Akşener ve silahlı bir grup!
.
Erdoğan-Gül tartışmasından Akşener-Ak Parti tartışmasına geçildi.
İçişleri Bakanı olarak da görev yapmış olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Salı günü Sözcü gazetesinde Saygı Öztürk’ün yaptığı röportajında eli silahlı gruplar ortaya çıktığını şöyle anlatmıştı:
“Son dönemlerde üniformalı bazı kişiler ellerinde uzun namlulu silahlarla dolaşıyor. Örneğin Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğunu duyuyoruz. Bunların seçim döneminde istenmeyen bir sonucun çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var. Bu vahim iddialar araştırılsın ve bize de bilgi verilsin”.
Meral Akşener aynı konuşmasında “Sandık başlarını SADAT’çılar tutacak, falanca silahlı örgüt tutacak diye vatandaşa korku aşılıyorlar” da diyor.
İç savaş meselesi
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal aynı günün akşamı CNNTürk’te İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’e cevap verdi.
“Devlet yerli yerindedir. 24 saat görev yapmaktadır. Böyle bir şey olmaz. Böyle bir şeyi konuşmak sorumsuzluktur. Bu bir iç savaş çığırtkanlığıdır”.
Mahir Ünal aynı konuşmada kısa süre önce medyada gündeme gelen ve benim de değindiğim, kısaltması HÖH olan “Halk Özel Harekat” isimli silahlı gruptan da söz etti:
“Halkın özel harekatı diye bir grup çıkıp Anayasa’ya aykırı şekilde bir milis olma iddiası ortaya koyarsa devlet kafasına çöker”.
Burada üzerinde durmamız gereken şey; sorun gördüğü halde susmak mı sorumsuzluktur, konuşmak mı sorusudur.
Ak Parti’nin de üzerinde konuştuğu Halk Özel Harekat-HÖH diye bir sivil ve silahlı örgüt var. Başkanları da yaptığı açıklamalarla “kendilerine talimat geldiği anda sokaklara inip silahlı olarak savaşacaklarını” söylüyor.
Meral Akşener de “eli silahlı, üniforma giymiş kişilerin eğitim kampları olduğundan, bunların ve SADAT gibi -eski TSK mensuplarının da bulunduğu- grupların bir işaretle sokağa dökülebileceğinden” söz ediyor, uyarıyor, bilgi istiyor.
Devamındaki eylemler…
Özellikle de “Sivillere 15 Temmuz darbe girişimi ve ‘devamındaki eylemlere’ şiddet kullanarak müdahale etmesi durumunda ceza muafiyeti getiren” 696 sayılı kanun hükmünde kararname yeni çıkmışken ve tartışmaları sürerken bu soru doğal değil midir?
Ya bu silahlı gruplar gerçekten herhangi bir durumdan, bir gösteriden kendilerine vazife çıkarıp diğer vatandaşlara saldırıda bulunursa ne olacak? Bir de üstüne “yargılanmayacaklarını bilirlerse” sonuç daha da vahim olmaz mı?
Bu nedenle 696 sayılı KHK’da “muğlaklık olduğu” söylenmektedir. “Devamındaki eylemler” dediğinizde, 15 Temmuz’dan sonraki her olay onun devamı gibi gösterilebilir.
Silahlı gruplar “Biz 15 Temmuz’un devamı olarak gördük” derlerse yargı muafiyeti mi kazanacaklar?
Önemli bir konu hakkında tartışma yapıldığında, yapanlar “iç savaş çığırtkanlığı” veya “darbeci olmak”la suçlanırsa hiçbir yere varamayız.
Toplumun güvenliğini ilgilendiren her konu özgürce tartışılmalıdır.