Şampiy10
Magazin
Gündem

Dizayn tıpta geliştirdiği teknolojiyle Nobel Ödülü’ne aday olacak

.

ABONE OL
Vatan Haber

Boru sektörünün önde gelen şirketlerinden olan Dizayn Grup, artık tarım ve tıp gibi farklı alanlarda da yeni projelere imza atıyor. Dünyanın en büyük çaplı borusunu üreten şirket, suda domates üretti, 1 tohumdan bir yılda bin 600 kilo ürün elde etti.

GRUP, tıp alanında üre saati üreterek böbrek hastalarının tedavisine başka bir boyut getirdi. Yakında 4 yeni tıp teknolojisiyle ilgili ürünlerini açıklayacak. Hatta şeker hastalığıyla ilgili geliştirdiği projeyle Nobel Tıp Ödülü’ne aday olmaya hazırlanıyor.

Dizayn Grup denildiğinde ilk akla gelen bir boru firmasıydı ama artık öyle değil. Dizayn Grup boru üreticisi olarak bilinse de arkada dev bir teknoloji firması yatıyor. Akışkanların, yani su, nem, ısı, gaz, kan gibi maddelerin taşındığı her alanda var olan grup, önemli teknolojik yeniliklere imza atıyor. Tarım, enerji, tıp alanlarında yeni teknolojiler üretiyorlar.

Dizayn Grup artık bir teknoloji üretim firması. Dünyanın en büyük çaplı borusunu üreten Dizayn Grup, daha sonra gerçekleştirdiği farklı alanlardaki üretimleriyle dikkat çekti. Ne mi yaptılar? Suda domates ürettiler, yakında bu teknolojiyi satacaklar. 1 tohumundan 1 yılda bin 600 kilo ürün elde ettiler. Tıp alanında üre saati ürettiler. Böbrek hastalarının tedavisine başka bir boyut getirdiler. Yakında 4 yeni tıp teknolojisiyle ilgili ürünlerini açıklayacaklar. Hatta şeker hastalığıyla ilgili geliştirdikleri projeyle Nobel Tıp Ödülü’ne aday olmaya hazırlanıyorlar.

Dizayn Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları. Sıfırdan geldiği nokta dudak ısırtıyor. Kitap olması gereken bir hikayesi var diye düşündüm. Mirmahmutoğulları’yla iş stresinden uzakta Bebek’te Mangerie’de buluştuk. Dizayn Grup, 5 yıldan bu yana buluş ve yeni fikirleri desteklemek amacıyla ’Beyin Göçüne Karşı Beyin Gücünü Teşvik Ediyoruz’ kampanyasını yürütüyor.

Projenin başladığı 2002’den bu yana Dizayn Grup’un cirosunun içindeki patentli ürünlerin payının yüzde 20’den 70’e çıktığını anlatan Mirmahmutoğulları, bu yıl bu rakamı yüzde 80’e çıkarmayı hedeflediklerini vurguluyor.

Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Sivas doğumluyum. Köyde büyüdük. Babam Devlet Demiryolları’nda çalışan bir memurdu. 7 kardeştik. Babam hepimizi okutmak istedi. Tek çeşit yemek yedik yıllarca ama kimse halinden şikayet etmezdi. Sevgi, saygı ve muhabbet vardı. Babam az maaş almasına rağmen her gün eve gazete alırdı. İlkokul mezunuydu, sonradan liseyi bitirdi. 60 yaşında üniversite sınavına girdi. Şu anda 90 yaşında.

Okurken çalıştınız mı?

Babam çalışmamızı istemezdi ama bende müteşebbis ruh vardı. Okuldan kalan zamanlarda çalışırdım. Kese kağıdı yapardım gazete kağıdından. Babamın gazetelerinde el sürülmeyen sayfalar vardı, onun dışındakileri yalvar yakar alırdım babamdan. Atık gazete topladım daha sonraları. Önce mahallede sattık, daha sonra pazarı genişlettik. Ama rakip de çoktu, sonra başka işler de yaptım.

Ne gibi işler?

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 3’üncü sınıfa kadar pazarlarda sebze satıcılığı yaptım.

Makine mühendisi olmaya nasıl karar verdiniz?

Matematik sevdiğim için makine mühendisi oldum.

Muhasebeciden destek

Profesyonel çalışma hayatınız nasıl başladı?

1987’nin ilk aylarında bir şirkete girdim. Ama aklımda kendi işimi kurmak vardı. Üniversitede 2 proje bitirmiştim, biri köye su taşıma projesi biri de bir binanın ısı sistemi. Aslına bakarsanız hâlâ bu 3 işi yapıyorum. 3 arkadaştık. Sıfır sermayeyle işe başladık. Arkadaşlar daha sonra ayrıldı, ben devam ettim. Muhasebecim vardı o dönemde. Şimdi hikayemizi anlattığımızda ’Sıfırdan başladık’ dediğimde bana inanmayanlara o ’Benden borç aldı, noter masraflarını da bana ödetti’ diyor. Gerçekten sıfırdan başladım. İlk işimizi 6 ay sonra aldık.

O 6 ay nasıl geçindiniz?

10 arkadaş belirledim, ödemem gereken parayı o arkadaşlara böldüm bir haftalığına. Sonra 20 arkadaş belirledim. Çok kişi olduğu için küçük paralar istiyordum. Bir buçuk yıl sonra projesini hazırladığım her işi alıyordum. O dönem Özal’ın Türkiye’yi şantiye yaptığı yıllardı, çok iş aldık. Ben önce sıfırı bir yapma mücadelesi verdim, o mücadele çok büyüktü. 1991 yılında ısıtma üzerine ilk küçük çaplı yerden ısıtma boruları ürettik. O dönemde Körfez Savaşı vardı, kriz oldu. Alacaklarımızı da alamadık. 3 kişiyle çalışıyorduk. Üretime başladığımız yıl Düsseldorf’taki fuarda standlarda şaşırmıştım. 10 yıl sonra ise dünyanın en büyük borusunu üretmiştik. Boruyu herkes merak etti. Sektör şoka girdi. Japonya, Avrupa, Amerika’da dergilerde çıktı.

Üretime nasıl karar verdiniz?

Aklımda hep bir şey üretmek vardı. İşe başladığımızda bir kalemin çapı kadar boru üretmek için aylarca uğraşmıştık. Günde 16 saat çalışırdım. Bunun karşılığını da aldık. 10 yılda dünyayı yakaladık, 11’inci yılda dünyayı da geçtik. Kendi rekorumuzu 3 kere kırdık.

Bu dünyanın en büyük çaplı borusunu nasıl ürettiniz?

Kıbrıs Barış Suyu Projesi için bir ihtiyaç oldu. Nil Nehri Geçiş Projesi’ni de geliştirdik.

Nereye ihracat yapıyorsunuz?

Ana pazarımız Rusya başta olmak üzere dağılan Sovyetler Birliği ülkeleri, Batı Avrupa ve Kuzey Afrika’da da güçlüyüz.

Tıp alanında projeleriniz var...

Açıkladığımız projemiz üre saati projesi. Özellikle böbrek yetmezliği olan hastalar için çok önemli proje. Tıp teknolojilerinde 4 proje üzerinde çalışıyoruz. Prototip ürünler çıktı. 3’ü tahlille ilgili. Türkiye tanı koymak için yurtdışına 4 trilyon dolar harcıyor. Bu konu ile ilgili bir toplantı yapacağız. Bir projemiz de tedaviyle ilgili. Nobel Tıp Ödülleri’ne aday olacak bir proje. Şeker hastalığıyla ilgili.

Miracle projesiyle 1 dönümden 30 yerine 80 ton ürün alınıyor

Tarım ve tıp alanında çok farklı projeler ürettiniz? İlk aklıma gelen domates üretme projesi nasıl doğdu?

Bizim ’Beyin göçüne karşı beyin gücü’ diye bir kampanyamız var. İşte domates projesi de bu kapsamda doğdu. Moleküler biyolojide okuyan ve yüksek lisansını tamamlamış 2 Türk öğrenci projeyi getirdi. Lisans eğitimlerini ve yüksek lisanslarını Japonya’da yapmışlar. Dünyada sera teknolojisi alanında en fazla 8-10 başlıkta çalışma yapılıyor. Biz 50 başlıkta bunu yaptık. Biz önce tohumdaki potansiyeli nasıl açığa çıkaracağımızı düşündük. Yani bir tohumdan daha fazla verim nasıl alabiliriz? Tohumun içine gizlenmiş bir potansiyel var ve o potansiyel ortaya çıkarılırsa insanın açlık sorunu olmaz. Bir tohumdan bu kadar ürün alırsanız aç insan kalır mı? Diğer üreticiler 1 dönümden 30 ton ürün alabiliyorlar. Biz 1 dönümden 80 ton alabiliyoruz. Toprak yerine suda üretimi seçtik. Bu bir verim artırma ve tohumdaki potansiyelin ortaya çıkarılması projesi. Dönüm başına yılda 500 metreküp su kullanılıyor.

Damla sulamada ne kadar kullanılıyor?

Dönüm başına 1 yılda bin 200 metreküp su harcıyorlar. Biz ise damla sulamanın bile yarısından az su kulanıyoruz. Bu teknolojiyi pazarlayacağız. Projenin adı ’Miracle’.

Ar-Ge’ye 10 milyon dolar ayrıldı

Şu anda 50 Ar-Ge mühendisimiz var. Endüstriye dönüşmüş patent sayısında Türkiye’de 1 numarayız. Patent sayısında 2 numarayız. Her patent ürüne dönüşmüyor. Ciromuzun yüzde 5’i Ar-Ge’ye ayrılıyor. 10 milyon dolar ayırdık. Bunu da artıracağız. Buzdağının altı doldu, yeni çok projelerimiz var. Yakında açıklayacağız.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Haliç bölgesinin dönüşümüne talip
  2. Haliçport için ‘Helal olsun’ diyecekler
  3. Ar-Ge’ye yılda 300 milyon $ harcıyor
  4. Mobilyada 45 ülkeye ‘Derin’ imzasını attı
  5. İspanya’da vernik üretip Avrupa’yı cilalayacak
  6. Şahenk’in yatırımları bizim değerimizi artırdı
  7. Teknoloji seviyesindeki artış kadınlara yarıyor
  8. Çelebi ‘servis’ini Suudi Arabistan’a taşıyacak
  9. Çeşme turizmine ‘Arapsaçı’ dopingi
  10. Çağdaş sanat piyasamız Cezanne tablosu etmiyor!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.