Yalı dairesi fiyatına mücevher alan var, Hürrem yüzüğünün taklitleri 2 milyon tane sattı
.
Mücevherci Boybeyi, Muhteşem Yüzyıl dizisiyle gündeme geldi. Boybeyi Ailesi’nin dördüncü kuşak temsilcisi Mete Boybeyi’nin tasarladığı ‘Hürrem’ yüzüğü o kadar ilgi gördü ki taklitleri 2 milyon adet satıldı. Monaco’da bir müşterisi, Boybeyi’nin tasarladığı yüzüğe göre koltuk takımı bile yaptırmış. Mete Boybeyi, Türkiye’de 1.5 milyon dolara, yani yalı dairesi fiyatına mücevher alan müşterileri olduğunu söylüyor.
Mete Boybeyi’yle Nişantaşı’ndaki mağazalarında buluştuk. Boybeyi’ni Muhteşem Yüzyıl dizisi sayesinde mücevher alan almayan herkes tanıdı. Boybeyi Ailesi’nin dördüncü kuşak temsilcisi olan Mete Boybeyi’nin tasarımı olan Hürrem yüzüğü en çok satan takılardan biri oldu. Bu konuları röportajda okuyacaksınız. Öncesinde Boybeyi’nden söz etmekte yarar var. Boybeyi kuyumculuğun temeli 1881 yılında Mete Boybeyi’nin büyük büyük dedesi Boybeyi Ahmet Zarifi tarafından atıldı. Kapalıçarşı’da 5 mağazası ve müzesi var Boybeyi’nin. Mete Boybeyi’yle buluşmadan önce tasarımlarını inceleme fırsatım oldu. Siyah pırlanta koleksiyonuyla bence fark yaratıyor. Osmanlı dönemine ait koleksiyonu çok beğeniliyor. Tasarımların tümüyle de Mete Boybeyi ilgileniyor. Kendisi de röportajımız sırasında söyledi. Mete Boybeyi, obsesif biri. Saplantıları var, Boybeyi’nde her şey Mete Boybeyi’nin kontrolünde. Belki de bu yüzden Boybeyi’nin tasarımları da farklı. Çoğu takı bir ya da birkaç tane üretiliyor. Boybeyi’nde fiyatı 1.5 milyon doları bulan takılar var.
- Kaç yaşında profesyonel olarak çalışmaya başladınız?
İtalyan Lisesi hazırlık sınıfında sömestre tatilinde bir hafta mağazada çalıştım. Çok küçük yaşta başladım çalışmaya.
Yüzüğe göre koltuk yaptı!
- Tasarımları siz yapıyorsunuz, eğitim aldınız mı?
Çok küçük yaşlardan itibaren buralardaki ustaların yanında piştim. Ailede hep bu konu konuşuluyordu. Evimize müşteriler gelirdi. Yabancı müşterileri ağırlardık. Dedemin yaptığı işlerin sahipleri gelirdi. Biz de yurtdışına çıkınca o müşterileri ziyaret ederdik. Sanata hep ilgiliydim. İtalyan Lisesi’nin ticari kısmını seçtim ama sanat tarihi ve resim çok ağırlıklı okuduk. Matematiğin yarısı kadar sanat tarihi ve resim, müzik önemliydi. Ben de dediğim gibi ilgiliydim. Aynı zamanda Osmanlı tarihine de meraklıydım. Liseden itibaren 4 sene de fotoğrafçılıkla uğraştım. Fotoğrafçılıkla uzun süre ilgilendim. Tarihe merakım var. Arkeoloji Müzesi’nde sponsoruz. Sanat tarihi anlamında İlber Ortaylı bana çok şey kattı. Esere nasıl bakılacağını okuldan öğrendim, onu nasıl fotoğraflayacağımı ve çizeceğimi de öğrendim. Ancak finalde ben tüm mücevherlerle ilgilenirim. Birebir tamamen yaptığım tasarımlar var.
- Kaç kişilik tasarım ekibiniz var?
5 kişilik bir ekibim var. Rıdvan Gürün çarşının en eski emektarlarındandır, ben de çok emeği var. Üniversite mezunu tasarımcılarımız var, iyi ustalarla çalışmış yetenekli arkadaşlarımız var. Bu iş ekip işi.
- Mücevher-takı işinde trendler çok önemli. Siz nasıl takip ediyorsunuz? Dünyanın en önemli markalarını izler misiniz?
Mücevherde trendler var. Bence en önemli trendsetter otomobil sektörüdür dünyada. Monaco’daki bir müşteriye geçenlerde mücevher yaptık, o tasarıma göre koltuk yaptırdılar tasarımcılara.
- Nasıl oldu bu?
Ben yüzük yaptım. Tasarımız istediler, yüzüğe uygun koltuk tasarlanmış başka tasarımcı tarafından. Dediğim gibi arabalar çok önemli trendsetter.
- Yakın takip eder misiniz diğer markaları?
Bazı markalar birbirine çok benziyor. Fuarlara gidiyorum izliyorum. ‘Kimsenin vitrinine gidip bakmıyorum’ diyenler var, ben onlardan değilim. Ne yapmamam gerektiğini görmek için bakıyorum. Trendler de önemli. Örneğin yarı değerli taşlar trend. Siz onu farklı yorumlayacaksınız. Bilgisayarda da elimde kalem kağıtla da çalışıyorum. Kişiye özel diyor herkes, kendinden bir şey katıp takılabilir bir şeyler yapmak gerekiyor. Kişiye özel demek kişiye uyan olmalı. Herkese her takı uymaz. Siz yönlendireceksiniz. Yabancılar da bize çok geliyor. Uzayda limit yok. Tasarımda limit yok. Sermaye ve envanterde de hiç dolmaz kuyu.
- Peki size biri geldiğinde kendisine özel bir takı için, nelere bakıyorsunuz, nasıl yol alıyorsunuz?
İnsan neye ihtiyaç duyuyor? Ne kadar fazla kullanacak? Yaptığım ürünü ne kadar takacak? Kasada mı bekleyecek? Nerede takılacak? Madenler yerin altından çıkıp kasaya mı girecek? Ben isterim ki taşısınlar, taşıyamayacakları ürün almasınlar. Ürünü kullansınlar o enerjiyi yaysınlar isterim. Hiç kullanmadığı takıya yazık oluyor. Ben her hediyeyi değiştiririm. Yeter ki kullandıkları ürünleri alsınlar. Belçikalı taş danışmanımız var. Her şeyi öğrenebilirler. İnsanlar şıklaştıkça diğerleri de bunları izliyor. Son yıllarda ilgi çok arttı. Bir yerde bir iş yapılınca herkes aynı işi takip ediyor. Sürü ruhluyuz. Bu bir yerde iyi ama bir yandan da renk katmak lazım. Biz duygu satıyoruz. İnsan kutuyu açtığında heyecanlanmalı.
- Son zamanlarda çok yeni tasarımcılar da çıktı...
Çıkmalı, genç insanların önü açılmalı ama bakıyorum herkes tasarımcı. Kuyumcu olmak da zor değil. Bu iş terzilik gibi... Herkes sanatçı ya da terzi olamaz. Takı ve altın ticaretini ayırmalıyız. Türkiye’de bizler altın işinde lideriz ama marka değiliz.
- Sizin farkınız ne? Butik iş yapıyorsunuz...
Mücevherde 4 boyut yarattığımı iddia ediyorum. 4’üncü boyut his. Hürrem yüzüğünü biz çıkardık tasarımı bize ait. Milyonlarca taklidi yapıldı.
- Bir açıklama olmuştu, ‘2 milyon adet sattı’ denildi, doğru mu?
Bu kadar taklidi yapıldı. Mücevherciler Derneği Başkanı açıklama yaptı. Açıklamasında bizim adımızı geçirdi. ‘2 milyon Hürrem yüzüğü satıldı’ denildi. Biz çok satmadık. Bizimkinin aynısını da birebir yapamadılar. Gelen ürünlerin hepsi yüzde 60 benziyor. Bence bu açıklamalar taklide yol gösteriyor. Tasarım ve tescil bana ait.
- Küstürdüler mi sizi?
Ben küskün değilim. Ama yeni tasarımcıların işi zor. Çünkü bu tip örnekler önünü kesiyor gençlerin. Boybeyi’nin tasarımını kabul edemeyen insanlar, marka olmayanların önünü açar mı? Açmaz. Bu olay Fransa’da olur mu? Olmaz.
- Muhteşem Yüzyıl dizisiyle yollarınız ayrıldı. Ne oldu tam olarak?
17 bölüm takı verdik. Hepsi gerçekti, dizi için üretildi. Bir marka TV ekranlarında bu tasarım bize ait diye yazabilir mi? Yazamaz. Davamız var, sonucu bekliyoruz. Her Hürrem yüzüğü oynadığında benim adımı koymak zorumda ama bunu yapmadılar. Şimdi Muhteşem Yüzyıl’da imitasyon ve gümüş kullanılıyor.
- Siz bu işten zarar gördünüz mü marka olarak?
Benim markam orada olsa da olmasa da devam ediyor. 4 nesildir devam ediyoruz. Aşkı Memnu’da da Ezel’de de vardım, çok fazla sponsorluk yaptım. İnandığım her şeye sponsor olurum. Marka olmak için heyecan olması lazım. Taklitçi olarak marka olunmaz.
- Mağaza sayınız artacak mı? Yurtdışında mağaza açar mısınız?
3-4 mağaza artar, daha fazlası olmaz gibi. Yurtdışında mağaza açmak için hakkını vermek lazım. Ben devlet desteğiyle yan gelip oturmak da istemem.
- En pahalı takınız...
Takı olarak yalı dairesi kadar yaptığım var. Tam rakam veremem. Yalı değil, yalı dairesi kadar diyorum.
- 1.5 milyon dolarlık diye duydum...
İşte yalı dairesi kadar...
4 nesil devam ettirdik çocuklarım istediği işi yapsın
- Çocuklarınız bayrağı devralacak mı?
23 yaşında kızım, 14 yaşında oğlum var. Bayrağı hak ederlerse devralırlar. Endüstri Mühendisliği’nde okuyor kızım. Oğlum liseye hazırlanıyor.
- İş dışında ne yaparsınız?
Golf oynarım. Bir ara ata biniyordum. Tenis ve voleybol oynarım. Pinpon da çok severim. Her sabah 07.00’de kalkarım. Gün içinde ne yapacağıma bakarım. Delege ederim bazı işleri.
- Eşiniz meraklı mı mücevhere, o da sizi yönlendirir mi?
Eşim işimle ilgili değil. Çok düşkün değil. Çocuklarım istediği işi yapsınlar. Belki ben vakıf kurarım, belki aile dışından bir genç gelir bayrağı taşır. Önemli olan işi hak etmek bence. 4 nesil devam ettirdik bu işi. Bence az örnekten biriyiz.
- En etkilendiğiniz taş?
İşlenmemiş pırlanta. İnsan gibi, içinden ne çıkacağı hiç belli değil. Düşündüğünüzden yüzde 30 iyi de çıkabilir, kötü de. Keserken kırılabilir. İyi bir ustanın elinde olması önemli. Ham iken o taşın değerini anlamak işin en önemli noktası.
Kapalıçarşı’da aileye ait mücevher müzesi var
- Kapalıçarşı’da aile müzeniz var...
Çok ilgi görüyor. Çukurkule çok önemli bir yer. Bir zamanlar Harem’e hizmet etmiş. Bir zamanlar muhallebici olmuş. Çukur Muhallebi. Çukur denmesinin nedeni, Kapalıçarşı’nın en çukur yeri olması. Tamamen ahşap bir yapı. 1970’lerden beri bize ait. Mücevher Müzesi. Kapalıçarşı’nın kitabını yazdılar. Yazan İngilte’de yaşıyor. Çukurkule yok kitapta. Kapalıçarşı kitabını yazan bu yeri bilmiyor.
- Müşterilerinizin ne kadar yabancı?
Yüzde 50’si yabancı.
Sektör Japon arabalarına benziyor
- Türkiye’de mücevher sektöründe marka yok, dünyada bilinen bir markamız yok. Neden?
Eskiden araba denildiğinde akla Alman, Amerikan ve İtalyan arabaları gelirdi. Sonra Japon arabaları çıktı. Eskiden herkes terüddüt ediyordu. Sonra Japon otomobillerinin kaliteli olduklarını anladık ama bir zengin Japon bile nihayetinde Alman arabasını tercih ediyor. Çünkü tasarımı ve ruhu var Alman markalarının. Biz de Japonlar gibiyiz. Onlar gibi gidiyoruz Türkiye’de mücevher sektörü olarak. Başarılıyız ama iyi bir marka mıyız? Evet diyemeyiz. Kore arabaları ve Japon arabaları diyoruz ancak Alman arabalarına bakınca iz bırakan onlar. En üst segmentte Alman ve İngiliz arabaları var. Mücevherde de aynı şey var. Japon mücevherci yok. Türkiye’de önemli altıncılar çıktı. Marka oldular mı dünya çapında? Hayır. Kore firmalarını biz de takdir ediyoruz ama iz bırakan dediğimiz de biz de başka markaları söyleriz. Amaç iz bırakmazsa bu çok önemli bir yol. Kaliteli mücevher çok ses getirir, iyi tasarım, kalite çok önemli.