Türkiye’de her 8 bitkiden birinin neslinin tükenme tehlikesi var
.
Dünyada her 20 saniyede bir, bir çocuk kirli su nedeniyle ölüyor. Türkiye’de son 40 yılda sulak alanların yarısı işlevini yitirdi.
Son 50 yılda ormanlarımızın yarısını kaybettik.
Türkiye’de su kaynakları çekiliyor... Şu 4 cümle bile insanın içinin çekilmesine yetiyor değil mi? Bunları Çevre Haftası nedeniyle Koç Topluluğu şirketlerinin öncülüğünde kurulan Yeşil Bilgi Platformu ile Koç Üniversitesi’nin işbirliğiyle düzenlediği bir dizi etkinlikte öğrendim.
Günlük koşuşturmalar, günlük siyasi kavgalar, kime kime ne demişler ötesine bir adım attığınızda daha da karanlık bir tablo çıkıyor karşımıza. Toplantıların katılımcıları çoktu. İş dünyasının temsilcileri, çevre ve doğa üzerine odaklanan sivil toplum örgütleri, akademisyenler, gazeteciler, çevre konularına duyarlı sanatçılar... Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç’un da katıldığı konferansta farklı başlıklarda oturumlar düzenlendi. Yeşil Bilgi Platformu’nun elçilerinden oyuncu Yetkin Dikinciler’in moderatörlüğünü yaptığı ‘Duyarlı (mı) yız? Farkında (mı) yız?’ oturumuna TURMEPA Genel Müdürü Akşit Özkural, WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, TEMA Vakfı Mütevelliler Heyeti Üyesi Prof. Dr. Lütfü Baş, tiyatro ve sinema sanatçısı Mehmet Ali Alabora ve gazeteci- yazar Günseli Özen Ocakoğlu panelist olarak katılmıştı. Oturumlarla ilgili bilgilere ve panelistlerin konuşmalarına Yeşil Bilgi Platformu’nun web sitesinden de ulaşabilirsiniz. Ben bazı panelistlerin konuşmalarını özetleyebileceğim:
Karadeniz’e 410 bin ton petrol atığı
TURMEPA Genel Müdürü Akşit Özkural: Karadeniz’in uzaydan çekilen fotoğrafını gösterdiği konuşmasında, ‘Her 20 saniyede bir, bir çocuğun kirli su nedeniyle ölüyor, yılda 2 milyon kişinin yine kirli suyun neden olduğu hastalıklardan hayatını kaybediyor. Karadeniz’de yaşayan balık neslinin beşte dördünü kaybettik. Karadeniz’e değişik canlılar gelmeye ve yerel canlıları öldürmeye başladı. Çok büyük gemiler nedeniyle Karadeniz’e yılda 410 bin ton petrol atığı atılıyor. Marmara denizinde hiçbir canlı yaşayamaz hale geldi. Çünkü oksijen yok. Yaşama hakkı olan canlılar ölüyor. Acilen nüfusun yoğun olduğu yerlere ileri teknoloji arıtma tesisleri kurulmalı. İyi niyetli çalışmalar var ama pratiğe dökülmüyor. Denizlerdeki oksijen tükeniyor. Canlıların hayatı bitiyor.
WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar: Türkiye’de sulak alanların yarısı son 40 yılda ekonomik ve ekolojik işlevini yitirdi. IUCN 2008 Kırmızı Listesi’ne göre; Türkiye’de küresel ölçekte tehlike altındaki tür ve alt tür sayısı: 134. Ormanlarımız son 50 yıl içinde yarı yarıya azaldı. Her yıl 20.000 hektarın üzerinde orman alanı yok oluyor. Her sekiz bitkiden biri, neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye çok sayıda türün tehlike altında olduğu 10 ülke arasında dördüncü sırada. Türkiye için acil olarak tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma yasası çıkartılmalı; devlet desteği ile sulak alanlarla ilgili çalışmalar yapılmalı, önlemler alınmalı; İzmit-Bursa otoyolu yapılıyor, doğaya zarar vermeden projenin tamamlanması gerekiyor. Örneğin, bu proje nedeniyle bölgedeki su kuşlarının yaşam alanları tehlike altında olacak. Bu konuda talebimizi ilgili birimlere ilettik. 1970’ten beri, insanoğlunun ekolojik limit aşımı yaşıyor. Ekolojik ayak izi, dünyanın biyolojik kapasitesinin yüzde 50’sini aştı ve şimdiki gibi yaşamaya devam edersek 2030 yılında iki, 2050 yılında ise 3 gezegene ihtiyacımız olacak. 2007’de yenilenebilir kaynakların tekrar üretimi için 1.5 yıl gerekiyor. Bir Amerikalı’nın ayak izi, 43 Afrikalı’nınkine eşit. 1970-2007 yılları arasında biyolojik çeşitliliğin yüzde 30’u kayboldu.
Herkesin çevre adına yapabileceği birşeyler mutlaka olmalı diye düşünüyorum... Siyasileri önlem almaya itecek güç de sivil toplumda... Çevre konusunda çalışmalar yapan onlarca örgüt var. Bu örgütlerden birinin bir çalışmasına destek vermek bile inanın çok şeyi değiştirebilir...