Mahşerin dört atlısı
Obezite, metabolik sendrom, şeker hastalığı, sigara
Dünyada her yıl bir milyon kişi, Türkiye’de ise 6 bin kişi kolon kanserine yakalanıyor. Kolon kanseri dünyada en sık görülen 3’üncü kanser türü. Türkiye’de ilk kez kolon kanseri üzerine bir araştırma yapıldı.
Kolon Türk Araştırması’nın koordinatörlerinden İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Faruk Aykan’la sohbet ettik.
* Türkiye’de bugüne kadar bu alanda kayıtlı bilgi bulmak mümkün değil miydi? Kolon Türk çalışmasıyla tam olarak ne yapıldı?
Türkiye’de istatistik bilgiler pek yok. Yeni yeni kayıtlar tutulmaya başlandı. Kolon Türk çalışması Ekim 2008- Ekim 2009 yılları arasında Türkiye’de 7 bölgede 21 merkezde yapılan bir kayıt çalışması. Bu çalışmalar medikal onkoloji merkezlerinde yapıldı. Toplam 1000 hastayla gerçekleştirildi. Merkezlere gelen tüm kalın bağırsak hastalarının dökümleri yapıldı. Çalışmayı Prof. Gökhan Demir ve Prof. Riyam Dişçi’yle birlikte yaptık.
* Bazı kanser türleri daha çok kadınlarda, bazıları da erkeklerde görülüyor. Kolon kanserinde durum nedir?
Türkiye’de kolon kanseri erkeklerde daha fazla görülüyor. Yüzde 60’a yüzde 40 gibi. Kalın bağırsak kanseri iki bölüme ayrılır, birinci bölüm kolon, ikinci bölüm kısa olan rektum. Dünyada kolon kısmı kadınlarda, rektum erkeklerde fazladır. Bizim çalışmamızda her iki tür de erkeklerde daha sık görüldü.
* Akciğer kanserinin bir numaralı nedeni sigara. Ya kolon kanserinde?
Kolon kanserinin de sigarayla ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de kolon kanserinin erkeklerde daha çok görülmesinin nedeni de sigara olabilir. Çünkü bizim ülkemizde erkekler daha çok sigara içiyor.
* Erken tanı oranları nasıl?
Maalesef düşük. Ortalama belirtiler çıktıktan sonra hekime başvurma süresi 4 ay, yüzde 5 kadar vakada bir yıl üstü çıktı.
* Belirtileri nedir?
Kanlı dışkılama, bu genelde hemoroide bağlanıyor.
60 yaşından sonra çok görülür
* Hastalık nasıl saptanıyor?
Muayene olmadan karar verilemez. Hasta kendisi kolaylıkla atlayabilir. Rektoskopi ya da kolonoskopi yapılmadan da tanı konulamaz. Geçmeyen şüpheli karın ağrıları belirtilerden biridir. Bunlar genelde gaz sancılarına bağlanır. Önemli belirtilerden biri de dışkının kalem gibi incelmesidir. Normal dışkılamanın bozulmasına da sık rastlanır. Uzun süren kabızlık ya da ishal görülebilir.
* Hastaların ne kadarı tedavi edilebiliyor?
Dünyada kalın bağırsak kanserlerine 4’üncü evre yani metastas yapmış oran yüzde 20. Türkiye’de ise bu oran yüzde 32 çıktı. Türkiye’de geç başlandığı için geç tedavi başlıyor.
* Bu ileri yaş kanserlerinden mi?
Yetişkin kanseridir. 60 yaşından sonra çok görülür.
* Genetik yatkınlıkla bağlantısı?
Yüzde 10-15 oranında. Ailesel polipozis görülebilir. Polip kalın bağırsakta küçük çıkıntılardır. Başlarda iyi huyludur, sonra dönüşebilir. Polipozis 7 bin doğumda bir görülür. Lynch sendromu denilen bir sendrom vardır. Aile bireylerinde değişik kanserler vardır. Polip görülmez ama kalın bağırsak kanseri nesilden nesile geçer. Genç yaşta ortaya çıkar. Bu kişilerde sadece kalın bağırsak kanseri görülmez, rahim kanseri ve mide kanseri de görülebilir. Bu tür kanserlerle karşılaştığımızda biz aile taraması yaparız.
Kırmızı etin çok tüketildiği D. Anadolu’da hastalık daha çok
* Yeme içme alışkanlıklarıyla ne kadar ilgili?
Bazı ülkelerde görülmüyor kolon kanseri...
Kırmızı et tüketimiyle ilgili. Kırmızı et tüketilen yerlerde fazla görülüyor. Türkiye’de Doğu Anadolu Bölgesi’nde fazla, orada da kolon kanseri daha fazla görülüyor. Amerika’da da çok fazla. Çalışmamızda şu da ortaya çıktı: Geç başvurmuş olmalarına rağmen kalın bağırsak kanseri hastaları kilo fazlası olan kişiler. Biz vücut kitle indeksini 26 bulduk. Üst sınır 25’i geçmemek lazım. Ne yazık ki fazla kilo da kolon kanserine zemin hazırlıyor.
* Genetik etki dediğiniz yüzde 10’luk oran, yüzde 90 çevresel faktörler, beslenme ve sigara alışkanlığı neden diyebilir miyiz?
Aşırı kilolu, sigara kullanan kişiler risk altında. Hastalarımızda son aşamalarda başvurdukları için kilo kaybı var. Yani bu hastalar aslında obezdi. Bir de yandaş hastalıklar da devreye giriyor bu hastalarda.
* Nedir onlar?
Yüzde 15 oranında şeker hastalığı saptadık, yüzde 10 oranında kan yağlarında yükseklik belirlendi. En çok yandaş hastalık olarak hipertansiyon görüldü.
* Bunlar aslında birçok hastalığın nedeni olabilir...
Mahşerin 4 atlısı diyorum ben; obezite, metabolik sendrom, şeker hastalığı, sigara... Kolon kanserine neden oluyor. Önce kilo kontrolü yapmak gerekiyor. Kan basıncını ve kan yağlarını da kontrol altında tutarsanız, metabolik sendroma girme olasılığınız azalır, şeker hastalığı riskiniz de azalır.
* Tedavisi ne kadar mümkün kolon kanserinin? Özellikle de 4’üncü evre hastalarda ne yapılabiliyor?
Tedavisi cerrahidir. Çok başarılı ameliyatlar yapılıyor. Tümör çıkarılır. Evre 1, 2, 3’te bile şifa söz konusudur. Ve 4’üncü evrede karaciğerde yaygın olmadıysa, cerrahiyle tümör çıkarılır. Çok faktöre de bağlı tedavi. Yandaş hastalıklara ve yaşa da bağlı. Rektumda organın korunması amaçtır. Eskiden hastanın dışkılaması karından yapılırdı. Bu artık eski bir ameliyattır. Bu ameliyat oranı dünyada yüzde 20 altına düştü. Türkiye’de oran yüzde 23. Biraz daha organ koruyucu cerrahi için hedef yükseltmek gerekiyor.
Radyoterapi ve kemoterapi görenlerin kırmızı et yemesi gerekiyor
* Kanserli bir kişinin beslenmesi farklı, kanser olmamak için doğru, dengeli beslenmek farklı değil mi?
Bu konu çok önemli. Normal toplum kırmızı et tüketimini azaltmalı ama hasta olmuş bireylere böyle mesaj sakıncalı. Radyoterapi ve kemoterapi alan hastalar hücre kaybına uğrar. Bu hastaların proteine ihtiyacı var. Kırmızı et yemediği için vücudunda ödem oluşanlar var. İlaçlar bitkilerden elde edilir ama hiçbir bitki kaynatılıp ilaç yapılmaz. Bitkilerin de yan etkileri vardır. İyi bilinmeli, evet bazı bitkiler yardımcı olur. Yeşil çay, marketlerde satılanları, izinli olanlar kullanılabilir. Sigara içmemekle yüzde 30 oranında korunursunuz, yeterli beslenmekle de yüzde 30 korunursunuz...
Hastaya kanser olduğunu söylemek bir sanattır, amatör olmamak gerek
Kanser bir süreç. Başlangıçta inkar etmeyen hasta yok. Süreç derken kanser tanısını öğrenen hasta “Bende böyle hastalık yok” der, sonra üzüntüyle kabul eder, daha sonra mücadeleye başlar. Bizim kanseri açıklamamız da amatörce olmamalı. Doğru olan hastaya açıklanması. Ama bu zaman gerektirebilir. Hastanın psikolojik olarak hazır olması gerekir. Kanser olduğunu birisine söylemek sanattır. Bizim kongrelerimizde bu ele alınan bir sempozyum konusudur. Doktorların tecrübesizliği de bazen hastaların reddetmesine neden oluyor. Psikologla irtibatlı olmalı, bazı hastalar psikiyatriye yönlendirilmeli. Kanser tedavisi ekip işidir. Beslenme tedavisi de işin içine girer, psikiyatri de...
Yeşil yapraklı sebzeler ve süt ürünleri tüketilmeli
* Eğer genetik eğiliminiz yoksa kolon kanserinden korunmak sigara içmeyerek, ideal kiloda kalarak mümkün görünüyor.
Çevresel faktörlerden uzak durarak korunmak mümkün. Kırmızı etten ve sigaradan uzak durmak gerekiyor. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek gerekiyor. Yeşil yapraklı sebzeleri tüketmeye özen gösterilmeli. Kalsiyum da koruyucu.
Kalsiyumu güneşten alıyoruz ama süt ve süt ürünlerini de ihmal etmemek gerekiyor. Obez olmayacağız, kilo kontrolümüz olacak ve her gün en az 30 dakika fiziksel aktivitede bulunacağız. Bunlara dikkat ettiğinizde korunmanız mümkün.
* Herkes bir yaştan sonra kolonoskopi yaptırmalı mı?
Erken tarama testleri yaptırılmalı. Ailenizde kolon kanseri varsa ailede en erken kaç yaşında kalın bağırsak kanseri görüldüyse ondan 10 yıl önce taramalara başlamalısınız.
* Peki her yıl mı yaptıracak? Kolonoskopinin kendisi sinir bozucu...
Normal riski olanlar 50 yaşından sonra ilk önce kolonoskopi yaptıracak, sonra da her yıl dışkıda kan aranacak. Artık kolonoskopi konforlu biçimde yapılıyor. Hafif uyutularak yapılıyor. Korkulacak bir şey yok.
* Kolonoskopide temiz çıktıysa...
Temiz çıktıysa 5 yıl sonra tam kolonoskopi değil, yarım kolonoskopi yaptırılabilir. Ya da 10 yılda bir tam kolonoskopi yaptırabilirsiniz.
Tedavi hastaların yaşam kalitesini bozmuyor
* Kemoterapi ya da radyoterapi yapılmıyor mu?
Evre 3’te kemoterapi yapılıyor. Uzak organlara değil de komşu organlara sıçramışsa koruyucu kemoterapi yapılır. 14 günde bir, yani ayda iki kez yapılır. İleri evrede yani 4’üncü evrede hastalık yaygınsa yapılacak öncelikli tedavi kemoterapi. Ameliyat değil. Günümüzde ayrıca hedefe yönelik yeni ilaçlar bulundu. Kemoterapiye ek katkı sağlıyor. Eskiden yayılmış kalın bağırsak kanserlerinde yaşam 6 ay kadardı. Eski kemoterapilerle bu 1 yıla uzadı, 90’lı yıllarda 1.5 yıl oldu. Şimdi bu hedefe yönelik tedavilerle 3 yıla kadar yaşatmak mümkün.
* Yaşam kalitesi korunarak mı tedavi yapılıyor?
Yaşam kalitesi bozulmadan. Yan etkileri var. Aslına bakarsanız, yan etkisi olmayan tek şey su. Suyu bile fazla içerseniz yan etkisi var. Bu ilacın yan etkisi sivilce yapıyor. Sivilce yapanlarda yanıt alma oranı yüksek. Tümör hücreleri damarlarla beslenir. Kendilerine damar oluştururlar. Bu damar oluşumunu önleyen ilaçlar da bulundu. Bunlar da kullanılıyor. Nihai başarıya ulaşılmadı. 4’üncü evrede bile yüzde 50 üzerinde şifa hedef ama şu anda mümkün değil.