Gelibolu Yarımadası’ndaki tarihi köyleri yeniden yarattı
OPET Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk kendini sosyal sorumluluk projelerine adamış bir isim
Temiz Tuvalet, Yeşil Yol, Örnek Köyler, Temizlik Rayında gibi kampanları başarıyla yürüten Öztürk, son olarak Gelibolu Yarımadası’nda yürüttüğü 8 milyon dolar harcanan Tarihe Saygı
projesiyle yarımadanın iklimini değiştirdi...
OPET Yönetim Kurulu üyesi Nurten Öztürk Türkiye’de keşke sayıları çok daha fazla olsa diyeceğimiz insanlardan...
Tam bir sivil toplum önderi... Yakaladığı yaşam standardı, başarısı, gücü her şeyin önüne geçmemiş. Ülkesine tutkuyla bağlı, bu toprakları çok seven, çalışma azmiyle dolu, üstlendiği projelerle insanların hayatını değiştiren bir kadın.
Bilmeyenler, onu yakından tanımayanlar için kısaca özetleyelim... Nurten Öztürk eşi Fikret Öztürk’le birlikte 1992 yılında Türkiye’nin ilk yerli akaryakıt şirketi OPET’i kurdu. Aslında o bir biyoloji öğretmeni. Bolu-Mengenli. 13 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra aile şirketleri olan Öztürkler Petrol’de çalıştı, 1992 yılında da eşiyle birlikte OPET’i kurdu. Aynı zamanda 3 çocuk annesi.
2002’de Koç Grubu’nun OPET’e ortak olmasıyla Nurten Öztürk OPET’in tüm sosyal sorumluluk projelerini üstlendi.
“Tuvalet kültürü de nedir?” diyenlere, Temiz Tuvalet kampanyasıyla çok şey öğretti.
10 yıldır devam eden Temiz Tuvalet kampanyasıyla Anadolu’nun en ücra köşelerine ulaştı. “Yeşil Yol Projesi”, “Örnek Köy Projesi” ve son olarak yürüttüğü “Tarihe Saygı Projesi”ni Nurten Öztürk’le konuştuk.
Temiz Tuvalet kampanyanız OPET’in benzin istasyonlarında başladı. Türkiye’de ilk kez benzin istasyonlarında tuvaletler istasyonlardaki marketlerin içine girdi, belli standartlara kavuştu. Bebekler ve engelliler için özel bölümler yapıldı... Tam 10 yıldır da devam ediyor. Neydi bu kampanyanın en zorlandığınız noktaları?
Biz yürüttüğümüz projelerde sonuç odaklıyız. Projelerimiz sonuç alıncaya kadar devam ediyor. Dediğiniz gibi “Temiz Tuvalet” kampanyamız 10 yıldır devam ediyor. “Temiz Tuvalet” kampanyası “Temiz Okulum” kampanyasını doğurdu, okullarda tuvaletleri yeniledik. Sonra “Sevmek Korumaktır” projesini yaptık, özel dezenfektanla temizlik yaptık birçok yerde. “Temizlik Rayında” dedik Devlet Demiryolu’yla birlikte proje yapmaya karar verdik. Çünkü çok daha fazla insana ulaşmak istedik. İhtiyaçlar bitmiyor. “Zor olan neydi?” diyorsunuz... Bize hâlâ “Neden alafranga tuvalet yapıyorsunuz?” diyorlar. Alaturka tuvalet hem hijyenik hem de sağlıklı değil. Bunu anlatıyoruz. Bayilerimiz “Müşteriler bu tuvaletleri kullanmayı bilmiyor” diyor. İnsanlara iyiyi, çağdaş olanı göstermekten yanayım. Daha iyiyi göstermekten yanayım. Biz kesinlikle alaturka tuvalet yapmıyoruz.
ALATURKA TUVALETE HAYIR!
* Hiçbir yerde mi?
Evet. Eşimle Belgrad Ormanları’nda yürüyüş yapıyoruz. Oradaki tuvalet de çok pisti, orayı yapmak istedik. Bize, “Buraya alaturka tuvalet yapın” dediler. “Ben yapacaksam kesinlikle alafranga olur” dedim. Şimdi orayı gören değişime hayran oluyor. Alafranga tuvaletin üzerine dönen mekanizmalarla temizleyen sistemi koyduk. Çok güzel oldu. Kullanıcıları bilinçlendirmemiz ve eğitimemiz de gerekiyor.
* Şimdi de garlardaki, istasyonlardaki tuvaletleri yenileyeceksiniz...
Evet. Onların kullanıcı kitlesi farklı. Anadolu’nun her yanına gidiyor demiryolları. Garlarda, istasyonlarda 2 yıl içinde tuvaletleri yenileyeceğiz. Aynı zamanda binalarında da temizlik yapıyoruz. Ne yazık ki garların, istasyonların çoğu tarihi binalar ama bu binalar çok kötü kullanılmış. Taş binaların üstü boyanmış. “Tarihe Saygı” kampanyasında da bu karşımıza çıktı. Orijinal taşı ortaya çıkarmak için “Tarihe Saygı” projesinde binaları kazıdık. Ancak garlarda bunu yapamıyoruz. Kullanılan taşlar farklı. Ayrıca bu garların istasyonların çevresini temizliyoruz ve yeşillendiriyoruz.
Benzin İstasyonları ağaçlandı
* “Yeşil Yol” projesi
benzin istasyonlarının çevresini yeşillendirme projesi olarak doğdu değil mi?
“Temiz Tuvalet” kampanyası tüm istasyonlarda sürerken benzin istasyonlarının çevresi dikkatimi çekti. Karayolları Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı’nın da desteğini alarak OPET istasyonlarının girişindeki 1 kilometre, çıkışındaki 500 metrelik alanı ağaçlandırıyoruz.
Batı’dakiler Doğu köylerinden çok farklı değil
* Yılda kaç turist geliyormuş?
3 milyon kişi. Restoran yoktu. Kahve, çay içecek hijyen koşullarını sağlamış bir yer bulamadık o gün. Burada köy değil, yarımada projesi yapalım dedik. Ve “Gelibolu Yarımadası Tarihe Saygı” projesini oluşturduk.
* Siz Doğu’da da kapı kapı gezdiniz, neydi temel fark?
Doğu’daki köyle Batı’daki köy arasında büyük fark yok. Batı’da da hiçbir şey yapılmamış. Ancak karnınlarını doyurmak için çalışıyorlar her şeyi de devletten bekliyorlar. Tek fark okuma yazma bilinirliği. Yaptığımız çalışmalarda eğitimli eğitimsiz nüfus sayımını da yaptık. Yarımada’da önce köy meydanlarını yaptık. Kadınlar çalışmalarda çok aktif oldu. Birer ayda bitti köyler. Alçıtepe’de ne varsa eski attık.
* Tepki olmadı mı?
Hayır. İyiyi güzeli herkes istiyor. Peyzaj çalışmaları yapıldı, sokaklar temizlendi, evler boyandı. İnsanların ellerinde bilgiler belgeler vardı, toprakta buldukları mermiler, aletler vardı. Ellerde kalanlarla köy müzeleri yaptık. Değerli sanatçımız rahmetli Tankut Öktem anıtlar yaptı, ölümünden sonra da kızı ve atölyesindeki mimarlar anıtları tamamladı. Ayrıca köy okullarını güzelleştirdik. Köy kütüphaneleri yaptık. Bilgisayarlar götürdük. Daha sonra 18 Mart Üniversitesi bir araştırma yaptı, bu çalışmalarda yörede ekonomik kalkınma yaşandığı da tespit edildi. Çocuk bakımından, takı kurslarına kadar çok farklı alanlarda kurslar açtık. Bunlar da çok ilgi gördü. Eceabat’ta “Tarihe Saygı Parkı” yaptık. 2.5 dönümlük alana yarımadanın maketini döktük. Gezmek isteyenler nereye gideceklerini orada nelerin yaşandığını görüyorlar.
* Bu halinin tanıtılması için yeni çalışmalar başladı değil mi?
Evet. Bölgeye çok daha fazla turist gelmeli. Şu anda konaklama sorunu da var. Bu yüzden de pansiyonculuğu destekliyoruz.
Bölgenin turistik önemi arttı
* Kaç benzin istasyonu var OPET’in?
850. Sunpet’lerle birlikte bu sayı 1300’ün üzerine çıkıyor.
* Siz bir projeyi yaparken projeler projeleri doğurmuş...
Aynen. Biz istasyonları yeşillendirirken yeşili artırma ve güzelleştirme konusunda algı zayıftı. Projelerimizi köylere götürmek istedik. Bazı köyler seçelim, bunlar tarihi köyler olsun, bu köyleri seçip örnek köy ilan edelim dedik. “Örnek Köy” projesi de böyle başladı. Mardin’de, Dara Harabeleri yakınındaki Dara köyünü seçtik. Gaziantep’in Yesemek köyünü daha sonra yaptık. Bize “Örnek köyleri Doğu’da yapıyorsunuz neden Batı’da yapmıyorsunuz” dediler. “Bana öyle bir köy söyleyin ki örnek köy olmaya hak kazansın, ekonomik olarak kalkınsın, insanlar ziyaret etsin” dedim. Kimse yer gösteremedi. Çanakkale Valisi’ne gittim, vali bana Alçıtepe’yi önerdi. Biz oraya gittik. Giderken Kilitbahir’den geçtik. Kilitbahir benim üzerime üzerime geldi. Yıkık dökük binalar, boyasız evler...
* Köy projesi yarımada projesine mi dönüştü?
Öyle olmak zorundaydı. Alçıtepe’ye girdik. Çamurlu, pis, düzensiz bir yerdi. Oralara biliyorsunuz çok da turist geliyor...
Sırada Sarıkamış projesi var...
* Gelibolu Yarımadası Tarihe Saygı projesinin fiziki ayakları bitti, var mı yeni proje?
Orada bir Panaroma Müzesi yapılacak. Tarihe saygı projelerine devam etmek istiyorum. Aklımda Sarıkamış ve Ankara-Afyon-İzmir hattı var...
* “Yapılacak ne çok şey var” diyorsunuz siz sanırım sık sık...
Evet. İhtiyaçlarımız çok. Gençlerimize, çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmak için sorumluluklarımız var. İnsanlar iyiye alışınca kötüden kaçarlar... Eğitimli, bilinçli bir toplum hepimizin özlemi, bizim de sorumluluklarımız var...
* Tarihi Yarımada projesi için ne kadar harcandı?
8 milyon doları aştık...