Osmanlı’nın kılık kıyafetleri
.
Orijinal adı The Costume Of Turkey. Octavien Dalvimart’ın, 1798 yılında İstanbul’a gelerek çizdiği 60 renkli resme, açıklamaların da eklenmesiyle 1802’de Londra’da yayımlanan “Osmanlı Kostümleri” albümü Türkiye İş Bankası yayınlarından Türkçe olarak çıktı. Kısaltma yapılmaksızın, ilk baskısındaki İngilizce ve Fransızca açıklamaları da korunarak hazırlanan bu eser, boyutu açısından da ilk baskısına sadık. III. Selim’in hükümdarlığı zamanında, Batılılaşma çabalarının ivme kazandığı bir dönemde hazırlanan albüm, dönemin kıyafet ve dokuma kültürüne dair içerdiği eşsiz bilgiyi günümüz okuyucularına ulaştırıyor. Şehzadelerden harem kadınlarına, taşralılardan gayrimüslüm tebaya kadar hem saray hem de günlük yaşama objektif bir bakış atan albümden göze çarpanlar şöyle...
Harem kadını
Padişahın sarayındaki tüm cariyeler bu tarz giyinirdi. Bazıları üst mertebeye yükselirdi. Sultan bazılarından bıktığında onu eski saraya gönderir yerine yenisi gelirdi.
Kızlar Ağası
Sarayda Kızlar Ağası’ndan daha önemli bir görev sahibi yoktu; bu kişi, saray kadınlarına dair her şeyin idaresinden sorumluydu. Kadınlara ait dairelerin tüm idaresi ondaydı.
Odalık ya da cariye
Saraydaki 500 cariyenin içinden Sultan 6-7’sini seçerdi. Bu cariyeler şehzade doğurma imtiyazına sahipti. İlk erkek evladı doğurana haseki diğerlerine odalık adı verilirdi.
Kapıcıbaşları
Merasim giysileri zengin ipeklilerden biçilmiş, yenleri ve yakaları kıymetli kürklerle kaplanmış, başlarında da birer tuğ bulunan zabitlere kapıcıbaşı denirdi.
Taşra kıyafetiyle Türk kadını
Bu kadınlar tülbent mahrimesini takmadan sokağa çıkmıyordu. Mahrimeden ancak gözleri görülebiliyordu. Ayrıca bütün vücutlarını örten ferace de giyerlerdi.
Şallı Türk
Bir Türk ne zaman dışarı yayan çıksa böyle giyinirdi.
Peralı Türk kadını
Bellerini Yunani tarzda bir kemerle sıkarlardı. Bu kıyafet vücutlarını daha kötü gösterirdi.
İçoğlanı
Osmanlı idaresince içoğlanı denilen erkek çocukları, Galata Sarayı’nda eğitilirdi. Enderun’a gidecek içoğlanları bu ocaktan seçilirdi.
Adalı Rum kadını
Adalar ve Marmara denizlerinin çeşitli adalarında ikamet eden Rum kadınların çoğunun kıyafetleri genellikle çok şıktı.
Harem Kalfası
İşleri, nizamı korumak ve lazım geldiğinde cariyeleri cezalandırmak olan kadınlardı.
Çöl Bedevisi kadın
Çöldeki Arap kadınları çok sayıda kendine mahsus takı kullanırdı. Hem Bedeviler, hem Araplar vücutlarına mavi dövme yaptırırdı.
İstanbullu Türk kadını
Bu şehirde ferace genellikle yeşil çuhadan yapılırdı; omuzlarından geriye sarkan uzun dörtgen başörtüsü yeşil ipekli kapitonedendi.
İstanbullu çengi
Çengiler genellikle genç cariyeler ya da musiki yapanların eşleriydi. Gayet hafif giyinir, başlarını yarım yamalak örten bir yaşmak takarlardı.
Gelinliğiyle Türk kadını
Gelin sahip olduğu tüm mücevherleri takardı. Yüzüne çok fazla allık sürer, kirpiklerini siyaha boyar, saçlarına çiçek koyardı.
Şehzade ya da veliaht
Oğlu münasip yaşa gelmeden sultan ölürse kardeşi ya da erkek akrabası tahta geçer, öz evlatları ömürlerini mahkum olarak geçirirdi.