Türklerle çalışıyoruz, ürünlerimizin formüllerini sadece 3 kişi biliyor
Cihat Dündar, 38 yaşında genç bir iş adamı.
Onu farklı kılan özelliğine gelince... 14 yaşında ergenlik sivilcelerine kendi başına savaş açmış Cihat Dündar. Ailede de şifalı bitkilere ilgi varmış ama o bu ilgiyi bir adım öteye çok genç yaşında taşımış. Şifalı bitkiler kitabından edindiği bilgileri yaptığı araştırmalarla geliştirip, deneylere başlamış çok genç yaşında. Çevresindekiler deli muamelesi yapmış ama o aldırış etmemiş. Sivilcelerinden de çok basit bir yolla, bal ve yoğurtla kurtulmuş. Sonraları yıllarca tencere içinde yaptığı karşımları yakın çevresine denetmiş. Şimdi 2002’de kurduğu B’IOTA Laboratuvarları’yla emin adımlarla büyüyor. Yakında Brezilya’da üretime başlayacak Dündar, insanların artık kişiliklerininden çok güzelliklerinin ön planda olduğunu söylüyor. Kişisel bakım ürünlerinde uzmanlaşmış 34 ülkeye ihracat yapan B’IOTA Laboratuvarları’nın ilk ürünü istenmeyen tüylere yönelik Bioder’di. Saç dökülmesine karşı ürünü Bioxcin, cilt problemlerne yönelik ürünleri Deracine, kadınların saçlarına yönelik Bioblas ve erkekler için diğer saç ürünü Biomeen markalarıyla bilinen B’IOTA, bu yaz da tamamen bitkisel güneş ürünlerini satışa çıkardı.
* Sizle ilk konuştuğumuzda az sayıda ürününüz vardı, şimdilerde hem ürün sayınız arttı hem de uzmanlık alanınız genişledi.
Tamamen doğal süreci izledik. Biz sürekli bitkileri araştırıyoruz. Hangisi tüyleri döküyor, hangi bitkiler saçları güçlendiriyor derken, o bitkilerin farklı etkilerini de öneriyorsunuz. Zaman içinde müşteri taleplerine göre yönlendik.
* Anti-aging ürünleri de çıkardınız
Tüketiciler bir ihtiyacını giderince farklı ihtiyaçları için de aynı firmanın ürününe güveniyor. Bir kadın tüylerinden bizim ürünlerimiz sayesinde kurtulunca, bu kadın bizim anti-aging ürünlerimize de güveniyor. Bizim uzmanlığımız da genişledi. Saç ve kıl dışında da uzmanlaştık. Bioder’i araştırdık biz 3 yıl boyunca. 6 ayda da izin alması sürdü. Biz Bioder’i araştırırken bazı bitkilerin kıl çıkardığını gördük. 3 yıl sonra bizim bilgi birikimimiz arttı. Tüyleri döken ürünlerden sonra saçları güçlendiren ürünler de ürettik.
* Krem sürüp selülitlerden kurtulunulur mu?
Son olarak biz de selülit serumu ürettik. İlk defa selülit serumunu biz yaptık. Çok konsantre ve derin etkiliyor. Kremlerden ve jellerden çok farklı bu ürün. Selülit serumunu kadınlar, masörler de kullanıyor. Sıkılaştırma özelliği var. Selülit serumumuz bir buçuk yıl önce çıktı. Tüketiciler tarafından yeni algılanıyor. 7 yılda 60 ürün çıkardık. Saç, istenmeyen tüyler, antiaging, nemlendirme, selülit ürünlerimiz var.
* Güneşten korunmak için de ürün çıkardınız. Bu ürün de tamamen bitkisel mi?
Bitkisel özlerle ve yağlarla güneşten koruyucu krem ürettik. Adaçayı özleriyle güneşin olumsuz etkilerinden koruyan bir krem bu. Biz mümkün olduğu kadar tüm ürünlerimizde bitkisel yollarla diğer ürünlerden ayrışıyoruz.
BİR AYDA İKİ BİNE YAKIN FORMÜL ÇALIŞMASI YAPILIYOR
* Dermokozmetik sektörü tüm dünyada hızla büyüyor, sizin rakibiniz de yabancı markalar. Avantajlarınız ve dezavantajlarınız neler?
Yabancı devlerle rekabet ediyoruz. Hatırlarsanız biz 4-5 yıl önce de hep bitki ve bitkinin önemi diyorduk. Şu anda TV ekranlarında doktorlardan çok bitki uzmanları çıkıyor. Türkiye’de bitkisel deyince güvenilirlik sorunu karşımıza çıkıyor, çünkü çok kandırılmış insanlar. Bu bir dezavantaj ama biz çok önem veriyoruz ARGE’ye.
* Türkler mi çalışıyor ARGE’de?
Türk uzmanlar çalışıyor. Daha önce yurt dışında çalışmış uzmanlarımız da var. ARGE yatırımlarımız her yıl artıyor. İnsan ve cihaz yatırımı yapıyoruz. Bir ayda 2000’e yakın formulasyon çalışması yapılıyor. Bir ayda binlerce bitki insanlar üzerinde deneniyor. Bizim bir denek grubumuz var. Biz bu kişilerin sorunlu bölgelerinin fotoğraflarını çekiyoruz. Bitki karışımlarını hazırlayıp, o bölgeye sürüyoruz. Yeni bir şey bulmanın özü denemekten geçer. Almanların bir sözü var, “deney öğrenmekten daha önemlidir”, denemezsen faydalı olup olmadığını anlayamazsın. Bitki sayısı çok, sorun da çok. Mümkün olduğu kadar fazla deney yapmak gerekiyor. ARGE’de 20 uzman çalışıyor. Ayrıca birçok klinik çalışmayı da Japonya, Almanya ve İtalya’da yaptırıyoruz.
* Bunun size ne gibi bir faydası var?
Japonlar sizin yaptıklarınız Türk ırkına uygun dediler. Kendileri talep ettiler.
JAPONLARIN SAÇLARI ALTIGEN TÜRKLERİN YUVARLAK
* Japonların tüylerini dökemiyor musunuz?
Saçla ilgili farklılıklar var. Japonların saçları altıgen, Türklerin yuvarlak. Eksenimiz farklı. Afrikalıların da dörtgen. O yüzden Afrikalılar hep kıvırcık, Japonların da o yüzden saçları düz. Yakında Brezilya ve ABD’de araştırma yaptıracağız. Her bölgede ayrıca bu ürünlerin işe yaradığını o ülkelerdeki otoritelerden duymak istiyorlar. Brezilya Almanya’nın dermatoloji testlerinden çok etkilenmiyor. Bu bizim için iyi. Farklı çalışmalar içine giriyoruz. Ayrıca bizden şüphe duyan insanlara da iyi bir yanıt vermiş oluyoruz. İran şüphe duyuyordu. Kendileri araştırdılar bizim ürünleri. İran pazarına girmemiz çok gecikti. Bir yıl sonra sonuçlar Türkiye’den iyi çıktı.
* Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz?
34 ülkeye ihracat yapıyoruz. Anlaşma yaptığımız çok ülke var ama giremediğimiz yerler de var. Mısır ruhsat vermedi, 2 yıldır bekliyoruz.
ŞAMPUANLARIMIZ MARKETLERDE DİĞERLERİ ECZANEDE SATILIYOR
* Avrupa’da satışlarınız nasıl?
Avrupa’daki satışlarımızdan çok memnunuz. Hep eczanelerde satılıyoruz. Bir eczane kanalımız var, bir de market ürünlerimiz var. Market kanadında kozmetik ihtiyaçlara yönelik ürünlerimizi satıyoruz. Şampuanlarımız marketlerde satılıyor.
* Sizin ürünlerin formüllerini kaç kişi biliyor?
Şu anda ürünlerin formüllerini 3 kişi biliyor.
* Türkiye bitkisel ürünler açısından çok şanslı. Sizce bu avantajını iyi değerlendiriyor mu Türkiye?
Tükiye’de 10 bin bitki var. Bunların 3 bini endemik. Avrupa’nın tamamından çok bitki çeşidi var Türkiye’de. Bir İngiliz, Alman istese bile o bitkilere ulaşması zor. Onların topraklarında bizim bitkilerin çoğu yok. Bu avantaj.
B’IOTA VAKFI’NI KURDUK ANA KONUSU ÇEVRE VE BİTKİ
* Geçenlerde Doğa Derneği Başkanı’yla konuştum, Güven Eken Türkiye’de her 3 endemik bitkiden birinin kaybolma riski altında olduğunu söyledi...
3 endemik bitkiden biri kaybolma tehdidi altında. Doğa Derneği Başkanı doğru söylemiş. Bu bitkilerin bine yakını Erciyes Bölgesi’nde yetişiyor. Ege ve İç Anadolu’da da Kayseri, Erzurum, Ardahan’a uzanıyor. Sıkıntı var. Çünkü çevre kirleniyor.
* Siz bu konuda ne yapıyorsunuz?
Biota Vakfı’nı kurduk. Vakfın ana konusu çevre ve bitki. Büyük bir botanik bahçe kurmak istiyoruz, şu anda daha yer bulamadık. Destek oluyoruz çevreyle ilgili çalışmalar yapanlara.
Karınca yumurtası yağı yasak
Karınca yumurtası yağı sektöre çok zarar verdi. Bu eski kaynaklarda vardır ve doğrudur. Devlet olaya el koydu. Firmalar bazen bir yalanla ortaya çıkıyorlar, denetim boşluğundan dolayı da insanlar kandırılabiliyor. Ekolojik denge açısından karınca yumurtası toplamak yasak.
* Brezilya’da üretime mi başlıyorsunuz?
30 milyar dolara yakın kozmetik harcaması var Brezilya’da. Fransa’nın 2, Amerika’nın yarısı, Türkiye’den 10 kat fazla kozmetik harcamaları var. Brezilyalı kadınlar çok bakımlı. Rusya, Ukrayna kadınları çok bakımlı bilinir, Latin Amerikalılar da çok bakımlı. Yenilikleri çok iyi takip ediyorlar. Daha fazla doğal yollara başvuruyorlar. Brezilya’da 24 saat açık eczaneler. Dermokozmetik ürün satan her yer 24 saat açık. Çok farklı bir yer Brezilya. Bizim için Brezilya’da sıkıntılar var. Vergi sıkıntısı var. Yüzde 270 vergi alıyorlar. İnanılmaz bir oran bu. 10 dolara sattığınız ürün yalnızca vergiden dolayı 27 dolar oluyor. Böyle olunca biz orada üretime geçmeye karar verdik. Anlaşma yaptık. İlk önce orada fason üretim yapacağız bir fabrikada. İyi giderse kendi fabrikamızı kuracağız.
Güzel olmak istiyoruz ama alışkanlıklarımız bizi çirkinleştiriyor
* Japonya’da çok farklı ürünler var. Kolajen oranınızı artıran öğle yemeği mönüsü olan restoranlar var... Kozmetik sektörü ve insanların güzelliğe olan düşkünlüğü artık çok farklı boyutlarda değil mi?
Kafelerin mönülerinde artık var, botoks etkisi yapan salata koyuyorlar. Güzel olma dürtüsü ve isteği çok ön planda. İnsanlar daha önce kişilikleriyle ön plana çıkarken, artık güzellik çok ön planda. İnsanın güzel görünmek istemesi iyi bir şey, ancak sorun da var tüm bu istekler devam ederken yani güzel olmak isterken tüm alışkanlıklarımız bizi çirkinleştiriyor. Yeme alışkanlıklarımız, çevrenin etkisi, teknoloji etkisi bizi çirkinleştiriyor. Dolayısıyla zıt akım var. İnanılmaz bir sektör o yüzden var, dermokozmetik. Yakında elbiseler farklılaşacak. Selülit yapmayan elbise çıkacak. Saçları dökmeyen tarak çıkacak belki de. Doğal olmayan yöntemler kısa vadede insanı güzelleştiriyor ama uzun vadede iyi olmuyor.
* Çok şey değişecek diyebilir miyiz?
Aşırı kimyasallarla güzelleştirme uzun vadede zararlı. 2009 yılında 30 yıldır piyasada kullanılan 40 ilaç toplatıldı. Biz bu ilaçları içtik. Bitkisel olan ürünlerde güzel olan, binlerce yıldır insanlık tarafından bunların kullanılıyor olması. Papatyanın yararlarını onbinlerce yıldır insanlar biliyor. Kozmetik ürünlerde kullanılan birçok maddenin yasaklanacağını biliyorum. Yakın zamanda bu olacak.