Üniversitesinde sürücüsüz araba denemeleri yapıyor Rusça ve Çince öğretiyor
.
Beslen markasıyla gıda, Marco Polo markasıyla turizmde tanınan, Kazakistan’da 500 milyon dolar yatırımı olan Okan Holding’in patronu Bekir Okan, son dönemde eğitime ağırlık veriyor. 100 milyon doların üzerinde yatırımla Okan Üniversitesi’ni kuran Bekir Okan, anaokulu ve ilköğretim okuluyla yatırımlarını büyütüyor. Okan, “Girişimcilik dersimiz var. Çince, Arapça, Rusça eğitim veriyoruz. Mezun olduklarında Türkiye ve dünyada iş bulsunlar istiyoruz. Ayrıca üniversite-sanayi işbirliği için de adımlar attık. Tamamen Türk hocalarla sürücüsüz araba çalışması yapılıyor. Yakında açıklayacağız” diye konuştu
Gaziantepli işadamı Bekir Okan renkli bir kişilik. 40 yılı aşan bir iş deneyimi var. Onla sohbet çok keyifli. Şimdilerde gözbebeği Okan Üniversitesi... Ben de kendisiyle görüşmek için Akfırat’taki eğitim üssüne gittim. Bugüne kadar turizm, gayrimenkul ve gıda sektöründeki yatırımlarıyla tanıdığımız Bekir Okan’la üniversitesini, yeni açılacak olan ilköğretim kurumunu ve anaokulunu gezdik. Türkiye’de Beslen markasıyla gıda sektöründe, Marco Polo markasıyla turizmde bilinen bir işadamı olan Bekir Okan’ın Kazakistan’daki yatırımları 500 milyon doları buluyor. Okan Kazakistan’a damgasını vuran bir işadamı. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev çok yakın dostu. Astana’daki ilk oteli Okan yaptı. Hatta “Astana’yı baştan yaratan Türk” diyorlar Bekir Okan için. Çünkü şehirdeki en gözde binalarda Okan’ın imzası var. Okan’ın Kazakistan’daki makarna yatırımı çok büyük. ‘Sultan’ markasıyla en bilinen ve en büyük pazar payına sahip makarna, çikolata ve bisküvi markası. Ürünleri Ukrayna’dan Özbekistan’a her yerde satılıyor. Okan, Türkiye’nin ilk ‘her şey dahil’ sistemde işleyen tatil köyü Marco Polo’yu da kuran kişi. Doğrusu Okan Üniversite’sini gezerken bir ara 5 yıldızlı otelde turladığımız düşüncesine kapılıyorum. Yarı olimpik kapalı yüzme havuzu, golf arabaları, yapay gölü, saunaları, cafeleri bana üniversiteden çok tatil köyü hissini veriyor. 100 milyon doların üzerinde yatırımla kurulan Okan Üniversitesi’nde eğitim yatırımları devam ediyor. Anaokulunda bile yüzme havuzu var.
Yaşadıklarımı paylaşıyorum
Okan Holding 1972 yılında kuruldu. Gıda, turizm, inşaat alanlarında deneyimlisiniz. Okan Üniversitesi’ni kurdunuz. İlköğretim, lise eğitim yatırımlarınız hızla büyüyor. Eğitim tüm yaptıklarınızdan çok farklı olmalı...
Evet. Beslen Basketbol Takımı vardı, hatırlar mısınız? Ben Anadolu’ya ilk basketbol takımını götüren kişiyim. 1986 yılında Okan Kültür Eğitim Sanat Vakfı’nı kurdum. Okul yaptık, sağlık ocağı yaptık, karşılıksız burs veriyorduk. Eğitim hep aklımızdaydı. Ayrıca farklı sektörlerde deneyimlerimiz vardı, eksiklikleri görüyorduk. Türkiye’de en büyük sorun eğitim. Yapılacak çok iş var. Bu konuda en iyisini yapmak için yola çıktık.
Nedir en iyisi? Siz en iyisinden ne anlıyorsunuz?
Dünya vatandaşı yetiştirmek... Bunun da gerekleri var. İyi bir eğitim kadrosu, dünya ölçeğinde kampüs, yurtları, laboratuvarları, oyun salonları, alışveriş merkezleri, cafeleri...
Cafe ve alışveriş merkezleri şart mı üniversitede?
İsteniyor. Burası yaşam alanı. Simit Sarayı da isteniyor, Starbucks da... Tenis kortları, buhar odası, yüzme havuzu, kuaför... Her şey var burada. Öncelikle hocalarımız ve öğrencilerimiz en iyi koşullarda olmalı. Biz öğrenci odaklıyız. Onlar için her şeyin en iyiyisinin düşünüldüğünü gördüklerinde kendilerine güvenleri artıyor.
Öğrenci odaklıyız... Bu şimdilerde çok söyleniyor... Ne yapıyorsunuz?
Biz bunu uygulamalarımızda da gösteriyoruz. Girişimcilik dersimiz var örneğin...
Siz zaten kişisel öykünüzle buna örneksiniz...
Ben de anlatıyorum, paylaşıyorum öğrencilerimle yaşadıklarımı. Girişimcilik Türkiye’nin geleceği için çok önemli. Bunun için de iyi bir temel atılmalı. Gençler yönlendirilmeli.
Ne yapıyorsunuz başka farklı olarak?
Gelişen Doğu dilleri eğitimi imkanı sunuyoruz. Çince, Arapça, Rusça eğitimleri de veriyoruz.
Ya bölümler?
Tasarım, gastronomi, lojistik, mimarlık, spor yönetimi, elektronik, enerji mühendisliği... Mezun olduklarında Türkiye ve dünyada iş bulsunlar, bunun için her şeyi yapıyoruz. Kariyer yaşam dersi veriyoruz. Hangi sertifika programlarına katılırlarsa hayatlarının kolaylaşacağı gibi bilgilerin verildiği bir ders bu. Sürekli farklı konularda bilgilendirici toplantı düzenliyoruz. Gıda hukuku örneğin. Çok konuşuluyor artık GDO’lu, hormonlu gıdalar gibi... Türkiye’de en önemli sorun üniversite sanayi işbirliğinin olmaması.
Siz yapıyor musunuz?
Sürücüsüz araba çalışması yapılıyor. Yakında açıklayacağız. Tamamen Türk hocalarla yapılıyor. Yurtdışında bulunan bir Türk hoca da projenin içinde. Otomobil teknolojileri araştırma merkezimiz var üniversitemizde. Ohio State ile birlikte yürütüyoruz çalışmalarımızı.
7 binden fazla öğrenci var
Biz ilk adımları attık diyorsunuz...
Buradaki öğrenciler Türkiye’nin en önemli işadamlarını dinliyorlar. Gençler ne yazık ki umutlu değil. Umutla bakmazsanız başarılı olamazsınız. Buna üzülüyorum. En büyük amacım bu umudu gençlere vermek. Ben 68 kuşağıyım, biz siyasetçilerin yapamadığını yapmaya adaydık. Ben zor koşullarda okudum. Şimdi gençlerde emek ve sabır yok. Turizmi bitiriyor, hemen otel müdürü olmak istiyor. Üniversiteler özgür fikirlerin tartışıldığı yerler olmalı. Okan Üniversitesinde bunu yapmak istiyoruz. Üniversitede iyi eğitim için güçlü kadro kurmak lazım.
Rektörünüz kadın... Türkiye’de çok az sayıda kadın rektör var...
Prof. Şule Kut sanırım Türkiye’deki 9 kadın rektörden biri. Kızım hem akademik kariyerini yapıyor hem de eğititm kurumlarında benim en büyük destekçim.
Kaç öğrenciniz var?
7 bini geçti. 1.000 öğrenci yurtlarda kalıyor. Öğrencilerin yüzde 60’ı İstanbul’dan. Yüzde 40’ı Anadolu’dan geliyor. Bizde Rus, Çinli hocalar da var. Bu yıl ilk kez yurtdışından öğrenci almaya başladık. Bulgaristan Suriye, çevre ülkelerden gelenler var. Hükümet de destekliyor. Genel üniversitelerde yurtdışı öğrenci gelirlerini ihracat sayıp teşvikten yararlanıyoruz. Her yıl 300 bin dolar destek alıyoruz. Türkiye bölgesel oyuncu olacaksa bu şart.
Anaokulunuz da oldu. “Anaokulundan üniversiteye kariyer planlaması” diyorsunuz.. Üniversiteyi kurunca, “İşin en başından başlamak gerek” diye mi düşündünüz öğrenci kalitesini artırmak için?
Aynen. Üniversiteyi gördükten sonra kaliteli eğitim için anaokulundan başlamak gerektiğini gördük. Kayıtlara bu yıl başladık. Çok iddialıyız. İstanbul’un en güzel anaokulu yaptık. Dünya standartlarında, her şey düşünüldü.
Sibirya sınırında yaptığımız fabrikayı bize sattılar!
Kitabınızı okumuştum. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’le çok iyi ilişkileriniz. Çok uzun yıllardır iyi dostsunuz. Bu dostluk nasıl kuruldu? Kitabınızda çok güzel hikayeler vardı bu dostlukla ilgili...
Çok uzun vadeli oldu işlerimiz. Yıllar önce açıldık yurtdışına. Biz Türkmenistan’da fabrika yapmıştık. O dönemde Nazarbayev Astana’yı yeni başkent yapıyordu, beni çağırıp ‘Buraya 5 yıldızlı otel yap’ dedi. İlk işimiz orada o otel oldu. Daha sonra çok sayıda iş yaptık. Bizi yüksek nişanla da ödüllendirdiler. Kamu binalarını yaptık, rezidanslar yaptık.
Sizin bir de tanışma hikayeniz vardı...
1992’nin 29 Ekim’inde tanıştık. Onlar Rusya’dan bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra Ankara’da resepsiyona geldiler. Rahmetli Turgut Özal beni tanıştırdı. ‘Oteli var, makarna fabrikası var, tekstil işi yapıyor’ diye tanıştırdı. Bir hafta sonra beni telgrafla davet ettiler. Makarna fabrikası yapmak istiyorlardı. Almata’ya gittik. İngilizce bilen de yok. Kazakistan Başbakan Yardımcısı bizimle. Bir uçağa bindik. Onlar uçakta votkaları içtiler. Uçak indi karların içine. İnanın korku filmi gibiydi. Eksi 40 derece. Ben hemen koordinatörüme ‘Burada fabrika filan yapılamaz’ dedim. Sibirya sınırındaydık. Bizi orada iyi ağırladılar. O fabrikayı yaptık. O fabrika Avrasya’nın en modern ve en büyük entegre tesisi. Un, irmik var. Sultan makarnasıyla pazarda yüzde 75 hakimiyeti var. Bölgede her yere dağıtılıyor. Ama işler böyle anlattığım gibi kolay olmadı. Yeni Rusya’dan ayrılmışlardı, komünist kafası hakimdi. Sonuçta o fabrika bizim oldu. Yaptığımız fabrikayı bize sattılar, ben paramı alabilmek için aldım fabrikayı. Fabrikayı bitirdiğimizde çalıştırmayı beceremediler. Ben başta ‘Eyvah fabrika bize kalacak’ dedim, öyle de oldu. Bu ilk iş büyük güven sağladı.
Hâlâ işleriniz var Kazakistan’da. Büyük kriz yaşadı Kazakistan. Siz şimdi ne durumdasınız?
Hâlâ orada 2 bin çalışanımız var. Fabrikalar çalışıyor. Bisküvi ve çikolata fabrikamız var. Alışveriş merkezi yaptık. Daireler yapıp satıyoruz. Krizden çok etkilendiler, gayrimenkul işimiz etkilendi ama devam ediyoruz.
Ne kadarlık yatırımınız var orada?
500 milyon doları aştı Kazakistan’da yaptığımız yatırımlar. Astana’da 15’inci yıl kutlaması yaptık.
Türkiye’de kaç çalışanınız var?
Türkiye’de 2 bin kişi kadar... Neredeyse Kazakistanla aynı...
Parasız öğrenci gelemez algısı yanlış, başarılı öğrencilere kapımız açık
Siz ne öğrendiniz eğitim sektörüne adım attığınızdan beri? Diğer işlerinizden en büyük farklılığı ne bu işinizin?
Hocalarla çalışmak çok zor! İşin espirili tarafı bir yana, vakıf üniversitelerine gelen hocalar devlet üniversitelerinden geliyor. Biz verimli olmak zorundayız. Devlet verimli değil ne yazık ki. Bu alışkanlıkları kırmak gerekiyor. Eğititm sektörü çok keyifli. Gençlerle, hocalarla olmak da farklı. Dünyanın farklı yerlerinde iş yaptım, Türkiye’de ve dünyada birçok siyasetçi ve işadamı tanırım. Şimdi burada tüm deneyimleri aktarmak ve dünyadaki gelişmeleri yakından izlemek bana da keyif veriyor. Üniversitemiz dünyadaki tüm gelişmeleri yakından izliyor.
Vakıf üniversiteleri paralı öğrencilerin tercihi. Parasız öğrenci gelebilir mi üniversitenize?
Geçen yıl 100 öğrencinin 82’si burs alıyordu. Sporcu, engelli bursu var ayrıca. Burs oranları değişiyor. Sizin söylediğiniz o algı yanlış. Başarılı olan öğrencilere kapımız açık.