15 Temmuz’da gidiş süreci!
.
15 Temmuz darbe girişiminin en önemli davası denilen “Akıncı Üssü” davası başladı ve verilen ifadeleri, onlar üzerine yapılan tartışmaları izliyoruz. Medyadaki tartışmalarda “vatandaşın konuya ilgisinin kaybolduğu, FETÖ’ye yoğunlaşmak yerine üniversite hocalarını, Cumhuriyet ve Sözcü gazetesi yazarlarını veya yerli-yabancı insan hakları savunucularını bu örgütle ilişkilendirmenin darbe girişimini sulandırdığını” söyleyen akademisyenler, siyasetçiler, terör uzmanları var.
Uzmanlar, konsantre bir mücadele sürdürmek yerine bu şekilde tutarsız iddialarla suçlu aramanın 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi soruşturmalarına güveni azalttığını söylüyor ki bence de doğrudur.
Akıncı Davası başlarken “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanı Akar, CHP, HDP”nin davaya müdahil olmak istediği görüldü. Darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü Davası büyük önem taşıyor ama acaba en önemli dava sadece bu mudur?
Nasıl başladı?
Dün bu davada “darbenin 1 numarası” denilen, 2016’da Hava Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Akın Öztürk’ün savunması dinlendi.
Akın Öztürk, Akıncı Üssü’ne gidişinin detaylarını anlatırken darbeciler tarafından 15 Temmuz gecesi bu üsse götürülen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’la karşılaşmalarını ve onun kendisine “Bunlar darbeye kalkışıyorlar, onları ikna et” dediğini de aktardı.
Toplum bu olayların nasıl geliştiğini bugüne kadar askerlerin verdiği ifadelerden, köşe yazılarında saatleri de verilerek yazılan yazılardan biliyor. Ancak…
Bütün bu açıklamalara rağmen anlaşılmayan birçok nokta var.
Darbe girişiminin tam olarak, doğru şekilde ortaya çıkması için “darbe nasıl başladı, gelişti, bitti” sorusunun cevabını aramadan önce koskoca devlet kurumlarının hemen hepsi nasıl FETÖ tarafından işgal edilebildi, “darbe noktasına nasıl gelindi” sorularının cevabını bulmak gerekiyor. Bu soruların cevabı anlaşılmadan Türkiye ne 15 Temmuz’u anlayabilir, ne de bundan sonra benzer tehlikelerin, “devletin dini kullanarak siyasete nüfus edecek başka cemaatlerin, grupların” tehdidinden korunabilir.
Balyoz ve öncesi
Örneğin, FETÖ’nün devlete sızmasının 40-50 yıllık mesele olduğu söyleniyor. Acaba, bu örgütün devlete sızması Balyoz-Ergenekon sürecine kadar hiç mi görülmedi?
Balyoz-Ergenekon sürecini burada hatırlamamızın nedeni, Balyoz kumpasıyla hapsedilen masum subayların “albaylardan generallere kadar” bu süreçte cezaevindeyken ve çıktıktan sonra yazdıkları (mesela Mustafa Önsel…Çok önceden başlamıştı, hala anlatıyor) kitaplardır. Yıllar öncesinden TSK’yı uyaracak “kurum içindeki FETÖ örgütlenmesini” açıklayan flash bellekler teslim edilmiş ve hiçbir işlem yapılmamış. FETÖ kumpası Balyoz’dan önce bu örgütün yıllarca “askeri okulların sınav sorularını çalmak, bu çalıntı sorularla FETÖ’cüleri TSK’ya sokmak, FETÖ’cü olmayan öğrencileri bertaraf etmek”ten başlayan eylemleri nasıl olmuş da hiç önlenememiş, sorumluları kimler? Araştırma baştan başlayarak sona doğru gitmelidir.