Basın özgürlüğü ve Lozan!
.
Dün 24 Temmuz hem “Türk basınında sansürün kaldırılmasının 108’inci yıldönümü”, hem de “Lozan Anlaşması’nın 94’üncü yıldönümü” idi. Ülke adına üzücü bir tesadüf olarak, aynı gün Cumhuriyet gazetesinin “tutuklu yargılanan” gazetecileri 8 ay sonra ilk kez yargı önüne çıktılar.
Toplumun yıllardır yakından tanıdığı ve herhangi bir terör örgütüyle ilişkisi olamayacağı bilinen yazar ve yöneticilerin hem FETÖ, hem de PKK terör örgütlerine “yardım ve yataklık” veya “casusluk” gibi iddialarla böylesine uzun süre tutuklu kalmaları başlı başına ciddi bir hukuk hatasıdır.
IPI Türkiye Başkanı olan Kadri Gürsel’in duruşmada verdiği ifade onun da aynen Balyoz veya Ergenekon iddianamelerinde olduğu gibi nasıl haksızca suçlandığını açıkça gösteriyor.
O davalar sahte belgeler, FETÖ’cü polisler tarafından cep telefonlarına yüklenen sahte numaralarla yürütülmüştü, bu davalarda da örneğin; kasıtlı şekilde “3 gün içinde gönderilmiş ve Gürsel’in cevaplamadığı 150 SMS mesajı” delil olarak gösteriliyor.
FETÖ’cü savcı
Ahmet Şık, Kadri Gürsel ve diğerleri için operasyon başlatan ve soruşturmayı yürüten savcı Murat İnam’ın kendisi “FETÖ üyeliği” suçundan sanıktı.
Cumhuriyet gazetesi avukatları bu nedenle “onun soruşturma yapamayacağı” itirazında bulundular.
Bu gazetecilerin tutuklanma nedeni öncelikle “Suriye’deki Türkmenlere veya muhaliflere yardım gönderildiği” söylenen MİT TIR’ları konusunda yaptıkları haberler veya yazdıkları bazı köşe yazılarıydı.
Kumpas deyince…
O TIR’larda ne olursa olsun bu nedenle veya köşe yazılarında “baskıdan” söz edilmesi nedeniyle haberlerin kaynağı veya yazan gazetecilerin “hapis cezası” alması ifade özgürlüğüne de, basın özgürlüğüne de vurulacak en büyük darbedir.
Bu soruşturmayı başlatan ve yürüten savcı “FETÖ sanığı” ise (ve aslında hapiste olması gerekiyorsa) olayın zaten Balyoz veya Ergenekon sürecindeki “kumpas”tan farklı olması beklenemez.
Dünyanın gözü “başta yargı ve hukuk” olmak üzere birçok olumsuzlukla Türkiye’nin üzerinde…
Mesela, Almanya ile gerginlik durulmuyor. Alman Ekonomi Bakanı dün “AB ortaklarımız ile Türkiye’yle Gümrük Birliği anlaşmasını da genişletmemeyi görüşüyoruz” dedi. Türk ekonomisine ciddi zararlar verecek AB yaptırımları konuşuluyor.
“Türkiye’ye seyahat etmeyin” uyarıları yapılıyor.
Bundan öncekine “FETÖ kumpası” dendi, buna ne diyeceğiz?
Türkiye’nin hukuk devletinden bir kez daha uzaklaşması da bu kararları etkileyecektir.
Yargının, vereceği tüm kararlarla Türkiye’nin hukuk devleti imajını da tartışmaya açtığını unutmaması gerekiyor.
Erdoğan’ın konuşması
Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Lozan Antlaşması’nın yıldönümü mesajı güzel ve yerindeydi.
2016 Sonbaharı’nda söylediği “Bizi Lozan’a razı ettiler. Birileri de bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” sözleri yerine…
“Kurtuluş savaşını bitkin ve yoksul şartlarda zaferle bitiren, Türkiye’nin tapusunu da Lozan’da alan kahramanları saygıyla anması”nı mutlulukla izledik.