ABD’yle ilişkiler düzelebilir mi?
.
Başbakan Binali Yıldırım, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile görüşmelerinden sonra “ülkeler arası ve bölgesel meseleler” üzerine konuştuklarını söyledi.
Bundan sonra “ilişkilerimizi bulundukları düzeyin daha ilerisine iyi yönde taşımaya” karar verdik dedi.
Bunun üzerine gazetecilerin sorduğu “Pence ile görüşme sonrasında ‘somut bir adım’ bekliyor musunuz” sorusuna ise şöyle cevap vermiş Başbakan Yıldırım:
“Biz olması gerekeni söyledik, karşı taraf da bununla ilgili olumsuz bir şey söylemedi (…) Bizim amacımız ilişkileri germek değil, geliştirmek.”
Vize donduruldu
Bilindiği gibi, ABD ile ilişkilerin bozulmasının önemli nedenlerinden biri “ABD’nin tüm uyarılara rağmen Suriye’de PYD-PKK’ya yardımcı olması”.
Terör örgütü PKK, “ABD’nin (ve Afrin’de Rusya’nın) desteğiyle” şu anda Hatay sınırına dayanmış durumda. Onların güçlenmesi ile Güneydoğu’da PKK saldırıları artıyor, her gün şehitler veriyoruz. ABD’nin “Gülen’i iade etmemesi” ikinci neden…
Üçüncü neden; ABD’de tutuklu bulunan “Reza Zarrab davasında eski Bakan Zafer Çağlayan hakkında verilen tutuklama kararı”.
Türkiye tarafında, bu nedenlerle oluşan gerginlik Amerikan Başkonsolosluğu’nda çalışan bir görevlinin “FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanması”yla karşılıklı bir gerginlik haline geldi ve ABD “diplomatik misyonlarına temelsiz iddialarla tutuklama yapıldığını” söyleyerek Türk vatandaşlarına verilecek ABD vizelerini süresiz olarak durdurdu.
İlişkiler gelişir mi?
Belli ki Başbakan Yıldırım’ın ABD ziyaretinin en önemli nedeni (ekonomiyi de etkileyen) gergin ilişkileri biraz rayına oturtmaktı, ancak şu anda iki ülke arasındaki sorunlar o kadar karışık ki işlerin düzelmesi oldukça zor görünüyor.
“Somut bir adım var mı” sorusuna verdiği cevap da bunu gösteriyor. Mesele bir değil, birden çok fazla.
Örneğin; öncelikle ABD Başkonsolosluğu görevlisi tahliye olmadan “ilişkilerin normalleşmesi”nin lafını bile etmeyecekleri kesindir.
Zarrab davasına müdahale etmeyecekleri, edemeyecekleri de ABD’deki “bağımsız yargının çalışma yöntemini” bilenler tarafından açık ve nettir.
Fethullah Gülen’i iade ihtimalleri sıfıra yakın görünüyor.
En önemli konu ise yukarda hatırlattığımız gibi yıllardır PYD-PKK’ya inatla verdikleri destektir.
Başbakan Yıldırım, Pence ile bölgesel meseleleri, BM Genel Sekreteriyle Arakan ve Suriye iç savaşı için Cenevre barış görüşmelerini konuşurken acaba öncelikle kendi sorunumuzu:
“PYD’ye yaptıkları maddi manevi yardımlar nedeniyle Türkiye’deki PKK’nın saldırıları arttırdığını, ABD’nin silahlarını kullandıklarını, bunun ‘müttefik ülkedeki teröre açık destek’ olduğunu” da söyledi mi?_
ABD ile bu görüşmeler defalarca tekrarlandı, her seferinde benzer açıklamalar yapıldı ama ilişkiler özellikle bizim için “iyi yöne” değil, tam aksi yöne ilerledi.
Bu kez umutlu olmak için nasıl bir farklılık var merak ediyorum.