Yalnızca İsviçre’de değil, 11 AB kentinde dini ayrımcılık var
.
Geçtiğimiz hafta 12 yıldır İsviçre’de yaşayan psikoterapist Alper Hasanoğlu’yla konuştum. Hasanoğlu ayın 15 günü İsviçre’de, 15 günü İstanbul’da yaşıyor.
İsviçre’de yıllardır Türkleri, Kürtleri ve Müslüman toplumu yakından izliyor. Minare oylaması sonrasında kendisiyle buluştuk.
Kendisiyle röportajımı Pazar Vatan’da okuyacaksınız. Alper Hasanoğlu’yla sohbetimizi yazdıktan sonra elime Açık Toplum Enstitüsü’nün “Müslümanlar Avrupa’da Endişe Verici bir Ayrımcılığa Uğruyor” başlıklı raporu geçti.
Rapora geçmeden önce Hasanoğlu’yla sohbetimizden bir alıntı yapacağım: AB üyesi olmayan İsviçre’deki tepkiler AB ülkelerinde niye verilmiyor? diye bir soru sormuştum, yani niye İsviçre minareyi yasaklıyor, ‘Fransa niye umursamıyor’ demiştim. Yarın öbür gün Almanya ve Fransa’dan da buna benzer uygulamalar gelir mi?
Hasanoğlu da bana şu yanıtı vemişti: “İsviçre dışında hiçbir ülkede doğrudan demokrasi, yani bu temel haklar konusunda halk oylaması söz konusu değil. Bu nedenle en sağcı politikacılar bile böyle bir karar almaya cesaret edemezler Almanya ya da Fransa’da. Karar halka bırakılsa ne olur bilemem. Bizim ülkemizde bırakın sonradan gelen yabancılar, ülkemizin en az bizim kadar sahibi olan azınlıkların bile neler yaşadığını düşünürseniz, Avrupa’daki sıradan halkın da nasıl tepki gösterebileceğini tahmin edebilirsiniz. Avrupalı diye gözümüzde büyütmeyelim. Coğrafya olarak Avrupa’da doğmuş olmak kimseyi kültür olarak da Avrupalı yapmıyor. Ben ne Mardinliler tanıdım Basel’liden daha Avrupalı.”
Aslına bakarsanız Hasanoğlu’nun yorumunun ne kadar doğru olduğunu röportajdan sonra Açık Toplum Enstitüsü’nden gelen bilgilerde de gördüm.
Açık Toplum Enstitüsü tarafından kamuoyuna duyurulan 11 AB kentinde yapılan araştırmalar sonucunda açıklanan raporda çıkan sonuç şu: Avrupa’da dini ayrımcılık var ve hızla artıyor.
Onlar halka sormuşlar. 2 bin kişiyle yüzyüze görüşülmüş. Binlerce kişiye de farklı iletişim metodlarıyla ulaşılmış.
Çalışmanın proje direktörü Nazia Hüseyin, son olarak İsviçre’deki minare yasağının Müslüman karşıtı duyguların Avrupa’da ciddi bir sorun olduğunu açıkça ortaya koyduğunu vurguluyor.
‘Çok sayıda Avrupalı dini kimliğin bir şekilde entegrasyona engel teşkil ettiğine inanırken; öte yandan araştırmaya katılan Müslümanların çoğunluğu yaşadıkları şehre ve ülkeye güçlü bir bağlılık gösteriyor’ diyor. Müslümanlar Avrupa topraklarına bağlanıyor, Avrupalılar ise onları istemiyor.
11 şehir ile ilgili ayrıntılı rapor 2010 yılında yayınlanacak.
Açık Toplum Enstitüsü tarafından gönderilen bilgilendirme metninde verilen bilgilere göre: “Avrupa Birliği sınırları içinde çoğunlukla başkentlerde ve büyük endüstri şehirlerinde olmak üzere 20 milyon kadar Müslüman yaşıyor. Avrupa’daki Müslümanların büyük çoğunluğu uzun süreden beri yaşadıkları Avrupa şehirlerinin ayrılmaz bir parçası olmalarına karşın ayrımcılığa uğruyorlar ve şüphe ile karşılanıyorlar. Bu karmaşık durum Avrupa’yı en büyük sorunlarından biriyle yüz yüze bırakıyor: Politik ve sosyal gerilim, global ekonomik durgunluk ve giderek artan çeşitliliğin hakim olduğu bir ortamda herkese eşit hak ve sosyal birlikteliği sağlamak.”
Avrupalı Müslümanlardan korkuyor, bu korku da artıyor. Biz zaten bu işlerin başından beri ‘Bizi istemiyorlar’ psikolojisinden kurtulamadık, ‘Bizi niye istesinler’ desek, altını ne yazık ki dolduramıyoruz. Ülkemizdeki azınlıklar konusunda ne kadar ‘hoşgörülü’ olduğumuzu anlatacak durumumuz da yok. Ezcümle bu rapor dini ayrımcılığı ortaya koyarken, bizi neden istemediklerini de anlatıyor.