Atatürk yaşıyor!
.
Büyük önder Atatürk’ün 78’inci ölüm-süzlük- yıldönümünde O’nu derin bir sevgi, saygı, özlem ve minnet duygusuyla anıyoruz.
Aslına bakarsanız elbette Türk milleti Atatürk’ü yalnız bugün değil, yılın her günü anmaktadır. O’na ve yaptıklarına duyulan güven ve hayranlık, çizdiği “çağdaş uygarlık, demokrasi ve hukuk devleti olma” rotası bugüne kadar ülkenin yolunu aydınlatmış, tüm karanlık müdahalelere rağmen Türkiye’nin korunabilmesini sağlamıştır.
Bugün Lozan Anlaşması’na bile kusur bulmaya çalışacağımıza, dünya ülkelerini bünyesinde toplayan Birleşmiş Milletler’in bilim ve kültür organizasyonu UNESCO tarafından alınan; Atatürk’ün 100’üncü ölüm yıldönümü olan 1981’in uluslararası “Atatürk Yılı” olarak kutlanması kararını bir kez daha hatırlamalıyız. Dünyanın böyle büyük bir uluslararası onura layık gördüğü, ona duyulan takdiri tescil ettiği bir öndere, bir kurtarıcıya sahip olmak tarif edilemez bir şanstır, bunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda milletiyle bir mucizeyi gerçekleştirmiş, her köşesi işgal edilmiş bir ülkeden bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurmuştur.
Türkiye’nin en zor ve bunalımlı dönemlerinden birini yaşadığımız şu günlerde O’nun yokluklar, imkansızlıklar içinde bize kazandırdıklarını değerlendirmek, demokrasimizi, Cumhuriyetimizi korumak görevimizdir.
Şeffaflık ve milli irade!
ABD başkanlık seçimini Donald Trump kazandı.
ABD başkanlık seçimlerinde gıptayla izlediğimiz şey toplumun hak ettiği “şeffaf, adil ve eşit” bir propaganda sürecinin yaşanmış olmasıydı.
Sanatçılar ve herkes özgürce görüşlerini açıkladı. Robert De Niro “Trump’ın yüzüne yumruk atmak istediğini” bile söyledi.
(Asıl dikkat etmemiz gereken nokta Trump’ın “başkanlığı döneminde” de Robert De Niro’ya herhangi bir zarar veremeyecek olması, vatandaşların yasalarla gerçek güvence altına alınmış olmasıdır.)
Hiçbir vatandaş, adayların hiçbirinden çekinmedi.
Aynı anda, aynı sahnede…
TV ekranlarında eşit oranda göründüler ve en önemlisi yan yana konuşmalar yaparak merak edilen tüm soruları cevapladılar.
Böylece adaylar “milli iradeye saygıyı” seçim öncesinde de zorunlu olarak gösterdiler.
Biz de “demokrasi” olduğumuzu iddia ediyoruz ama “iki adayı aynı anda, aynı sahnede” halkın karşısına çıkarmak imkansızdır.
Oysa Amerikalıların çoğu oylarını TV münazaralarına göre kullandılar. Bunu örnek almak gerekiyor.
Trump’ın başkanlığıyla Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki zorluklarının azalacağını sanmıyorum, umarım yanılırım.
Kahraman yüzbaşı
“Suriye’de ÖSO ile TSK’nın sürdürdüğü Fırat Kalkanı harekatında IŞİD saldırısında şehit olan kahraman Yüzbaşı Alper Kocaman”ın haberini üzüntüyle izledik. Eşi ve küçük oğlunu geride bırakarak harekata katılan Yüzbaşı Kocaman, ağır yaralandıktan sonra bir uzman çavuşun hayatını kurtarmış.
ABD ile koalisyon ülkelerinin “Suriye ve Irak’ta bizi yalnız bırakması”, Barzani ve peşmerge ile, PYD ve PKK ile iş birliği yapması bağışlanacak bir durum değil.
Ortadoğu savaşları Türkiye’yi çok zorlayacak!