Başkanlık referandumu ve sorunlar!
.
Başkanlık sistemi yeniden gündeme taşındı.
Ak Parti tarafından değil, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından… Bahçeli, içte ve dışta bu kadar sorun arasında nereden aklına geldiyse “AKP’nin başkanlık sistemiyle ilgili teklifini Meclis’e getirmesini, gerekirse referanduma gidilmesini” istedi.
Mevcut OHAL şartlarında zaten ABD’nin başkanlık sisteminde görülemeyecek ölçüde yetkiler Cumhurbaşkanı’na ve Bakanlar Kurulu’na verilmiş durumda.
Türkiye’de başkanlık sisteminin çok riskli olacağı, milletvekillerinin halk değil “liderler tarafından seçildiği”…
Yargının ABD veya AB ülkelerinde olduğu gibi “tarafsız ve bağımsız” olmadığı…(FETÖ’cülerin yargıyı istilasını da yaşadık.)
ABD’de olduğu gibi başkanın “yargı yanında 2 ayrı meclis ve eyalet valileri” tarafından denetlenemeyeceği bugüne kadar çok defalar anayasa hukukçuları ve siyaset bilimciler tarafından açıklandı.
Bahçeli’ye yetmemiş
Demek ki Bahçeli bunları bilmesine ve KHK’larla zaten istenen her şeyin yapılabildiğini, hatta devlet yapısının değiştirilebildiğini görmesine rağmen iktidarın yetkileri kendisine yeterli gelmiyor.
15 Temmuz FETÖ darbe girişimi öncesinde Bahçeli partisinin içinde yeni lider adaylarının “genel başkan seçimli olağanüstü kongre” talepleriyle uğraşıyor, onları destekleyen tüm teşkilatları kapatıyordu.
15 Temmuz sonrasında aynen Balyoz-Ergenekon döneminde olduğu gibi suçlu-suçsuz birbirine karıştığı için rakiplerinin tepesine “Demokles’in kılıcı” gibi FETÖ suçlamasını oturttu ve tepkileri böylece durdurdu.
Şimdi bir referandum sürecine girilmesi de ona risksiz bir süre vereceği gibi iktidar partisinin desteğini sağlayacaktır.
Kendisi ve partisi başta olmak üzere muhalefet partilerinin durumu “geçen seçimin de altına düştüğüne göre” referandumdan çıkacak sonucu tahmin ettiğine de hiç şüphe yoktur.
Bilmeden oylamak…
Başbakan Binali Yıldırım bu yardımından dolayı Bahçeli’ye teşekkür etti ve “Böylece fiili durumun, hukuki hale geleceğini” söyledi.
Yani zaten hali hazırda “başkanlık sisteminin uygulanmakta olduğunu” söylemiş oldu ki hukuk devletinde, demokrasilerde zaten “hukuki olmayan” bir durumun fiili olabilmesi kabul edilemez.
Edildiği takdirde “seçmeni figüran yapmaya” referanduma da gerek yoktur.
Türkiye’nin mevcut yasama-yürütme-yargı yapısıyla “başkanın denetimine izin vermeyecek” bir sistemde “başkanlık” ısrarı ciddi bir yanlıştır ve halk buradaki detayları anlamadan, propaganda konuşmalarına bakarak oy verecektir.
Nasıl bir denetim?
Konu Çarşamba günü Strazburg’da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na soruldu.
Çavuşoğlu; başkanlık gelirse “denetimin daha iyi yapılacağını, güçler ayrılığının daha keskin hale geleceğini, parlamenter sistemin mahzurlu olduğunu” içeren bir cevap verdi.
Bunlar detaylı açıklamalar değildir, iki sistem arasında nasıl farklar olacağını ve detayları ülkenin deneyimli siyaset bilimcileri ve Anayasa hukukçuları açıklamalıdır.
Tabii şu anda TV’lerde yapıldığı gibi “doğrularla yanlışlar çorba halinde” sunulmadan!