Burhan Doğançay Murat Ülker’i Medici Ailesi’ne benzetti
.
Büyük usta Burhan Doğançay’ın 50 yıllık çalışmalarından oluşan ‘Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı’ adlı Burhan Doğançay Retrospektifi bugünden itibaren İstanbul Modern’de ziyarete açılıyor. Önceki akşam bu vesileyle İstanbul Modern’deydik. Ev sahibi İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, serginin sponsoru Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, Burhan Doğançay ve Angela Doğançay’la sergiyi gezdik. Çok heyecan verici olduğunu söyleyebilirim. 1960’lardan 2012’ye uzandık. Burhan Doğançay’ın malum sözü hep kulağımıza fısıldanıyor gibiydi: ‘Duvarlar toplumun aynasıdır’
Uzun süre New York’ta yaşayan Burhan Doğançay’ın eserlerine bakarken toplumsal değişim ve dönüşümlerin kısa tarihçesi aklımıza düştü. Şov dünyasının aktörlerinden siyasi kimliklere, unutulmaz konserlere, siyasi değişimlere belleğimiz tazelendi.
Bu sergide Doğançay’ın 14 ayrı dönemi, 120 eseri var. 1970’lerden bugüne 114 ülkenin duvarlarından esinlenerek tuval üzerine duvarlar yaratan ustanın çalışmaları, ‘bir tür toplumsal DNA ya da evrensel bilincin izi’ olarak da değerlendiriliyor.
Burhan Doğançay, eşi Angela ve Oya Eczacıbaşı, kalabalık bir gazeteci grubu ve serginin küratörü Levent Çalıkoğlu’nun eşliğinde dolaştık sergiyi. New York uçağından inip davete yetişen Murat Ülker de aramıza katıldı.
Burhan Doğançay sergiyi gezerken hayatından kesitler paylaştı bizlerle. Babası ona Paris’e giderken iki koşul öne sürmüş. Biri futbolcu olmayacaksın, ikincisi de ressam olmayacaksın. Doğançay, “İkisini de oldum” diyor. Doğançay’ın futbol geçmişi de var.
Paris’te yaşarken sanatın kalbinin New York’ta atacağını hissettiğini anlatıyor. Uzun yıllar New York’ta yaşayan Doğançay, 1970’lerden bu yana dünyayı geziyor. Gezmediği yer kalmamış gibi. Her yerde objektifine takılanlardan geniş bir arşivi var. “40 binden fazla slaytım var” diyor. Arjantin’de Nikon fotoğraf makinesini çalmış hırsızlar, karakola gittiğinde,”Dua et sağsın” demişler. “Bu tabloları Şanzelize’de gezerek yaratamazdım” diyor Doğançay. Büyük ustanın günümüze de bir göndermesi var:
“İnternet çıktığından beri duvarlar eski duvarlar gibi değil. Hep duvarlarda siyaset vardır ama Nişantaşı’nda değil Dolapdere’de bakacaksın duvarlara” diye de ekliyor.
Davette Burhan Doğançay, Murat Ülker’i İtalya’da Rönesans’ın başlamasına öncülük eden, Rönesansı tetikleyen Medici Ailesi’ne benzetti. “3-4 yıl önceye kadar kendisini tanımıyordum. Murat Bey büyük katkı sağladı. Türkiye’nin Medici’si Murat Ülker’dir. Sanata desteği hep devletten beklememek lazım” dedi.
Hatırlatmaya gerek var mı bilemiyorum ama yine de yazalım. Murat Ülker sanatçının ‘Mavi Senfoni’ adlı eserini 2.2 milyon liraya almıştı. Bu rakam, bir Türk ressamının eserine ödenen en yüksek miktar olarak da tarihe geçti.
Bu arada Mavi Senfoni için Murat Ülker ünlü besteci ve piyanist Kamran İnce’ye bir eser de besteletti. Bu sergiyle birlikte bu eseri de dinleme imkanı bulacağız.
Doğançay’ın ince bir sitemi de oldu. “Yıllarca New York’ta Türklere tablo satamadım. Tam 49 yıl alan olmadı. Yurtdışında yaşayan bir Türk gelip tablomu almadı.”
Oysa biliyoruz, özellikle de son zamanlarda Uzakdoğulu sanatçıların eserleri en çok Berlin ve New York gibi sanatın kalbinin attığı yerlerde oralarda yaşayan vatandaşlarınca alınıyor. İranlı sanatçıları yurtdışında İran’dan çıkmış zengin aileler destekliyor.
Eserler 13 müzeden
Oya Eczacıbaşı sergide Doğançay’ın eserlerinin dünyanın 13 ayrı önde gelen müzesinden de geldiğini anlattı. Guggenheim’dan British Museum’a farklı müzelerden gelen eserleri var Doğançay’ın. Oya Eczacıbaşı Doğançay’ın bugüne kadar en kapsamlı sergisini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyordu. Sanatçının ilk retrospektifinin de 2001 yılında Nejat Eczacıbaşı Vakfı tarafından gerçekleştirildiğini hatırlatan Oya Eczacıbaşı, “1987 yılında 1. İstanbul Bienali’nde sorumlu olduğum Askeri Müze’de sanatçının Muhteşem Çağ, Madonna ve Mavi Senfoni’si bir arada yer almıştı. Bu sergide de bu eserler yine bir arada” dedi.
Davet masasını imzaladı
Bu davet için her şeyin özel olarak düşünüldüğünü yazmadan olmaz. Davet için özel tasarlanan bir masada oturduk. Oval masanın orta yerinde Burhan Doğançay’ın kurdeleleri vardı. Her birimizin tabaklarında Doğançay’ın tabloları basılıydı. Bu masayı özel olarak tasarlatan ve gecenin ince detaylarına imzasını atan Yıldız Holding Kurumsal İletişim Müdürü Zuhal Şeker’in ricasıyla Burhan Doğançay masayı imzaladı. Hem de her davetli için ayrı ayrı imza attı. Bu masa da artık herhangi bir masa değil.