Şirketler dünyayı kurtarmak için ne yapabilir?
.
Türkiye’de ‘Dünyanın Geçici Bekçileri’ kitabıyla tanınan ‘Küresel Raporlama Girişimi’nin fikir babası ve başkanı Mervyn King’le geçtiğimiz hafta Amsterdam’da sohbet etme olanağı bulduk.
Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar’ın davetiyle katıldığımız sohbet toplantısında daha çevreci, daha şeffaf, daha verimli ve insan haklarına saygılı olmak için şirketlerin neler yaptıklarını dinledik.
Doğuş Otomotiv, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni (Global Compact) geçtiğimiz Mart ayında imzaladı ve ekonomik, sosyal ve çevre duyarlılığı alanında dünyanın en yaygın raporlama standardı olarak bilinen GRI (Global Reporting Initiative) sürecini de başlattı. Amsterdam’da gerçekleştirilen GRI Konferansı’nda 1.000’nin üzerinde katılımcı vardı. Mervyn King de ki ona herkes yalnızca ‘King’ diyor, bu işlerin duayen ismi olarak bize bilgilerini aktardı. Mervyn King’in anlatıklarına geçmeden önce Doğuş Otomotiv’deki değişimden ve bakış açısından söz edelim.
Uçak yerine video konferans
Aclan Acar, ‘Sürdürülebilirlik kavramı dünya gündeminde birinci madde. Dünyanın kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak zorundayız. Bir makalede okudum ve çok etkilendim. Ortalama bir Amerikalı’nın tüketimini tüm dünya yapsa, 7.5 tane daha dünyaya ihtiyacımız olurdu. Aynı şekilde herkes Türkler gibi yaşasa 2 dünyaya ihtiyacımız olurdu’ diyor.
Global Copact’ı imzaladıktan sonra Doğuş Otomotiv’de de adım adım değişim başlamış. Şirketin Maslak binasından Gebze’ye taşınmasına karar verilmiş. Yüksek katlı binadan yatay binaya geçiş sayesinde asansör kullanımı düşmüş.
Ayrıca çalışma saatleri 09.00-18.00 yerine 08.00-17.00 saatlerine alınmış. 2008- 2009 yılları arasında işletme giderlerinde 40 milyon lira yüzde 26 oranında azalma sağlanmış. Trafikteki araçların emisyonu düşürülmüş.
Bu arada bir grup gazeteci olarak bu toplantıları izledik. Amsterdam’a havayoluyla geleceğimiz Doğuş Otomotiv tarafından toplantı öncesinde bildirildi. Ve tüm ekibin bu toplantı için dünyanın karbon emisyonuna yaptığı ek hesaplandı ve buna denk gelen bir bedel de Hollanda’da çevreci hareketin içinde olan bir derneğe bağışlandı.
Aclan Acar, bu bilgileri bizle paylaşırken şirket geleneğinde de bazı değişikliklere gittiklerini anlatıyor:
‘Malum bizler çok seyahat ediyoruz. Tabii ki dünyayı kurtarma adına zinhar uçağa binmeyelim demiyoruz. Ama uçak yolculuğu yerine tele-konferansla toplantı yapılabiliyorsa tercih ediyoruz. Biz artık video-konferans sistemiyle Almanya’daki ağır vasıta üreticisi ortaklarımız Meiller ile toplantı yapıyoruz. Onlar da aynı sistemi kurdular. 3 bin euroluk bu sistemle tasarruf sağlıyoruz.’
Dünyanın gidişatıyla ilgili sorumluluk duymaya başlayınca her şey nasıl değişiyor değil mi?
Herkes hak ettiği devlet tarafından yönetilir
Mervyn King çok etkileyici konuşuyor. Dünya’daki çevre sorunu ve Türkiye’deki örneklerle ilgili kısa ve net konuşması, verdiği rakamlar tüyler ürpertici geliyor. Biz kendi aramızda fısıldamaya başladığımızda, ‘Hiç şikayet etmeyin ve şuçlu aramayın. Kimse şikayet etmesin, herkes hak ettiği devletler tarafından yönetiliyor’ diyor.
Ne yanıt verelim? Haklı değil mi?
King’in neler anlattığına gelince;
‘Dünyanın kaybedecek bir saniyesi bile yok. Yıllarca doğal sermayemizi yedik. Kaynaklarını sınırsız harcamaya dur demenin vakti geldi geçti.
Dünya nüfusu 6.5 milyar ve 2045 yılına dek 3 milyar daha eklenecek. Bu nüfusa hangi temiz su kaynağı, hangi deniz, hangi tarım alanı dayanabilir?
Yaşam tarzlarımızı, düşünce tarzımızı değiştirmek zorundayız yoksa yeryüzü elden gidecek.
Karadeniz’i google’layın. Denizin yüzeyindeki 200 metre sadece canlı. 1800 metresi ölü, hayat yok. Bunu kim yaptı?’
King’in iyi iş yapan şirketlerden verdiği örnekleri yazmakta yarar var:
* Google sadece kendi havalandırma sistemi için dev bir güneş santrali inşa etmiş.
* P&G de bir rüzgar santrali yapmış.