan sevgi ve minnet duygularını, bağlılıklarını göstermek üzere Anıtkabir’e akın etti.
Doğrusunu isterseniz ben Genelkurmay’ın vatandaşları 10 Kasım’da “Ordu millet elele” sloganıyla Anıtkabir’e çağırmasını anlayamadım. Millet zaten her 10 Kasım’da Ata’sını seller gibi akarak ziyaret ediyor, bunun için bir çağrıya gerek var mıydı?
Gündeme bakacak olursak; diğer ülkelerde olduğu gibi bizde de Donald Trump’ın sürpriz şekilde ABD’nin yeni başkanı seçilmesi hala tartışılıyor.
“Trump’la dünyada ne değişecek, Türkiye için ne değişir, Trump İslam düşmanı mı, Müslümanları sınır dışı eder mi, Gülen’i iade eder mi, Suriye ve Irak’ta ne değişir” gibi soruların cevabı aranıyor.
Bizim ciddi siyasi ve sosyal sıkıntılarımız var ama bunları bile unutturacak şekilde Trump’ın başkanlığına odaklandık, zira izleyeceği politikaların Türkiye için hayati önemi var.
Mülteciler ve Musul
Dile kolay, dünyayı yöneten, kıtaların sınırlarını değiştiren devletin başına geçti ve şimdiden etkisi görülmeye başlandı.
Örneğin, onun ırkçı söylemlerle seçilmesinin ardından Avustralya (dev alana yayılmış) ülkeye “teknelerle gelen sığınmacılara ömür boyu vize yasağı” getiren yasa tasarısını meclisten geçirdi.
Türkiye’de ise hala “Musul’dan gelebilecek 2 milyon mülteci” için nasıl bir önlem alınacağı bilinmiyor.
Oysa Reuters dün Irak ordusunun Musul’da IŞİD’den elde ettiği bazı bölgeleri tekrar kaybettiği, diğerlerini ise elinde tutmakta zorlandığı haberini verdi.
Bir Iraklı albay Musul’daki durumu “bir kabus” olarak nitelemiş.
Türk askerinin bulunduğu Başika “peşmergenin eline” geçti. Barzani, PYD-PKK ile birlikte hareket ettiğine göre askerimizin bir saldırıyla karşılaşıp karşılaşmayacağı konusu da mülteciler konusu gibi son derece önemlidir.
Müzakereleri sonlandırma
Türkiye “Trump’la bizim için ne değişecek” sorusuyla meşgulken Wall Street Journal “Avrupa Birliği’nin 28 ülkesinin Dışişleri bakanlarının gelecek hafta ‘Türkiye ile müzakereleri sonlandırmak’ başlığıyla toplantı yapacakları” haberini verdi.
Türkiye’deki son gelişmeler “Demokrasi, hukuk devleti ilkesi ve temel özgürlükler-basın özgürlüğü” konusunda AB anlayışıyla ilgisi olmayan bir yola girdiğimiz algısı yarattı ve bu da Türkiye’ye bildirildi.
“Türkiye’nin AB müzakerelerini sonlandırmak” için yapılacak toplantının ana nedeni de budur. Sadece bazı ülkelerin “kendilerindeki mültecileri de Türkiye’ye yollayabilmek için, yapılacağını umdukları anlaşma” nedeniyle bu karara mesafeli durduğu belirtiliyor.
Güneydoğu’da PKK terörüne her gün şehitler veriyoruz (9 Kasım’da 1 asker, 3 köy korucusu şehit, 2’si yaralı ve bir sivil hayatını kaybetti.)
Suriye’de Rakka’ya PYD/PKK-SDG operasyon yapıyor, büyük ihtimalle orası da ellerine geçecek.
Dikkat edelim… “Batı ne derse desin” diyerek Batı’yla bağlarını koparmış bir ülke “Başkanı kim olursa olsun” ABD’nin de, dünyanın da karşısında yalnız kalır.
Bunun faturası da ağır olur!