Herşeye rağmen 2005’ten sonra ilk kez şarap tüketimi ivme kazandı
.
Ticari olarak bakıldığında şarap işinin ‘akıl karı’ olmadığını söyleyen Sibel Kutman Oral, “Bu işin içinde doğmasam asla seçmezdim” diyor. Ekonomik kriz, mahalle baskısı, sigara yasağı gibi etkenlerin sektörü etkilediğini kaydeden Sibel Kutman Oral, “Kriz döneminde insanlar evlerinde daha çok vakit geçirdiler. Sigara içenler restoranlarda geçirdikleri zamanı azalttılar. Yaz aylarında açık hava etkisiyle değişti ama ev tüketimi arttı. Doluca olarak baktığımızda perakende kanalımızda yüzde 5-10 arasında satışlarımız arttı” diye konuştu.
‘Bağı torunun için ek’ diye bir söz vardır, bu sözün ne kadar doğru olduğunu Sibel Kutman Oral’la konuşurken çok daha iyi anlıyorsunuz. Doluca Şarapları’nın üçüncü kuşak temsilcisi Sibel Kutman Oral. Türkiye’nin en eski şarap markalarından Doluca’nın genç yöneticisi. Bundan birbuçuk yıl önce sohbet etmiş, krizin etkilerini konuşmuştuk. O sırasında hamileydi, şimdi 1 yaşında bir oğlu var. Hamileliği süresince işinin başındaydı Sibel Kutman Oral. ‘Enerjim çok yüksek’ diyordu. Doğumdan 2 ay sonra da işinin başına döndü. Doluca krizden hemen sonra farklı etkinlikler düzenledi, yeni şaraplar çıkardı ve bu yazı iyi geçirdi. Sohbete geçmeden önce hatırlatmakta yarar var. Doluca’nın Pazarlama Direktörü olan Sibel Kutman Oral, 23 yaşında aile şirketlerinde görev aldı. 12 yıldır çalışıyor. Bundan önceki sohbetimizde şarabı ilk kez 5 yaşındayken denediğini söylemişti. Wesleyan Üniversitesi’nde Pazarlama ve Modern dans eğitimi alan Sibel Kutman, “Aile işi olmasa şarap işine asla girmezdim” diyor.
Bu yaz şarap tüketimi arttı mı? Ramazan yazın ortasına geldi... Tüketim etkilenmiştir ama İstanbul, Çeşme ve Bodrum gibi yerlerde de özellikle ‘roseler’ yaz içkisi oldu...
Tam rakamlar yok elimizde. Ama bizim RoseVerona şaraplarımız Ramazan ayı gelmeden tükendi... 2005’ten sonra ilk kez şarap tüketimi iyi bir ivme yakaladı diyebilirim ama hemen bu sözün arkasına sanırım, galiba da demek istiyorum. Burası Türkiye...
Türkiye’deki fotoğrafa bakınca bir kesim asla şarap tüketmiyor, bir kesimin ise şarap bilgisi, görgüsü ve zevki hızla gelişiyor...
Aynen... Bir kesim için şarap keyif demek... Ailelerinde masada şarap gören yeni bir kuşak da geldi. Bunlar şarap tüketimini etkiliyor. Ben gelecekte daha çok etkileyeceğini düşünüyorum. Diğer yandan şarabın girmediği adresler de var.
Vergi yükü, içki ruhsatı almak ve içki ruhsatı yenilemekte yaşanan zorluklar konuşuluyor. Kriz de etkilemiştir..
Hepsi var. Bu kriz diğerlerinden farklıydı. Diğer krizlerde lüks tüketim çok etkilenmezdi. Bu kriz üst kesimi çok etkiledi. En iyi restoranlar yüzde 30 iş kaybına uğradı. 2009’un ilk 3 ayı da devam etti, sonra toparlanma başladı.
Sigara yasağının da etkisi oldu değil mi?
Oldu ama ne ne kadar etkiledi bunu bilmek mümkün değil. Krizde zamları erteledik. Yeni ürünlerimizi çıkarmayı ise ertelemedik.
70 bin şişe rose şarabı tükendi
Restoran tüketimi düşerken ev tüketimi arttı demiştiniz daha önceki sohbetimizde...
Evet. Biz bunu net olarak gördük. Kriz döneminde insanlar evlerinde daha çok vakit geçirdiler. Sigara yasağı da bunu etkiledi. Sigara içenler restoranlarda geçirdikleri zamanı azalttılar. Doluca olarak baktığımızda perakende kanalımızda yüzde 5-10 arasında satışlarımız arttı. 2010 toplam verileri de 2009’un üzerinde. Verona Rose şarabımız ilk 2007’de çıktı. 2008 yazında yerleşti. 2009’da tükettik. 2010’da da Ramazan gelene kadar tükendi. Mayıs ortası çıktı Temmuz’da da tükendi.
Kaç şişeydi?
70 bin şişe kadardı... Bu trend önümüzdeki sene de devam eder. Dünyada akım başlamıştı. Bizim üretimi ise daha çok turistler içiyordu. Sonra Verona çıkınca iletişimi iyi yaptık, başka üreticiler de roseler üretti. Restoranlar ve barmenler sahiplendi.
Bandrol uygulamasından sonra kayıtdışı üretim azaldı değil mi?
Yüzde 25 kayıtdışı pazar var hâlâ. Ama bunu da tahminimiz turistler içiyor. Genelde bu tarz şaraplar otellerde ‘her şey dahil’ sistem içinde daha rahat tüketiliyor.
Türkiye’de yılda kişi başına düşen şarap tüketimi ne kadar? Bir şişe mi?
Hâlâ bildiğimiz rakam kişi başına yılda 1 litre, yani 1.2 şişe. Yıllardır değişmedi...
Veriler yıllardır değişmiyor diyorsunuz. Rakı üreticileri şarap üretmeye başladı... Butik şarap üreticilerinin sayısı arttı. Pazar büyümüyor, bu işe nasıl giriyor yeni girişimciler?
Pazarda büyüme üst kesimde var. Bu sene tüm segmentler büyüyor. Biraz önce de dediğim gibi 2010’da ilk kez sağlıklı büyüme sürecine girdi galiba... Bilemem. Bunu söylerken de çekiniyorum, ne olacağını bilemeyiz. Popüler içicisi daha iyi kaliteli şaraba yöneliyor. Tüketici sayısının arttığını düşünüyorum. Batıda artıyor. Çünkü Türkiye’nin Batı’sı yurtdışını daha erken tanıyor, evlerinde şarap görerek büyüyen bir kesim oluştu.
Türkiye’nin birçok noktasında alkollü içki satan yerler kapandı. Efes Pilsen 17 bin nokta olarak açıkladı. Sizdeki durum nedir?
Bu birada çok net hissediliyor, çünkü en yaygın ağ onlarda ve en çok onlar satıyor. Bizim de ruhsatlı satış yapan nokta sayımız azaldı. Mahallesinde alkol sattırmayanların olduğunu, alkol satılan yerlerin mahalle baskısıyla kapandığını biliyoruz. Yeni yerlere de zor ruhsat veriliyor. Yenileme konusunda da çok sorun çıkıyor. Biz ruhsatı olmayan kimseye fatura kesemiyoruz. Ruhsatı olmayanlar bizim için müşteri değil.
Şarap üretimine girenlerdeki artışı nasıl yorumluyorsunuz diye sormuştum...
Şaşırıyorum. Pazar ortada... Ama bir yandan da dediğim gibi yeni bir kuşak geliyor.
Şarap işi akıl kârı değil
Siz kendiniz seçseydiniz mesleğinizi...
Bu işin içinde doğmasam asla seçmezdim. Ticari bakınca çok akıl kârı değil. Belki de yeni girenler çok ileri görüşlüler. Belki bunu öngörerek giriyorlar. Keyifli, tutkulu bir iş. Belli bir ölçeğe gelmek çok büyük yatırım. Bunu yapmak çok zor. Ben 60 senelik bağlara sahip bir ailenin çocuğuyum. Avantajlarım fazla.
Yeni yatırımınız da var...
Çerkezköy’de yeni tesisimizi açacağız. Tamamen Ar-Ge mantığı altında kurulmuş bir tesis oldu. Şu anda 14 milyon litre kapasitemiz. Çerkezköy’le artacak. Ama bu tesisi açarken amacımız öncelikle kapasite artırmak değil, kaliteyi artırmak. Hedefimiz üst kesimin zevklerine hitap eden yüksek kalitede şarap üretmek.
Ülkeyi muhafazakar sanan yabancı şarap üretildiğini öğrenince etkileniyor
Genelde restoranlarda şarap seçiminde garsonların yönlendirmesine ihtiyaç duyanlar oluyor. Siz garsonlara da eğitim veriyor musunuz?
Şarabın nasıl tanıtılması gerektiğini anlatıyoruz. Ayrıca yabancı müşteri Öküzgözü nedir bilmiyor. Bunun anlatılması lazım. Kaliteli turistlerin çoğu da yeniliklere açık, Türk şarabını da denemek istiyor. Ciddi Cabarnet sevene Öküzgözü verirseniz onu tatmin etmezsiniz. Belki ona Boğazkere harmanlı bir şey vermeniz lazım. Sarafin Cabarnet’yi içip beğenince deniyor. Yabancı biri Türk şarabını beğenince diğerlerini de denemeye açık oluyor. Bu yüzden yabancıların ilk tanışıklığı önemli. Türkiye’ye beklentisiz gelen yabancılar çok şaşırıyor ve çok mutlu ayrılıyorlar. Çünkü Türkiye’yi muhafazakar, İslam ülkesi olarak görüyorlar, şarap üretildiğini öğrendiklerinde ve o şarapları beğendiklerinde çok etkileniyorlar.
En fazla kırmızı şarap içiliyor
İhracatınız ne durumda?
Üretimimizin yüzde 15’ini ihraç ediyoruz. Almanya, Amerika, İngiltere, Belçika, Polonya, Rusya, Japonya’ya, İskandinav ülkelerine gönderiyoruz. Çin’e de ihracata yeni başladık.
Eskiden kadınlar beyaz şarap, erkekler kırmızı şarap içer denilirdi, hâlâ var mı böyle ayrımlar?
Bir dönem bundan 5-6 yıl öncesine kadar kadınlar daha fazla beyaz şarap tüketiyordu, artık böyle değil. Kırmızı artık çok daha fazla tüketiliyor. Tüm dünyada da böyle. Bir şişe beyaza 3 şişe kırmızı satılıyor. Kırmızı yıllanıyor, çok çeşidi var ve daha çok tercih ediliyor.
ANNELİK MUHTEŞEM, OĞLUMUN SEVGİSİ İÇİME SIĞMIYOR
Oğlunuz 1 yaşında oldu. Sizi eskisinden de heyecanlı, canlı gördüm... Neler değişti hayatınızda?
Anne-baba olanları herkes gibi ben de çok daha iyi anladım anne olduktan sonra. İnsan sıfırlanıyor. Bir yaşında oğlum var. Eskiden sanki matematik gibi gelirdi, ağlıyorsa şöyle yapılır filan diye düşünürdüm, şimdi çok farklı. Muhteşem bir duyguymuş. İçime sığmıyor bu sevgi...