Aşk-ı Memnu, Sabancı Vakfı’nın Mor Sertifika Programı’na da girdi
.
Aşk-ı Memnu dizisi bitti ama her yerde konuşulmaya ve karşımıza çıkmaya devam ediyor. Önceki gün Sabancı Vakfı’nın İçişleri Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler kuruluşlarıyla birlikte yürüttüğü ‘Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Hakkının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı’ kapsamında düzenlenen Mor Sertifika programına katıldım. Daha doğrusu bu programın ‘Toplumsal Cinsiyet ve Medya’ konulu dersine girdim. Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Meral Güçeri ve Dr. Zeynep İskenderoğlu Önel bir sunum yaptılar. Toplantıyı ve dersi baştan sona Güler Sabancı da izledi.
Reklamlar, filmler ve dizilerde kadının ele alınış biçimlerini değerlendiren sunumdan önce Mor Sertifika programını biraz anlatmak isterim. Kars, Van, Trabzon, İzmir, Nevşehir, Şanlıurfa’dan gelen 54 öğretmen katılmıştı bu kez toplantıya. Çoğu çok gençti. Hararetli tartışmalar oldu. Bu yıl dördüncüsü yapılan bu toplantılar kapsamında bugüne kadar 1.553 lise öğretmeni toplumsal cinsiyet konusunda eğitim almış olacak. Lise öğretmenlerinin bu eğitimi alması neden önemli?
En çok lise döneminde gençler gelgitler yaşıyor. Genç kızlardan ve genç erkeklerden beklentiler çok farklı olabiliyor. Kadın-erkek ayrımcılığıyla ilgili en somut örnekler de bu dönemlerde yaşanıyor.
Güler Sabancı, bu toplantının açılışında yaptığı konuşmada kadın-erkek eşitliğinin altını çizdi. Gelecek nesilleri yetiştiren öğretmenlere büyük sorumluluklar yüklendiğinden bahsetti.
Matematikte bile ayrımcılık var
Toplantıya katılan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız’ın verdiği örnek çok ilginçti ve durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyordu. Biliyoruz, hepimiz o kitapları okuyarak büyüdük, eğitim aldık. Baba evde gazete okur, anne yemek hazırlar, evi temizler. Kız çocuklar hemşire olur, erkek çocuklar pilot, doktor v.s...
Muammer Yıldız, ders kitaplarında ayrımcılık içeren bölümlerin değiştirildiğini ve bunun çok titiz bir çalışma olduğunu, bunu yapan eğitimcilerin de cinsiyet eşitliği konusunda eğitimli olması gerektiğini anlattı. Verdiği örneğe gelince... Matematik problemlerinde bile ayrımcılık varmış. Doğrusu şaşırmadım.
Bir matematik probleminde sürekli bir çocuk bir çocuğa yardım ediyormuş. Yardım eden çocuk hep erkek. Nedense kız çocuk matematik konusunda erkek çocuktan bir türlü ileride gösterilmiyormuş.
Konuşmalardan sonra projeleri de inceleme fırsatı buldum. Mor Sertifika Programı’na katılanlar projeler de üretiyor. Örneğin Nevşehir Fen Lisesi’nin projesi şu: ‘Bihter ve Behlül karakterlerinin toplumsal cinsiyet algısına etkisi ve görsel gerçekliğin yeniden kurgulanması’
Toplumsal Cinsiyet ve Medya sunumunda ise ilk önce karşımıza reklamlar çıktı. Örnekleri yazmaya kalksam bu sayfa yetmez ama özetlemek gerekirse güzelliğe ihtiyacı olanlar yalnızca kadınlar, güç, enerji, katılımcılık, sosyallik ise yalnızca erkekler de var.
Meral Güçeri ve Zeynep İskenderoğlu Önel, araştırmalardan örnekler vererek, medyadaki kadının yer alış biçiminin genç kuşakları nasıl etkilediğini ortaya koydular. Avrupa’da lise öğrencilerinin yüzde 11’i blumikmiş. Amerika’daki bir araştırmaya göre de 10 yaşındaki kızların yüzde 80’i diyette olduğunu söylüyormuş. İnce ve güzel olmak için her şeyi yapan bir kuşak geliyor...
Bu araştırmalar Türkiye’deki durumla ne kadar kıyaslanabilir, bilemiyorum. Sonuçta Amerika’da obezite de çok artıyor. Belki de sunumun en eğlenceli bölümü dijital teknoloji sayesinde karşımıza ilah gibi çıkan ünlülerdi...
Ve sunumun sonlarına doğru Aşk-ı Memnu yine karşımıza çıktı. “Aşk-ı Memnu’nun yazarı Halit Ziya Uşaklıgil’in kadınları bu kadar ince ve süslü müydü?” diye bir soru Aşk-ı Memnu’nun da masaya yatırılmasına neden oldu.
Kadın erkek ilişkileri, zenginlik, yoksulluk, yeni pazarlama teknikleri, Türk halkının gündelik yaşamında dizilerin kapladığı yer v.s...
Tartışmak keyifli, üstelik bunu Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen katılımcılarla gerçekleştirmek çok daha keyifli oldu.
Mor Sertifika Programı’nı izlemeye devam.