Bahçeli neden ‘meşum’ dedi?
.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “çok sıkıntılı bir süreç içindeyken aniden başkanlık sisteminin gündeme girmesi” nedeniyle medyada, sosyal medyada ve siyasette çok fazla eleştirildi.
En sert eleştiri CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Böke’den geldi.
Böke “Bahçeli AKP’nin koltuk değneği gibi… Adeta onların ‘muhalefetten sorumlu genel başkan yardımcısı” dedikten sonra şöyle devam etti:
“Teröre şehitler vermeye devam ediyoruz. Dolar almış başını gidiyor. İnsanlar işsiz ve açken Türkiye’de demokrasiyi değil başkanlık konuşuyoruz.”
‘Sistem tıkandı’
Aslına bakarsanız, başkanlık referandumu tartışılmadan önce çok önemli bir konu daha var.
Genelkurmay Eski Başkanı Hilmi Özkök’ün Meclis Darbe Araştırma Komisyonu’nda yaptığı açıklamalar “Balyoz Davası ve çok öncesinden başlayarak 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine varan süreçte neler olduğunun, bu dehşet yanlışlara kimlerin sebep olduğunun tam olarak anlaşılmasını” gerektiriyor.
Yani onun söyledikleri “tepeden inme bir başkanlık seçimine gidişi” iyice yanlış kılacak nitelikte.
Bahçeli ise hakkındaki eleştirilere (Özkök konuşmasından sonra) sosyal medya üzerinden uzun bir cevap verdi.
Burada “Sistemin tıkandığından, ‘fiili dayatma’ olduğundan” söz ediyor, kendisinin “Başkanlık konusu Meclis’e getirilsin” önerisine her kafadan bir ses çıktığını söylüyordu.
Demokratik çözüm
Cevaptaki en dikkat çekici vurgu “Malum ve meşum bir sorunun demokratik yollarla çözülmesi çağrısında bulundum. Gerekirse halka gidelim diyorum” cümlesinde.
Önce “meşum” sözcüğüne bakalım. Kelime anlamı “uğursuz ve kötü”.
Demek ki Bahçeli Türkiye’de başkanlık ısrarını böyle görüyor.
Bu durumda MHP’nin “referandum oylamasında Ak Parti’ye destek vermeyeceği” düşünülür.
Veya Devlet Bahçeli’ye sormak gerekir; “Uğursuz ve kötü dediğiniz bir değişikliği onaylayacak mısınız?”
“Demokratik yollarla çözüm” ve “halka gitmek” deyince orada da durmak gerekiyor.
Türk tipi nasıl?
Milletvekilleri TBMM’de “özgür iradeleriyle” karar verebiliyor mu, hatta özel olarak görevlendirilmemiş olanlar TV’lere çıkıp konuşabiliyor mu?
Yalnızca bu; liderlerin tek başına parti-milletvekilleri adına karar vermesi, bunun nedeninin de “milletvekili listelerini kendilerinin hazırlaması, delegeleri de kendilerinin seçmesi” bile demokrasinin var olmadığını gösterir.
Türkiye’de referandumlar konuya göre değil, aynen “seçim gibi”, insanların taraf olduğu partiye oy vermesiyle gerçekleşiyor.
Bahçeli, referanduma gidildiği takdirde sonucun ne olacağını son seçim anketlerine bakarak görebilir.
“Halka gitmek” ise ancak “halkın anladığı, detaylarıyla bilgi sahibi olduğu, sonucunu net şekilde bildiği” konularda demokratik sonuç verir.
Medya ve devlet imkanlarını da “her görüşün eşit kullandığı” ortamlarda…
Özellikle OHAL şartlarında; her konuda kararlara tek imza yeterliyken bunlar ne derece gerçekleşecektir, kendisi “Türk tipi başkanlık” konusunu halka anlatacak kadar anlamış mıdır, önce bu soruların cevaplarını bulması gerekiyor!