Ayağımızdaki pranga!
.
Seçimin sonucu parlamenter sistemin kalışını veya bitişini de belirleyecek.
7 Haziran genel seçimi yaklaşırken kamuoyu araştırma şirketlerinin “anket” diye yayınladığı açıklamalar da değişmeye başladı. Daha önce anketler başkanlık sistemine halk desteğinin düşük olduğunu gösteriyordu, 2 gün önce yayınlanan ORC anketi bu desteğin yüzde 56’dan yüzde 73.1’e çıktığını bildirdi.
Kısa sürede ne değişti ki destek bu oranda hızla artmıştır? Anket şirketleri daha önceki seçimlerde Metropoll’ün belirttiği gibi kasıtlı olarak gerçeklerden uzak sonuçlar mı açıklıyorlar sorusunu tartışmak gerekir.
Denetimsiz sistem
Davutoğlu başkanlık sistemiyle ilgili konuşmalarında bu sistemin “denetimsiz” olamayacağını vurguluyor. İçişleri eski Bakanı Efkan Ala Perşembe günü “Önümüzdeki yeni anayasa değişikliği ile ayağımızdaki prangalardan kurtulacağız” sözünü bir kez daha tekrarladı.
Bu konuşmada söylediği “Başkanlık sistemine adım atalım ki milletin seçtikleri hem milleti, hem devleti yönetsin. Devleti anayasada belirtilen ‘kurumlar yönetir’ anlayışı tarihe karışsın” sözleri net açıklamalar beklentisi yaratacak sözlerdir.
Kurumlar kalkacak mı?
Parlamenter demokratik sistemde devlet birbirini denetleyen bağımsız kurumlar eliyle yönetilir. Yasama, yürütme ve yargı bu kurumların esasını teşkil eder, diğer bağımsız devlet kurumları da demokrasinin temel taşlarıdır.
Anayasa’daki “Kurumlar yönetir” şartını ortadan kaldırdığınızda devletin tek elden yönetilmesini istiyorsunuz demektir ki bunun sonuçları isteyenleri bile pişman edecek noktalara varabilir.
Eksik olan ne?
İngiltere’nin saygın gazetelerinden Financial Times “Erdoğan’ın tüm gücü elinde topladığını ve artık güvenilir görünmediğini” vurguladı. Düşünülmelidir.
Başbakan’ın ve Efkan Ala’nın söz ettiği “ayaktaki prangalar” ve “millet gibi devleti de seçilmişlerin yönetmesi” vurguları dikkat çekiyor. Bu pranga nedir, iktidar partisine bugüne kadar hangi engel çıkarıldı, devleti kendisi değilse kim yönetti?
Batı örnekleri uymuyor!
Türkiye’nin mevcut sistemi, her şeyden önce yasama ve yürütmenin, gelinen noktada yargı dahil tüm denetim organlarının bağımlı ve “denetleyici özelliği olmayan” yapısıyla başkanlık sistemini Batı ülkelerinden ayırıyor. G-20 ülkelerinden söz ederken bu ülkelerin bir kısmının diktatörler tarafından yönetildiği de unutulmamalıdır.
Meclis’in ve bakanlar kurulunun etkisini iyice yitireceği, hatta olmayacağı, Başkan’ın “Meclis yerine yasa”yapacağı, “Meclis’i feshetme” yetkisinin de olacağı bir “Türk usulü başkanlık” sonuçları açısından çok sakıncalıdır.
Hükümet bu açıklamaları seçim öncesi “Anayasa’da söz ettiği ve seçim beyannamesine koyduğu diğer değişikliklerle birlikte” etraflıca yapmalıdır!