Kudüs’ten Lübnan’a ince bir yol...
.
“Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız.
Anibal
”Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’nin beklendiği üzere düşük profille katıldığı İslam İşbirliği Teşkilatı olağanüstü zirvesi hazırlık için çok kısa bir zaman aralığı olmasına karşın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde yadsınmaz bir başarı ile sonlandı.
17’sinin cumhurbaşkanı ve devlet başkanı düzeyinde temsil edildiği 56 üye ve 6 gözlemci ülke katılımı ile gerçekleşerek varılan ortak kararın açıklandığı zirve, İslam ülkelerinin Kudüs konusunda hassasiyet ve refleksini ortaya koymasının yanı sıra Türkiye’nin lider ülke kimliğini de gözler önüne sermiş bulunuyor.
Diplomasinin, hukuksuzluk ve başına buyrukluk karşısında sağladığı bu çok önemli dayanışma ruhunun sürekliliğinin sonuç alıcılığa dönüşmesini dilediğimiz bir süreçte İsrail’den yükselen tehditler ise büyük oyunun ikinci perdesinin açılmak üzere olduğunu gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkat’ın ilk kez Suudi Arabistan’da bir internet sitesine röportaj vererek İran’ın tehdit olduğu konusunda Suudi Arabistan’la tam bir mutabakat içinde bulunduklarını açıklaması, İsrail-Suudi Arabistan arasında kapalı kapılar arkasında uzunca bir süredir yürütülen görüşmelerin alenileşmesi, Ortadoğu’da her taşın altındaki kişi olarak bilinen İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz’ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ı ülkesine davet etmesi ateşin üzerindeki suyun kaynamakta olduğunun sinyalleri...
ABD öncülüğünde İsrail-Mısır-BAE arasında oluşturulmasına çalışılan, Körfez ülkeleri ile kilit kimliğindeki Ürdün’ün de dahil edilmek istenildiği İran karşıtı ittifakın Tahran’ı tahrik ederek ringe çekmek için Lübnan ve Hizbullah üzerinden harekete geçebileceğine önceki yazılarımızda yer vermiştik.
Nitekim İsrail geçtiğimiz haftalarda Suriye’de, İran hedeflerine iki kez harekat düzenleyerek hedefinde Hizbullah’ın yanı sıra doğrudan Tahran’ın da bulunduğunun sinyallerini vermişti.
İsrail İstihbarat Bakanı Y. Katz’ın, İran’ın Lübnan’da inşa ettiğini ileri sürdüğü füze tesislerini vuracakları ve “Lübnan’ı taş devrine döndürecekleri” sözleri, yaşanan son gelişmeler ve Hizbullah lideri Nasrallah’ın açıklamaları ile bir arada değerlendirildiğinde “altın vuruş” için gün sayma aşamasına gelindiği izlenimi alınmaktadır.
Senaryosu çok ta gizli olmayan bu oyunun şimdilik tek bilinmeyeni son dönemlerde İsrail ve Mısır ile temas trafiği yoğunlaşan, Mısır’la silah satışı anlaşmalarına yönelen Putin Rusya’sının nasıl bir rol üstlenerek sahneye çıkacağıdır...
Anibal’in sözü ile öyle görünüyor ki “yol ya bulunacak ya da açılacak” ama “ya barış ya da savaş için”...